Bazı insanlar vardır, ne yapsa tam tersini yapmanız gereken, “bu doğru” dese size “kesin yanlış” dedirten, “bu liderin peşinden gidin” dese “kim bilir altında hangi planlar yatıyor” diye düşündüren… Geçen gün Ahmet Hakan yazılarının birinde “Ne zaman ağaya, üstada, lidere bir itaatsizlik söz konusu olsa... Acayip sevinirim... “Bizler Erbakan’ın emir kulu değiliz, o ne derse o olur diye bir şey olmaz” diyen Milli Gazete ekibi, gazeteyi toptan terk etmişler... İnsanlık onuru adına öyle mutlu oldum ki sormayın.” diye yazmış.

Şimdi görüyor musunuz Ahmet Hakan’ın nasıl bir mantığa sahip olduğunu? Ahmet Hakan’ın burada yaymaya çalıştığı itaatsizlik Kuran’ın baş şartıdır. Kuran’a göre peygambere, gönderilen elçilere itaat etmeyen iman etmiş olmaz. Kuran’da itaatle ilgili çok fazla ayet var. Hatta Kuran peygambere ve elçilere kayıtsız, şartsız itaati şart koşar. Kalpte asla bir burkuntu olmadan elçinin sözlerini harfi harfine, hiçbir değişiklik yapmadan kabul etmeyi emreder.

Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. (Nisa Suresi, 65)

Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59)

Her topluluğun bir lideri vardır. Bu lider eğer peygamberse Allah tarafından seçilmiştir ve kayıtsız şartsız kendisine itaat edilir. Eğer bir parti lideri ise o lider akıl, beceri, manevra kabiliyeti, insanları yönetme yeteneği bakımından üstün olduğu için lider olmuştur. Erbakan hocamızda hem manevi açıdan hem de akıl olarak son derece üstün çok mübarek bir insandır, kendisi dava adamıdır. Tabii ki parti liderinin sözlerine de itaat edilmeli ve onun ferasetine ve basiretine güvenmelidir. Ama Ahmet Hakan’ın Erbakan hocamızı takdir etmesini zaten beklemiyorum, ondaki aklı, dava adamı ruhunu görememesi son derece normal.

Bu konuda son olarak şunu söylemek istiyorum, bir insan bir konu hakkında bir yorum yapar, oradan o insanı sanki aynada görmüş gibi olursunuz. İmani derinliğini, aklını, Allah’a ve Kuran’a olan bağlılığını, kimlere yakın kimlere uzak olduğunu tam olarak ama tam olarak kavrarsınız. Ve o insan ne diyorsa siz tam olarak tersini yaparsınız…

Ahmet Hakan’ın son yazdığı yazılara şöyle bir baktım, Hamiyet-i islamiye’min ne kadar kabardığını kelimelerle anlatamam, her yazdığına, her sözüne söylenecek çok fazla hak ve doğru söz var ki. Bu yüzden onun yazılarına cevap olarak bir yazı dizisi hazırlamayı düşünüyorum…

Kendini kitap okuyan, sinemadan anlayan, zevki şahane, memleketteki her meselenin aslına vakıf, son derece aydın, İslamcı kesime kafa tutan, güya kendi aklınca sürekli onlara yol gösteren, kendini son derece cesur ve bilgili zanneden, özgürlükçü ve modern Ahmet Hakan! Bir bakıyorsunuz Ertuğrul Özkök’le Umre’de, bir bakıyorsunuz sanatçılarla gece gezmelerinde… Bir bakıyorsunuz sağa yanaşmış, bir bakıyorsunuz sola! Dindar kesime üstten bakarak sürekli akıldane yorumlar yaparak insanı şaşkınlığa sürüklüyor. Acaba kendini nasıl bir akılda nasıl bir konumda görüyor?

Bir önceki yazımda Ahmet Hakan ile ilgili bir yazı dizisi hazırlayacağımı söylemiştim. Geçen gün bir yazı yazmış ve günün trendlerini belirlemiş bizimki. Kendisi modern ya, entel ya, kendi içinde bulunduğu camiaya son derece yakın ya, millete günün trendlerini saymış ve şöyle yazmış:

Nişantaşı City's'in sinema katında bizim İzzet Çapa'nın açacağı “Limonata” adlı mekân... Sanırım o mekâna, “Gitmişken bari film de izleyelim” muamelesi çekeceğim.

Haberim yoktu, epeydir revaçtaymış: Artık Bodrum, Çeşme ya da Alaçatı'ya sohbahar-kış aylarında gidiliyormuş... Duyduğum en şahane trend!

En az üç kişiden “Kapadokya'ya gel” daveti almış olmanın verdiği güven duygusuyla söylüyorum: Kapadokya bu sonbahara damgasını vuracak.

Önümüzdeki günler “Öteki İstanbul”un keşif günleri olacak: Süleymaniye çevresi, Fatih'teki Siirtliler pazarı ya da Aksaray'daki kebapçılar çarşısı falan...

