Üç beş tane genç kızın başörtüsü ne kadar konu oldu memlekette, sanki başka konu yokmuş gibi. Genç kızlarımızı hem rencide edip, hem de çok rahatsız ediyorlar. Ortada yine suni bir panik ortamı oluşturuluyor ve bu bilinçli olarak yapılıyor. Her zaman yaptıkları gibi bir toplum mühendisliği uyguluyor halkı dine karşı kışkırtmaya ve soğutmaya çalışıyorlar. Gençler neye inanıyorlarsa o şekilde davranırlar, buna kim karışabilir? Şimdi nerde burada özgürlük? Nerde dinsizlerin bas bas bağırdıkları kişilik hakları? Asıl mahalle baskısı, asıl dayatma, asıl korkutma, asıl özgürlüklerini elinden alma dindarlara karşı yapılmıyor mu? Hani demokrattın sen, hani özgürlükten yanaydın? Ortada acayip bir baskı ve şiddet var. Sırf bir çocuk başörtüsü taktı diye, üç beş tane genç kız okula başörtüsüyle geldi diye yeri yerinden oynuyorsa, bu adamlar iktidara gelse ne olur? Şimdi dindarlar iktidarda, ateistler, komünistler herhangi bir zulüm görüyorlar mı, herhangi bir baskı görüyorlar mı? Dileyen dilediğini yapıyor, dilediğini konuşuyor, kimsenin karıştığı yok.

İşte bu yüzden komünizm çok tehlikeli. Komünist başa geçse korkunç bir baskı ortamı olur. Bugün yaşananlar da bunun en büyük delilidir. Tüm dünyada tarihe bakarsanız da, Stalin döneminde, Lenin döneminde, Mao döneminde toplum üzerinde nasıl korkunç bir baskı kurulduğunu görürsünüz. Hâlbuki Müslümanlıkta komünist elini kolunu sallayarak gezer. İstediği gibi komünist propaganda da yapar. Kitap da okur, kimse karışmaz, kimse bir şey demez. Komünist kıyafet de giyer, komünist bıyığı da bırakır. Tşörtüne Che'nin resmini yapıştırır, çıkıp gelir ama kimse karışamaz. Karışmamalıdır da. Ama komünist yönetimde mesela Çin’de yapın bakalım özgürce ibadetinizi, açın okuyun Kuran’ı bakalım ne oluyor? Bakalım nasıl korkunç bir şiddetle karşılaşıyorsunuz?

Eğer Türkiye’de dindarlara bu kadar baskı varsa o zaman o zaman bize ne demokrasiden bahsedin, ne özgürlükten bahsedin, ne insanlıktan bahsedin. Eğer dürüstseniz bu genç kızlara karşı çok saygılı olunması lazım, sevgi dolu olunması lazım. Tam tersine öfkeyle okula sokmamak için çocukların üzerine saldırıyorlar. Devletin bu konuda önlem alması lazım. Kimse devlet adına karar veremez, devlete de baskı uygulayamaz. Devletin aldığı bir karar varsa, başörtüsüyle girilmez demişse, tamam girmez. Ama devletin aldığı karar yokken devletin adına adam o çocukları sokmuyorsa, bu devlete meydan okumaktır. Devletin kendini savunması gerekir. Devlet vatandaşını korumakla mükelleftir. Yoksa devlet acze düşmüş olur. Devlet de asla acze düşmeyeceğine göre, her ne pahasına olursa olsun o çocukların sağ salim okula girmelerini sağlaması lazım. Ne yapalım işte bağırıyorlar, çağırıyorlar denmez. Yarın öbür gün öğretmeni de sokmaz. "Sen arkadaş komünist değilsin, okula sokmuyorum" der. Olur mu böyle şey? Devlet ne pahasına olursa olsun bu tip manzaralara izin vermemesi lazım. Diyecek ki kardeşim burası devletin okulu, siz de devletin kanunlarına uyarak geliyorsunuz, her fikirden insan buraya gelir, komünisti de gelir, faşisti de gelir, dindarı da gelir, imansızı da gelir, satanisti de gelir, kimse kimseye karışamaz. Müslümanlar da çıksa biz de buraya komünist sokmuyoruz derse bu da olmaz. Herkes kendi fikrine göre devlet olmaya kalkamaz. Herkes demokrat olmak zorunda. Adam o zaman mahalleye de sokmaz, giremezsin kardeşim burası bizim kontrolümüzde derse o zaman ne olacak? İşte adam devlet yok anlamında hareket etmiş oluyor. Devlet kendine ima yollu dahi dokundurtmaz. Devletin devlet olduğunu herkes kabul edecek. Devlet vatandaşının okuma hakkını, okula girme hakkını korumalı. Ama devlet resmi olarak bu yasaktır derse, o zaman buna da herkes uymak zorundadır.