Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Gümüşhaneden ayrılalı neredeyse 1 yıl olacak. Hiçbir baharı Karadeniz dışında geçirmemiş biri olarak anne ve babamın umre dönüşünü fırsat bilerek Gümüşhane'de dolu dolu bir hafta geçirmek nasip oldu. Gümüşhane otogarından özlem ve hasret dolu duygularla memleketimin caddelerine yöneldiğimde sabahın sessizliği ile bir şehrin yeni uyanışına tanık oldum. Bahar tadında bir rüzgar adeta hoş geldin der gibiydi. Cumhuriyet caddesinden Atatürk caddesine doğru ağır adımlarla yürürken birçok tanıdık ve dostu görmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşıyordum. 32 yıl iç içe yaşadığım şehrim ve dostlarımla ilk kez gurbet dönüşü kucaklaşıyordum.
Kimi zaman gözlerimiz dolu dolu kimi zaman ise "ah memleketim" dercesine dağlarına bakarak bahtsızlığına isyan ettiğim şehrimdeydim artık. Harşit Çayının coşmasına denk gelen, yeşilin binbir tonunun yamaçlardan şehre renk kattığına denk gelen bir dönemde Gümüşhanede idim. Kuşakkaya heybetinden, güzel hemşehrilerim yine o içten ve samimiyetinden ödün vermemişti. Hasretle uzatılan eller, dostlukla kucaklaşan kollar ve özlemle birleşen bakışlar...
İlk günün kahvaltısını yakın dostum olan Ecz. Vedat Soner Başer beyle yaptık. Gümüşhanenin gülen yüzlü ticaret erbabı sevgili dostumla uzun uzun memleketi konuştuk. Yine Gümüşhane'nin önemli şahsiyetlerinden Elbeyi Gergin beyle gurbet ile sılayı çay içerek konuşma imkanı buldum.
Yakın dostum ve büyüğüm sayın Orhan Mazman, Gazeteci büyüklerim Yusuf Sadık ve gazetemiz imtiyaz sahibi Turan Tuğlu, kıymet verdiğim değerli büyüğümüz Hasan Pir, Lezzet lokantası sahibi ve Gümüşhanenin renkli simalarından Nedim Araz ve gazetemiz yazı işleri müdürü sayın Serhat Kaya ve ismini burada sayamadığım birçok arkadaş ve dostla bir süre hasret giderdik.
Gümüşhanenin birçok yerini adeta koklayarak, içime çekerek ziyaret ettim. Ancak bütün bunların ötesinde bu sevinç ve huzurun yanında içimi burkan birçok şeyle karşılaştım.
Eski valilerimizden ve şimdiki Samsun valisi sayın Hasan Basri Güzeloğlu'nun "Süleymaniye mahallesinin restorasyonu ve kayak merkezinin kurulması işini benim kısa dönemime yetiştiremedim; sana ve birkaç arkadaşıma emanet ediyorum, takipçisi olun" diyerek yüklediği görevle Süleymaniye Mahallesine gittim. Ancak yıllardır kaleme aldığımız ve tamamlanması halinde ilimize önemli turizm hareketliliği getirecek olan bu mevki ile ilgili maalesef ciddi anlamda bir atım atılmadığına şahit oldum.
Yine sayın Güzeloğlu zamanında başlatılan ve son zamanlarda biten 35 yıllık Atatürk Stadyumu macerası bitmesine rağmen şehrin orta yerinde bir harabe ve enkaz görünümünde öylece duruyordu. Bir an önce bitirilmesi ve sportif etkinliklere kazandırılması gerekirken ne tür bahanelerle kaderine terk ediliyor takdiri size bırakıyorum.
Zafer Meydanında eski halk evinin yıkılmasıyla boşalan ve bir şehrin ihtiyaç duyduğu ‘meydan' dediğimz yerde ise otomobillerin park alanı olmuştu. Oysa bir şehre renk veren yerlerden biridir meydan. Güzel bir çevre düzenlemesiyle Gümüşhane'ye enfes bir renk katacak yer, otopark olarak kullanıyordu. İl Özel İdaresine ait olan bu alanın belediyeye devredilerek güzelleştirilmesi gerekirken neden böyle atıl durumda bekletiliyor anlayamadım.
Gümüşhane Üniversitesi'nin kampusü olarak planlanan yere gittim. Fevzipaşa İlköğretim okulu tabelasını kampus içindeki muhteşem binada görünce açıkcası şok oldum. Yıllardır YİBO kalksın diye feryat edenlerin bu binaya bu tabelanın takılmasına seyirci kalmalarını bir türlü anlam veremedim.
Yine Gümüşhane Üniversitesiyle ilgili rektör ataması ve kadrolarla ilgili aldığım duyum beni ziyadesiyle üzdü. Henüz üniversite kanunu çıkmadan Üniversiteye Gümüşhaneli olmayan bir rektörün atanması ihtimaline şaştım kaldım.
Sevgili okurlar;
Kuşkusuz güzel şeylerin yapıldığına Ankara'dan şahit oluyorum. Lakin Gümüşhane'de bir haftalık süreç gösterdiki bürokrasi kendi halinde, sadece birkaç etkinlikle "bir şeyler yapılıyor" havası oluştu. Oysa Gümüşhane'de ki tüm kurum ve kuruluşlarda öyle bir heyecan olmalı ki "seferberlik" havasında çalışmaya koyulmalıdırlar. Geri kalmış ve az gelişmiş bir ilin çaresizlikle gününü geçirmesine sanırım herkes itiraz ediyordur.
Bütün bunları söylerken hakkı teslim etmek adına TSO başkanı sayın İsmail Akçay'ın performansı ve yakınen takip ettiğim Milletvekili sayın Kemalettin Aydın beyin çalışmasını tebrik etmeden geçemem.
Ümit ederim Gümüşhane'ye bir dahaki gelişimde memleketimde bir seferberlik havası görme imkanı bulurum. Bu şehir ve insanı her şeyin en güzelini hak ediyor. Bu hakkı Gümüşhaneden mahrum etmek sonsuz bir vicdani sorumluluk olacaktır.
GÜZEL MEMLEKETİMDE BURUK BİR HAFTA