Daha bu son derece özgürlükçü, modern, ileri görüşlü yazardan çok fazla trend önerisi varda ben burada birkaçını sayayım dedim. Şimdi görüyor musunuz karşınızda nasıl biri var? Biz neden bahsediyoruz, bu Çakma Nişantaşlı neden bahsediyor? Şu an tüm dünyada Müslümanlar feryat figan ağlıyorlar, kadınlar ve çocuklar “bize yardım edin” diye yalvarıyorlar. Her gün yüzlerce Müslüman şehit ediliyor. Her gün kadınlara tecavüz ediliyor, bu zavallı kadınlar evlerinden ve çocuklarından koparılıp çok büyük zulme uğratılıyor. Afganistan’da Amerika’lı askerler sevinçle kestikleri Müslümanların parmaklarını boyunlarına asıyorlar. Filistin’de zavallı Müslümanlar gece yarısı yataklarından kaldırılıp kurşuna diziliyorlar. Ahmet Hakan’da geçmiş bizim karşımıza en son trendleri sayıyor. Nereye sinemaya gidelim, nerede gidip eğlenelim onları anlatıyor! Bu kadar yazı yazmış, insan bir kere mi İttihad-ı islam’dan, Müslümanların birlik olmasından bahsetmez? Bir kere mi dünya çapında Müslümanların çektiği eziyeti anlatmaz? Tabii ya Ahmet Hakan’a göre gönlümüzce gezelim, her gün nasıl gönlümüzü eğlendiririz onu keşfedelim? Bu arada dünyada yüzlerce Müslüman şehit olmuş, onu görmezden gelelim. Böyle bir zihniyette sahip olan bir insan hak yola başını koymuş koskoca dava adamı Erbakan’ı eleştirebiliyor ya en çok ona şaşırıyorum…

Şimdi soruyorum size bu modernlik mi, bu özgürlükçülük mü, yoksa bu müthiş bir vurdum duymazlık mı? Dünya hayatına bu kadar kapılıp, eğlenceye sefahate dalıp, ona buna yaranacağım derken gözlerin bu kadar kör olması mı?

Bazı insanlar vardır, ne oradadır ne burada. Ne sağdadır, ne solda. Bu insanlar vardır hep ortadadır. Ne zaman bir rüzgâr esse o yöne dönerler, ne zaman çıkarlarıyla çatışsa hemen şaha kalkarlar. Bir gün siyaha siyah derler ertesi gün beyaz. Nerde ne yapacaklarını asla kestiremezsiniz. Fakat en önemli özelikleri ona buna yaranmaya çalışmalarıdır. Böyle ortada olan kişiler hiçbir zaman saygı görmezler, hiçbir zaman kaale alınmazlar. Asla yanaştıkları kesimin içine tam olarak kabul edilmezler. Her şeyden önemlisi kendilerinin ne olduğunu bizzat kendileri çok iyi bilirler. Bu yüzden sizin bir şey yapmanızı ve söylemenize gerek yoktur, kendinizi yormanıza değmez…

Ahmet hakanın bu halini en güzel izah edebilecek bir fıkra ile yazınıza destek verelim, bir zamanlar Kurra hafızlığa çalışan ama bir türlü içersindeki benlik ve hinlik duygusunu yenemeyen zatın birisi eşkıya olmaya karar veriri , kendi kendine yahu bu dünyaya on defa gelinmezya bu dünya avanak ve zavallılarla dolu bari bende biraz yolumu bulmak adına yol keseyim diye bir eşkıyaya katılmak üzereyola çıkar ve katılacağı eşkıyayı bulur eşkıya başı bu zata sorar sen buraya katılmadan önce ne işle meşguldün ,efendim ben hafızlığa çalıştım ve kurra'ı hafızda oldum ama baktımki o benim işim değil onu bırakıp size katılmayı kendime uygun buldum bu nedenlede buradayım der eşkıya başı adamı bir süzer iki süzer ve yardımcısına döner derki bu adama iyi bak ve en başa bu nu ver yardımcısı şaşırır ama der ,amaması maması yok sen sonunun seyreyle der ve aradan henüz bir kaç saat geçmeden bir kervancı görünür.ve kervanın soyulmasına karar verilir ve kervan soyulur herkes geri çekilir ama bizim kurra kafayı kervandaki bir adamın giydiği donuna kafayı takmıştır gider adama çıkar len donunu der adam cağız yalvar yakar olur etme eyleme hiç don ayaktan çıkarılırmı bu gibi bir hal eşkıyalığa yakışırmı eşkıyalığında bir adabı vardır dersede bizimki diretir çıkar len yoksa tepelerim ha derken tumanının kaptırmak istemeyen adam derki bak eşkıylığın yüz karası adam bari okuduğun kurandan utanda gönlünü gözünü donumdan çek değince bizimki , ülen sen nereden biliyorsun benim kuran okuduğumu, neredenmi senin gaddarlığından biliyorum . çünkü ALLAHIN kitabını hıfz edipde ondan yüz çevirenler yokmu işte onlar ebedi lanetlil ve gaddardırlar ondan biliyorum der , eşkıya başı yardımcısına döner duydunmu mirim ne diyor bak işte bu adam bizdende şedid onun için bunu en uca sür dedim işte bu hikayede olduğu gibi ALLAHIN KİTABINI HIFZ EDİP ona sırt çevirenler aynen ahmet hakan gibi şedit ve zelil olurlar siz bakmayınız onun saf tuttuğu kişilere inanın onlar ondan dahada merhametli ve dürüsttür çün kü onlar bilmeden hata işliyorlar ama ya ahmet1.......