Her insanın kafasında ideal bir kadın ve erkek modeli var. Kadın çok güzel olacak, bakımlı olacak, sevgi dolu olacak, ailesine çok iyi bakacak, mütevazı olacak, kocasına karşı hem saygılı hem de düşkün olacak. Erkek de çok yakışıklı olacak, çok iyi bir işi olacak, çok iyi bir geliri olacak, eşine ve çocuklarına sahip çıkacak, eşine karşı çok anlayışlı olacak, bir dediğini iki etmeyecek. Bu hayaller uzayıp gidiyor, erkek de kadında hep özlemle böyle bir kişi arıyor, her seferinde de neden bulamadıklarına şaşırıp kalıyorlar. Peki gerçekten de neden bu kadar insan gerçek sevgiyi, aşkı ve tutkuyu yaşayamıyor, ruhu o kadar ararken neden bir türlü bulamıyor? Neden hep bir ümitle yeni bir evliliğe adım atarken kısa bir süre sonra umutlar aniden yıkılıyor?

Evliklerde her geçen gün, her geçen ay, her geçen sene insanları birbirinden daha da uzaklaştırıyor. Kadın evlendikten çok kısa bir süre sonra “ben kimle evlenmişim, bu öküz gibi adam da kim, nasıl bu kadar ruhsuz olabilir, ne kadar anlayışsız ve kaba bir adammış” diye düşünmeye başlıyor. Adam da “ben kiminle evlenmişim, bu ne kadar soğuk ve uzak bir kadın, sürekli sinirli ve öfkeli, ne kadar ilgisiz” demeye başlıyor. Her iki tarafta birbirinden giderek soğuyor, aradaki uçurum giderek inanılmaz derecede büyüyor. Evlendiklerinde sevgi zannettikleri duygular tek tek kayboluyor, her geçen sene aradaki nefret artarak büyüyor. Sonunda da bu birbirini çok severek evlendiklerini söyleyen iki insan birbirini bir daha asla görmemek üzere ayrılıyorlar, birbirine kesinlikle tahammül edemeyen iki insana dönüşüyorlar.

Ben asıl bütün bunlara insanların neden şaşırdığına şaşırıyorum. Evlenirken karşındaki insanın iman edip etmediğine bakmamışsın, bu insan Allah’tan korkuyor mu, Allah’a boyun eğmiş son derece güzel ahlaklı mı diye bakmamışsın, sadece güzel mi, evi var mı, arabası var mı, iyi bir işi var mı diye bakmışsın. Hiçbir ahlaki özelliği seni ilgilendirmemiş, şimdi yakınmaya, isyan etmeye, şaşırmaya hakkın var mı? Sadece arabasına ve parasına bakarak evlendiğin adam tabii ki adeta yontulmamış son derece kaba bir adam olarak ortaya çıkacak, tabii ki dövecek, aldatacak, sövecek, her türlü hakareti edecek. Kadında tabii ki kısa bir süre sonra güzelliğini yitirecek, saygı göstermeyecek, bağıracak, çağıracak, nefsinin hoşuna gitmeyen en ufak bir şey olduğunda ağlayacak, hırçınlaşacak. Çünkü onun da imanı yok, Allah korkusu yok, Allah sevgisi yok, ahiret inancı yok, Kuran ahlakı yok, kısacası hiçbir şeyi yok…

Allah korkusu olmayan, ahiret için yaşamayan, Kuran ahlakını bilmeyen bir kadından ve adamdan her şey beklenir. Çünkü her iki tarafta birbirini Allah aşkıyla sevmez, derin bir sevgiyle, aşkla sevmez. Acizliklerini bilerek şefkat duymaz. Allah sevgisi üzerine kurulmayan sevgi bir uçurumun kenarına kurulmuş ev gibidir, en ufak bir rüzgârda hemen uçuruma yuvarlanıverir. En ufak bir sözde hemen dağılıverir. En küçük bir hatada hemen nefret hisleri belirir. Oysa birbirini Allah için seven, imanı için seven iki insanın her ne olursa olsun birbirlerine olan sevgileri tükenmez. Hem erkek hem kadın Allah korkusu ile ve Kuran ahlakıyla hareket ederler, birbirlerine son derece güvenirler, birbirlerinin hatalarını affederler, kusurlarını telafi ederler. Her şeyden önemlisi duydukları o derin sevgi insana değil Allah’a duydukları sevgidir, bu yüzden de Allah hem bu dünyada hem ahirette bu aşkın katlanarak artmasını sağlar. Bu yüzden inanan bir erkeğin ve kadının gözlerinde gerçek sevgi, gerçek aşk ve tutku vardır. İman etmeyenlerde hep ruhlarında işte bu derin sevgiyi yaşamayı arzularlar, hep yeni bir insanda bulacaklarını zannederler ama bir türlü gerçek aşka kavuşamazlar. Çünkü yüzünü Allah’a dönmeyen insanlardan da hiçbir şekilde karşılık bulamaz, tüm kalpler Allah’ın elindedir. Kimini işte böyle derin bir sevgiyle, aşkla, muhabbetle doldururken kimini de kaskatı, sevgisiz, donuk adeta taş gibi yapar…

Onda 'sükun bulup durulmanız' için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Rum Suresi, 21)

İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)


Ahmet Secer