Eşekten dekan olursa tavuktan da kurban olur ve unvanlı alimler podyuma…
    Bir gazate bölyle bir başlıkla duyurmuştu tavuktan kurban olacağı fetvasını. O zaman çok beğenmiştim. Yeniden hatırlatmak istedim. Malumunuz iki ay sonrası Kurban Bayramı. 
    İçtimai alandan sürekli uzaklaştırılmaya çalışılan İslam Dininin sosyal hayata en fazla müdahil olduğu dönemlerden biri Ramazan. O güne kadar dini konularda sürekli problem alanları üretmeye çalışan televizyon kanallarında unvanlı din adamları 30 gün boyunca arzı endam eder durur. Mankenler için podyum ne anlam ifade ediyorsa bu unvanlılar için de Ramazan ayı aynı işlevi görüyor. Ancak bu televizyon kanallarında program yapabilmek için dini konularda yeterli polemik altyapınızın olması şart. Öyleyse bu ay gelmeden önce yapabildiğiniz kadar polemik yapmanız gerekiyor. Mesela tavuktan kurban olacağını iddia etmekle başlayabilirsiniz. Çünkü ispatlandı ki bu polemik bayağı bir tutuyor. Ne diyelim eşekten dekan olunca tavuktan kurban oluyor. 
     Elinizde yardım poşetleri ile hele bir de fakir sofrasında iseniz çok fotojenik oluyorsunuz efendim…
    Ellerde yardım poşetleri, arkalarda gazeteciler fakir ailelerle iftar yapmak siyaset modası. Gündemden uzaklaşmaya başlayan siyasilere siyasetten nasip almış olanların en popüler reçetesi. Kendisi olmasa bile en azından hanımının elinde bir poşet, arkasında kameralar, geriye bir fakir bulmak kaldı. Hele bir de olayı gözyaşıyla süslemek yok mu En taş kalplisi bile erir kalır ekran başında. Ondan sonrası uzansın mikrofonlar, patlasın flaşlar ve en önemlisi gelsin prime time reytingler.
    Körler, sağırlar birbirini ağırlar… 
   Eğer gelecekle ilgili olarak toplumsal desteğe ihtiyaç duyacağınız projeleriniz varsa efendim, bu mübarek ayda toplumun ileri gelenlerine yemek vermenin tam zamanı. Yemeğe fakir fukara çağırmanın anlamı yok onlar zaten çağırdığınız adamların elinde keklik. Sadece günün anlam ve önemini kurtarmak adına birkaç adet fakir bulundurdu mu her şey tamam, ama fakir takımını basına ve size yakın bir masaya oturtursanız isabet edersiniz. Bu aynı fotoğraf karesinde çıkma ihtimalinizin artması adına çok elzem bir strateji…
    Hatime: 
    Efendim bir zamanlar sadaka taşları varmış. Bunları külliye önlerinde bulunurmuş. Zenginler vermek istedikleri sadakaları bu taşları içine bırakır, ihtiyacı olanlarda buradan ihtiyacı kadarını alırmış. Dolayısıyla ne veren verdiği ile kibir yapar, ne de alanın onuru zenginin kibrine mahkum bırakılırmış. Açıkçası bu eskiler çok tuhaf adamlarmış. Efendim, kameralar olmadan, flaş patlamadan, şöyle mikrofona iki çif laf etmeden verilen yardıma yardım mı derim ben. Gerçekten tuhaf adamlarmış. Neymiş efendim fakirin onuru zengine emanetmiş…  
     Hayırlı ramazanlar…