Münafık yıllarca Müslümanların arasında yaşamış, yemiş, içmiş, onların bütün imkânlarını kullanmış fakat yıllarca içinden onlara kin beslemiş ve fırsatını bulduğunda hemen onları arkadan vurmak üzere beklemiş olan kişidir. Münafık bir yolunu bulur bulmaz hemen o çirkin yüzünü gösterir. Allah’a ve Kuran’a karşı büyüklenir, dinini, imanını kaybeder ve Müslümanların yanından ayrılır. Şimdi bu insan bir yıl değil, on yıl değil, belki yirmi yıl Müslümanlara kendisini dindar göstermiş, hep Allah yolunda olacağına dair Allah’a yemin etmiştir. Şimdi bu insan imanından dönerse, Allah’ı inkâr ederse, diğer münafıklarla bir olup Müslümanlara tuzak kurmaya çalışırsa artık bu münafıktan dost olunur mu? Bu insan isterse müminin kardeşi, isterse evladı, isterse anası ya da babası olsun, bu insandan artık kardeş, evlat ya da akraba olur mu?

Bir insanın gerçek ailesi müminlerdir. Aile kan bağına göre değil, Kuran’a göredir. Allah Kuran’da iman edenlerin aile olduğunu bir münafıktan asla aile olmayacağını bildirir. Hz. Lut’un oğlu iman etmeyerek kendisinden yüz çevirdiğinde Allah onun ailesinden olmadığını şu ayetlerle kesin olarak bildirmiştir:

(Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)dan başka bir koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.

Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hâkimlerin hakimisin."

Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 43-46)


Bir insan gerçekten iman ediyorsa bir münafıkla artık asla bağlantıya geçmez, asla ondan medet ummaz, asla ona tamah etmez. Çünkü o insan kendisine haktan gelene karşı başkaldırmıştır, isyan etmiştir. Bir münafık daima Müslümanların kötülüğünü ister, onların dağılması için elinden gelen her şeyi yapar, türlü türlü tuzaklar kurar, onları hapsettirmek ve mutlaka dağıtmak ister. Dinin yayılmasını, İslam’ın hâkim olmasını asla istemez. Bu yüzden de bir münafık ister bir müminin kardeşi olsun, isterse çok yakın bir akrabası olsun artık dininden döndüğü taktirde artık akrabası, dostu olamaz. İşte bu yüzden Mehdi talebeleri de kendilerini hak dinden döndürmek isteyenler ister anaları, ister babaları, ister kardeşleri olsun asla hak dinden dönmeyecek, asla Allah yolunda hizmet etmekten vazgeçmeyeceklerdir. Bir müminin gerçek ailesi önce Allah sonra da Allah’a iman eden müminlerdir. Gerçekten iman eden bir mümin asla ve asla Allah’ın cehennemin en alt tabakası olarak bildirdiği bu şeytan topluluğuna karşı kalbinde en ufak sevgi duymayacaktır…

Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)

Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hala sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine Suresi, 1)
[size=3]