İnsanların çoğunda çok yanlış bir inanç var, zaten inandıkları şeyin büyük bir kısmı kulaktan duyma bilgiler oluyor. Bir kere duydu mu artık ölene kadar ona hiç taviz vermeden inanıyor. Araştırmıyor, Kuran’da ne yazdığına da bakmıyor, sadece inanıyor. Kafasındaki bu yanlış fikirle şiddetli tartışmalara giriyor. “Nerden duydun, nerde yazıyor” diyorsun, “ben biliyorum” diye cevap veriyor. Mesela çoğu insan “ben artık bittim, çok fazla günah işledim, mutlaka cehenneme gideceğim” diye düşünür. Hatta kendisini o kadar günaha batmış hisseder ki “daha fazla günah işlesem de fark etmez, zaten ben batmışım, mahvolmuşum” der…

Bütün bu düşünceler şeytanın insanı kandırmasıdır. Öncelikle hiçbir insan işlediği günahlar nedeniyle kendine zulmetmemeli, kendisini cehennemlik olarak görmemelidir. Çünkü Allah Kuran’da daima tövbeleri kabul edeceğini bildirir. Bir insanın daima son hali önemlidir. Tabii ki burada insanın çok samimi olması bir günah işledikten sonra içten tövbe edip bir daha yapmaması çok önemlidir. Allah Kuran’da samimi tövbeyi şöyle açıklar:

Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (Nisa Suresi, 17)

Kuran en doğru yol göstericidir. Bu yüzden insan bir hüküm verirken mutlaka Kuran’a bakmalı, ayetleri okuyup anlamalı, Allah’ın sözlerini kalbine yerleştirmelidir. Allah Kuran’da ayrıca büyük günahlardan kaçınıldığında küçük günahları örteceğini de bildirmiştir. Bu da insanlar için çok büyük bir rahmettir. Sonuç olarak hepimiz insanız, hepimizin günahları, hataları ve kusurları var. Ama samimiyetle düzeltmeye, Allah’ın istediği gibi samimi bir kul olmaya gayret ediyoruz. Önemli olan da bu. Allah’tan içi titreyerek korkmak, Allah’ın koyduğu sınırlara karşı son derece titiz olmak ve hatalarından dolayı da O’nun sonsuz şefkatine ve merhametine sığınmak…

Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama sokarız. (Nisa Suresi, 31)

Burada insanların unutmaması gereken çok önemli bir gerçek var. Tabii ki insanın son hali çok önemli, hatalarından sonra tövbe edip bir daha günahlarına dönmemesi çok önemli. Ama Allah bütün hayatını günahlar içinde geçiren ve son nefesinde tövbe eden insanın tövbesini de kabul etmeyeceğini bildirmiştir. Çünkü bu samimiyetsizliktir. Böyle bir insan ancak ve ancak kendisini kandırır ve sonsuza kadar cehennemle azaplandırılır:

Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 18)

Unutmayın ki Allah dilese yarattığı tüm canlıları günahları nedeniyle sonsuza kadar cehenneme koyardı. Ama Allah kulları için her zaman iyilik ister, onları esirger, bağışlar, onlara doğru yolu gösterecek elçiler gönderir, Kuran’la sürekli hatırlatır. Samimi olan her insan içindeki derin Allah sevgisiyle ve Allah korkusuyla günahlardan kaçınacak, Allah’ın rızasını kaybetmekten şiddetle korkacaktır…

Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. (Bakara Suresi, 160)