Amerika yüzyılın en büyük felaketiyle karşı karşıya geldi. Katrina (Çılgın kız) adı verilen büyük bir kasırganın sebep olduğu korkunç felakette 10 binden fazla kişi suların altında kalan Missisipi, Neworleans ve Luıziana eyaletlerinde hayatlarını kaybetti.
 Felaket bölgesine 25 bin ceset torbası gönderildi. ABD kesin ölü sayısını belirtmiyor. Felaket bölgelerinde cesetler suların üstünde yüzmekte, salgın hastalıklar başgöstermektedir. Bu eyaletlerde yaşayan halkın yüzde 65 i zenci olduğu için yapılacak yardımlar, kurtarma çalışmaları üç-dört gün gecikmeyle yapılmış, böylece ölü sayısının artmasına sebep olmuştur.
 Afet bölgelerinde azınlıkta olan beyazlar öncelikle kurtarılmıştır. Yağmalama olayları arttığı için silahlı Amerikan askerlerine “yağmacıları vu emri” verildi. Zenci halkın yıllık geliri 10 bin doların altında sefalet içinde yaşıyorlar. Başkan Busch felaket bölgesinden helikopterle geçerken “Ancak on sene sonra bu felaketin izlerinden kurtuluruz” demiş.
 son on yılda insanlık belki de yüzyıllardır tanık olmadığı tabiat olaylarıyla karşılaştı. Bu konuda yazılabilecek fazla bir şey olmadığını söyleyenler kendilerini haklı çıkaracak mazeretler bulabilir. Ama bunların ortaya çıkışında bizim sorumluluk payımızı göz ardı etmememiz gerekir.
 Başkan Busch, Kyota anlaşmasını imzalamayarak tabiatın dengesinin bozulmasına göz yummuştur. Atlas Okyanusunda yapılan nükleer bomba denemeleri denizdeki canlıların yok olmasına, buzulların erimesine, ozon tabakasının delinmesine sebep olmaktadır.
 Başta Irak olmak üzere, Afganistan, Somali gibi dünyanın dört bir yanında seller gibi akan kanı, dökülen gözyaşlarını görmemezlikten gelmeye devam etmektedir.
 Mazlumların ahını aldıkça, New Orleans’da karşılaştığından daha çok vahim olaylarla karşılaşırsa şaşırmasın. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste.” demişler.
 Irak’ta biyolojik ve kimyasal silah var diyerek, İngiltere ile birleşerek Saddam dönemini yerle bir eden, binlerce ton bomba atarak milyonlarca kişinin ölmesine bir o kadarının da yaralanmasına sebep olmuştu. Irak’a demokrasiyi, eşitliği, refahı ve huzuru getireceğini söyleyen ABD ve yandaşları hala kan dökmekte, müslümanların gözyaşı durmamaktadır. Bağdat, Kerkük, Musul, Telefer’de her gün 50-60 kişi ölmektedir.
 Şimdi ABD nin Danışmanlarından Drek Cheaney yaptığı bir açıklama ile herkesi hayrete düşürdü: “CIA’nın istihbarat sorumluları bize yanlış bilgi verdi. Ama bunun yanlış olduğunu söylemedik. Irak’ta biyolojik ve kimyasal silah yoktu! Uzmanlar da olmadığını biliyorlardı!” diye acı gerçeği itiraf etmiştir.
 ABD şimdi kendi derdine düşmüş, İran hariç her devletten yardım beklemektedir. Dünyanın süper gücü kasırga felaketine zamanında müdahale etmediği için zarar çok büyümüş, parlamentoda sert eleştirilere maruz kalmıştır. Bir iki ay içinde altı tane daha kasırga olacağı meteoroloji uzmanlarınca açıklanmıştır.
 Atalarımızın dediği gibi “Etme kulum, bulursun zulüm.”