İnsanlara bakıyorum da ne kadar çok “olmazsa olmazları” var. Siz de şöyle konuşmalar duyuyor musunuz?

Ben hiç sıcak su içemem, mutlaka soğuk su içmem lazım…

Akşam yemek yemeden yatamam, midem çok ağrır…

O yemeği sevmem, bunu yemem, limonlu asla yemem, tuzsuz hiç yemem…

Her gün mutlaka kola içerim, çukulata yerim, tatlısız asla yapamam…

Havasız ortamda duramam, klimasız yapamam, sıcak su olmadan yapamam, soğukta yatamam…

Gürültüde oturamam, kalabalık otobüse binemem, çok sıcakta yürüyemem…

Meyvesiz asla yapamam, et olmadan asla yemek yemem…

Dar ortamda asla kalamam, çok bunalırım…

Çocuk ağlamasına katlanamam, çok sıkılırım…

Herkes bir kendisine baskın, herkesin nerdeyse yüzlerce “olmazsa olmazı" yok mu? Hiç vazgeçmediği alışkanlıkları, arzuları, istekleri yok mu? Böyle yüzlerce alışkanlığı olan bir insanın bir parça üzerine gidin bakalım neyle karşılaşacaksınız? Sadece bir gün çok gürültüde otursun, sadece bir gün bütün gün ağlayan bir çocuğun başında dursun, bir akşam koltuğuna oturduğunda meyvesini yiyemesin, yazın ortasında 40 derece sıcakta klimasız otursun, sadece bir gün çok sıkışık bir yerde durmak zorunda kalsın… Hemen daralmaz mı bu insan, hemen bunalmaz mı? Hemen tekrar eski şartlarını sağlamak için çabalamaz mı? Peki o bir günü atlattıktan sonra bir gün daha katlanmasını isteyin, bir gün daha, bir gün daha, bakalım neyle karşılaşacaksınız?

Yaşarken insanlara nimetler sürekli yağar. İnsanlar kendi imkânları ölçüsünde “olmazsa olmazlarını” oluşturup ona göre yaşarlar ve bunlardan asla taviz vermeye yanaşmazlar. Peki insanların bu kadar çok olamazsa olmazı varken aynı insan inkar edip, kendisine bunca nimeti veren Allah’ı görmezden gelip sonsuza kadar cehenneme atıldığında bu hayata katlanabilecek mi? Peki hiç cehennemdeki sayısız azap dünyadakilerle kıyaslanabilir mi? Daha dünyadakilere dayanamayan insan cehennemde bir gün durabilir mi? Deliler gibi susamışken önünde duran kaynar suyu içememenin acısına dayanabilecek mi? Cehennemin en dar yerinde kalbi müthiş daralırken durabilecek mi? Dünyada en ufak bir gürültüye katlanamazken cehennemde acıdan haykıran insanların seslerini duymazdan gelebilecek mi? Oradaki ateşten yataklara, demirden kamçılara, yanan derisinin sürekli değiştirilmesine katlanabilecek mi? Peki kendisi bütün bu azapları hissederken cennetteki insanların muhteşem hayatını uzaktan seyredebilecek mi? O zaman dayanılmaz hasretlere ve pişmanlıklara kapılıp sürüklenmeyecek mi?

Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azap olacak. (İbrahim Suresi, 17)

Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir). (Neml Suresi, 90)

"Bunun nedeni şudur: Çünkü siz Allah'ın ayetlerini alay konusu edindiniz; dünya hayatı da sizi aldattı." Böylece ne ordan (ateşten) çıkarılırlar, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilir. (Casiye Suresi, 35)


Ölümden sonra sonsuz bir hayatınız olduğunu düşünün, bir yıl değil, bin yıl değil, trilyonlarca yol değil sonsuz bir hayata başlayacaksınız. İnsan dünyada bu kadar canı kıymetliyken cehennemdeki azaplar karşısında tarif edilemeyecek bir sıkıntıyla ve pişmanlıkla sonsuza kadar yaşamak zorunda kalacaktır. Burada her insan mutlaka ayetlerde bildirilen cehennem hayatını çok detaylı olarak düşünmeli, Allah’ın bizlere bildirdiği bu ayetlerden haberdar olması gerektiğini unutmamalıdır. Çünkü bunlardan yüz çevirmesi mutlaka öldüğünde bu azaplarla karşılaşacağı gerçeğini değiştirmez. İnsan henüz vakti varken, henüz dünyada yaşıyorken kendi sonsuz hayatı için elinden ne geliyorsa çok ciddi bir çaba göstererek yapmalı ve Allah’a kul olarak yaşamalıdır. Ahiretteki sonsuz hayatlarını çok az bir değere karşılık satanlar cehenneme girdiklerinde oradan kurtulmak için tüm dünyayı hatta daha da fazlasını vermek için yalvarıp yakaracaklar fakat asla bir yanıt alamayacaklardır…

Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek. (Nebe' Suresi, 40)