Allah’ı tanımadan, bilmeden İslam dinini öğrenmeden yetiştirilen bir çocuk hayatında birçok zorlukla karşılaşıyor. Allah sevgisi ve korkusu anne babası tarafından öğretilmediğinden çocuk karşılaştığı olaylar karşısında hep nefsi ile hareket ediyor. Yalan söyleyerek kendini kurtaracağını zannettiği için kolaylıkla yalan söylüyor, haksız kazanç elde etmeyi normal karşılıyor, yardımsever ve yumuşak başlı olmak yerine bencil ve isyankar oluyor. İslam ahlakını yaşamayan bir insan mutlaka bu belalardan birinin içine düşer, ya annesine babasına isyan edip hayırsız bir evlat olur, ya hırsızlık yapar, ya eşine yalan söyleyerek onu aldatır, ya uyuşturucuya, içkiye ve kumara saplanır ve hepsinden önemlisi bütün bunlardan en çok azap duyan yine kendisi olur.

Özenle bakıp büyüttüğümüz, büyük fedakarlıklarla yetiştirdiğimiz çocuklarımıza öncelikle Allah sevgisini küçük yaşta aşılamalıyız. her şeyden önce kendisini Allah’ın yarattığını, bütün evrenin yaratıcısının Allah olduğunu öğretmeliyiz. Allah’ın her şeyi gördüğünü, bildiğini duyduğunu, tüm insanlara karşı çok merhametli olduğunu, çok adaletli olduğunu söylemeliyiz. Çocuğu güzel ahlakından dolayı ödüllendirmeli, bütün bu ödüllerin Allah tarafından verildiğini anlatmalıyız. Çocuğa küçük yaşta sorumluluk aşılarsak, çocuğun şımarık ve asi olmasını baştan önleyebiliriz. Çocuğumuza hep şefkatli ve merhametli bir uslupla güzel ahlaklı olmasını, her şeyini kardeşleriyle arkadaşlarıyla paylaşmasını, güzel söz söylemesini, yoksullara yardım etmesini, kimseyle alay etmemesini, böyle yaptığı taktirde Allah’ın kendisini çok seveceğini öğretmeliyiz. Çocuk yalan söylediğinde ya da bir şey çaldığında kendisinin yalnız olmadığını Allah’ın gördüğünü bilmelidir. Çünkü çocuk hayatının hiçbir anında yalnız olmayacaktır.

Yapmakta oldukları dolayısıyla her biri için dereceler vardır. Rabbin, onların yapmakta olduklarından habersiz değildir. (En’am Suresi / 132)


Çocuklarımıza çevresinde gördüğü her canlıyı Allah’ın yarattığını anlatalım, o harika çiçekleri, hayvanları, bitkileri, topraktan mükemmel tat ve kokuda çıkan portakalları, çilekleri Allah’ın yarattığından bahsedelim. Hastalandığı zaman ona bakan ve şifa verecek olanın Allah olduğunu anlatalım. Mutlaka dua etmesini öğretelim, hatta onunla birlikte dua edelim. Allah’ın onu çok sevdiğini, dualarını işittiğini söyleyelim. Dua ettiği bir şey olmazsa bunun Allah tarafından bir güzellik olduğunu, Allah dilerse kabul edeceğini etmezse de yine bunda hayır görmesini öğretelim. İnsanın her istediği şeyin onun için hayırlı olmayabileceğini, bunda da bir güzellik görmesi gerektiğini hatırlatalım.

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi / 186)


"… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)

Çocuğumuza yapacağımız en büyük iyilik O’na Alah’ın çok güçlü olduğunu hissettirmek ve O’nu dost edinmesini sağlamaktır. Eğer bir çocuk tevekküllü ve inançlı yetiştirilirse sağlam bir karaktere sahip olur. Eğer tüm gücün Allah’tan olduğunu bilmezse, hep insanlardan korkar, hep insanlara yaranmaya çalışır, hep insanlardan medet umar. Halbuki tüm insanlar Allah’ın kontrolündedir. Çocuğumuzu tevekküllü yetiştirmek onun tüm hayatı boyunca rahat ve huzurlu yaşamasını sağlar. Bunun ne kadar önemli olduğunu düşünebiliyor musunuz? O zaman çocuk en ufak bir olayda depresyona girmez, küçük bir sıkıntıda duygusal çöküntüye uğramaz. Hoşuna gitmeyen bir olayla karşılaştığında bunu dünyanın en önemli olayı gibi görüp günlerce ağlamaz, yakınmaz, çevresindekileri kırmaz. Olayların Allah’ın kontrolünde olduğunu bilir, tevekkül eder, güzel tavır gösterir. Her şeyden önemlisi dünya hayatında imtihan olduğunu bilir ve güzellikle sabreder.

Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki: "Gördünüz mü-haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki: "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O'na tevekkül etsinler." (Zümer Suresi / 38)

Çocuğumuza mutlaka Allah tarafından indirilen Kuran’ı okumalı, ayetleri çok net bir şekilde öğrenmesini sağlamalıyız. Kuran onun her zaman yol göstericisi olacak mükemmel bir kitaptır. Kuran ayetlerini öğrenen bir çocuk dünyada karşılaştığı her olayı Kuran’la değerlendirecek ve dolayısıyla çok akılcı bir bakış açısına sahip olacaktır. Çocuk bir olayla karşılaştığı zaman bunun Kuran’da bahsedilen sabretmesi gereken an olduğunu, şükretmesi gereken, tevekkül etmesi gereken, dua etmesi gereken an olduğunu bilecektir. Böylece Allah’ın istediği gibi, imanlı bir insan olarak hayatını sürecek ve hayatının her anından sevap kazanacaktır.

Çocuğumuza Allah sevgisi ile birlikte mutlaka Allah korkusunu da öğretmemiz gerekiyor. Çünkü Allah’ın razı olacağı bir insan olmak için sadece Allah sevgisi yetmez, Allah Kuran'da, razı olduğu takva sahibi kullarının, Allah'ı çok sevmelerinin yanında, Kendisi'nden güçlerinin yettiği kadar korkup sakındıklarını bildirmektedir. Allah'ı tüm sıfatlarıyla tanıyan, O'nun büyüklüğünü gereği gibi takdir edebilen, akıl ve vicdan sahibi her insan, Allah'tan gücü yettiğince korkup sakınır. Örneğin, Allah'tan korkup sakınan bir kişi asla yalan söylemez. Çıkarları zedelense de, aksinde Allah'ın rızasını kazanamamaktan ve O'nun kendisine verebileceği karşılıktan korkup sakınır ve dürüst davranır. Bir anlık bir gaflet sonucunda yanlış bir şey söylese bile, hemen günahından dolayı Allah'a tövbe eder ve hatasını düzeltir. Allah, Kendisi'nden korkup sakınan kullarına doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilme yeteneği verir; Allah'ın sınırlarına eksiksiz olarak uyması, daima vicdanına göre hareket etmesi için ona güç kazandırır.

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)

Eğer çocuğumuza ahiretin varlığını öğretmezsek çocuk hayatını sadece bu dünyadan ibaret sayacaktır. O zamanda bu dünyaya yönelik hırsları, çıkarları, bencillikleri hiçbir şekilde tükenmeyecektir. Halbuki çocuğun ahiretten habersiz olması öldüğünde mutlaka karşılaşacağı bu büyük gerçekten tamamen habersiz bırakılmasıdır. Çocuğumuz dünyada yaptığı bütün iyiliklerin ve kötülüklerin karşılığını alacağını bilmeden koskoca bir hayat geçirmiş olacaktır. Hepimiz Allah’ın huzurunda bir gün yapayalnız hesap vereceğiz. Bu gerçekten kaçmak bu hakikati asla değiştirmez. Bu yüzden çocuğumuza dünya hayatında Allah’ın istediği gibi güzel ahlaklı, merhametli, sabırlı, dürüst, Kuran ahlakını yaşayan bir insan olmasını öğreteceğiz ve onun Allah’ın izniyle hem dünyayı hem de ahirette cenneti kazanmasına vesile olacağız. Ancak inançlı yetiştirdiğimiz bir insanın gerçek akla ve çok üstün bir ahlaka kavuştuğunu göreceğiz. Hiç şüphesiz Allah’ı seven, O’nu tanıyan, O’na güvenen çocuğumuz dünya hayatında da çok güçlü ve çok akıllı olacaktır. Çünkü her olayın kaderinde yaratıldığını bilecek, gerektiğinde sabredecek, şükredecek ve tevekkül ederek tamamen kendinden emin bir hayat sürecektir.

Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir. (Rad Suresi / 26)