Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ali Coşkun HİRİK->DİLAVER CEBECİ'NİN ARDINDAN [ Arama ]

DİLAVER CEBECİ'NİN ARDINDAN
Başlık DİLAVER CEBECİ'NİN ARDINDAN
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Hüzün. Yine koptu geldi, bir yerlerden yüreğime, bir çığ gibi. Kar altındayım. Yüreğimde atan düşünceler mosmor kesilmiş. Hayata karşı kolumun kanadığımın kırıldığı yine çok göçkün bir gündeyim.Dilaver Cebeci'nin vefat haberi, suskunluklardan kurduğum otağımda yankılandı. Bahar yağmurlarıyla toprağın aşka doyduğu bir zamanda biz kendisine doyamadın bıraktı gitti bizleri, usulca.

        Bu aşk can evimde kaldı da yarım,
        Halâ o iklimden sesler duyarım.
        Kim bilir belki de sana doyarım,
        Topraklar yağmura doyduğu zaman

        Maddenin değişik şekillerde hakimiyetini kurduğu bir çağda yaşıyoruz. Ruhunu maddeye olan bağımlılıktan kurtarıp, maneviyata adayan şairlerin tek bir amacı vardır, o da gönülden gönüle bütün görüntü ve şekil  kayıplarından uzak  yol bulup akmaktır. Onun için Dilavet Cebeci de içine sığınmış insanlardan birisiydi. O, kimi zaman bizleri sitareye götürmüş  ,  göklerin kat kat derinliklerinden bizlere seslenmiş ve kimi zamanda Kandehar Dağlarında yeşeren çiçeklerin kokusunu ruhlarımıza taşıyarak içimize  "ülküler"  koymuştur.

        Yüreğime kör düğümler atıldı,
        Çözemedim, çözülmüyor Sultanim,
        Yıllar yılı kaderimin hükmünü,
        Bozamadım, bozulmuyor Sultanim.

        Kalemini en ulvi düşüncelerin ışığına sürdü. Kalbini hiçbir zaman satmadı. Şairliğinin altında gümrah bir nehir gibi beslediği "ülkücülüğünden" asla taviz vermedi. Onun ihtilal sonrası Alparslan Türkeş'e yazdığı mısralarını ne zaman okusam hiç kimselerin toparlayamayacağı parçacıklar halinde dağılırım.

        "Sana bu mektubu evimin balkonunda yazıyorum
        Sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
        Çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum"

        Tam bir Türkiye sevdalısı bir insandı. Şaha kalkan yüreğimden onun şu mısraları gezmezse, bütün düşüncelerim yarım kalır:

        Baş koymuşum Türkiye'min yoluna
        Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
        Asırlardır kır atımı suladım
        Irmağının akısına ölürüm

    "Gümüşhane Değerleriyle Buluşuyor" toplantısından daha iki gün evvel telefonda konuşmuş, hasret gidermiştik. Doğduğu ve kısmen çocukluğunun geçtiği yer olarak Kelkit'e bakışını yüreğinden akan sel suları coşkunluğundaki kelimeleriyle dinlemiş ve buğulu yüreğinin içinde gezinen yağmurları sesiyle üzerime bırakmıştı birden bire. Kelkit'e gelip sılayı rahim kıvamındaki duygularıyla çocukluğunun izlerini sürmeyi çok istiyordu. O, yıllar yılı  uzaktan Kelkit'e bu denli yangın yeri olan yüreğiyle bakarken,  Kelkit,  ne yazık ki hafızası silinmiş, şuursuz hareketleriyle bir  deliye benzediği için,  köklerinden koparak bilinmezliklere doğru sürüklenen o acınacak haliyle ondan habersizdi. (Zaten Kelkit kime, ne değer vermiştir ki ona da versin!)  Ömrünün son asude zamanlarında Kelkit'in ona veremediğini, bir nebze olsun Gümüşhane vermiş, onu bağrına basmasını bilmiştir.  (Sayın Valimizi bir kez daha çok büyük takdir hislerimle zikretmek isterim, sağ olsunlar!)

        Mekanı cennet olsun.
        Acımız sonsuz!
Oyu Puanı: 26 - Ortalama: 1

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 19 (0 Kayıtlı Üye 19 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.33021 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu