Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
22 Ocak 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Gasıp İsrail rejiminin saldırısı başlayıp 22 gün süren Gazze savaşı sona erdi. Şimdi tüm dünyada cevabı aranan soru şu; “bu savaşın kazananı kim?” Yirmi iki gün boyunca küresel kamuoyunun en büyük gündemi olan “Gazze Savaşı”nın galibini söyleyebilmek, ayrıca bu savaşın gerek bölgesel ve gerekse evrensel sonuçlarının neler olacağının tahmini için ciddi analizler gereklidir. Eğer konuya dünyada ki hakim medyanın penceresinden bakarsak savaşı ne tam anlamı ile kavramamız ne de sonuçlarına ilişkin sağlıklı ve gerçekçi yorum yapmamız mümkündür!
Siyonist rejimin günler boyunca hava, kara ve denizden bombardımana tutarak yerle bir ettiği yerleşim yerlerinin görüntülerini kendilerine baz alanlar; “İsrail hedeflerine ulaştı, Hamas’ın etkinliğini kırdı, Gazze viraneye döndü” türünden değerlendirmeler yapıyorlar. Baştan şunu söylememiz gerekir ki, savaş sonrası görüntülere bakarak analiz yapan “uzmanlar (!)” kesinlikle yanılmaktalar. Bir savaşta büyük zararlar görmekle yenilmek aynı şey değildir! Terside doğrudur; savaşta az kayıp vermiş olmak, zafer kazanmak anlamına gelmez!
İsrail, genel de “Batı dünyası”nın özelde ise Amerika’nın Ortadoğu’da ki “ileri karakol”udur. Onların desteği ile her tür teknik ve teknolojik donanıma sahiptir. Bütün bunlara rağmen İsrail’in esas gücü propagandaya dayalıdır. Siyonist ordunun yenilmezliği gerek İsrail halkı ve gerekse Ortadoğu halkları açısından efsane haline gelmiş / getirilmiştir! (1967 yılında ki “Altı Gün Savaşı”nda Suudi Arabistan ve Libya’nın da asker ve silah desteği verdiği Mısır, Suriye ve Ürdün’ü altı günde yenerek her birinden toprak işgali gerçekleştirmişti.”
Gazze savaşında tüm teknik ve teknolojik teçhizat ve donanımına rağmen İsrail ordusu, karadan Gazze’ye giremedi. Havadan ve denizden bomba yağdırarak “yerleşim yerlerine ve sivil halka” zarar vererek direnişi yıldırma yoluna gitti. Ancak savaş karaya inipte göğüs göğse çarpışmalar başladığında ise; Direnişin cesur erleri, İsrail ordusuna iman, ihlas ve şehadet arzusunun nasıl bir şey olduğunu gösterdiler! Efsane ordunun tankları Gazze’nin duvarlarında asılı kaldı. İsrail Devleti ve halkı dahil olmak üzere tüm Ortadoğu halkları şunu gördü ki, “efsane bir balonmuş!”. Gazze Savaşı İsrail efsanesini çökertti. Artık Ortadoğu’nun yeni efsanesi “Direniş”tir.
Siyonist rejim altmış yıldır sürdürdüğü psikolojik üstünlüğünü kaybetmiştir. Dünya çapında medya desteği ve diğer unsurlarla ne kadar örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, “Gazze Savaşının mutlak mağlubu İsrail’dir”.
Savaş sırasında Gazze halkına bırakın yardım etmeyi, konuyu görüşmek için toplanmaktan bile aciz kalan “totaliter Arap rejimleri” bu savaşın en az İsrail kadar kaybedenleridirler. Halklarının gösteri yapmasını bile yasaklayan monarşik Arap devletleri Hamas’ın Gazze zaferi ile derinden sarsılacaklardır. İsrail karşısında ki korkak, hizmetkar ve izzetsiz duruşlarını halklarına izahları her geçen gün imkansızlaşacaktır. Gazze direnişi halkların gözünü ve ufkunu açacaktır. Baskıcı Arap yönetimleri ya halkların istediği yöne doğru evrilecek ya da halkları ile çatışma içine gireceklerdir!..
Gazze Savaşı “Batı dünyası”nın da maskesini düşürmüştür. Normal zamanların “demokrasi ve insan hakları havarisi” Avrupa ülkelerinin İsrail vahşeti karşısında ki nasıl da “dut yemiş bülbül” misali sessizliği tercih ettiklerini halklar hayretler içerisinde seyretti. En önemli uluslar arası örgütler “üç maymun”u oynadılar. Uluslar arası toplumun en büyük teşkilatı olan BM bir kez daha teyit edildi ki; “Birleşmiş Milletler” değil “Birleşmiş Çete”dir. Öyle bir çete ki, yegane işi; Amerika ve yandaşlarının menfaatini korumak!
Gazze savaşının mutlak galibi ise Hamas ve onun şahsında direnen tüm Filistin halkıdır. Büyük bir bedel ödedikleri doğrudur. Şehirler harabeye döndü. Beş binden fazla insan yaralandı. Bin 500 kişi şehit düştü. Ama verilen şehitlerin mübarek kanlarının bereketi olarak Ortadoğu’nun kaderi değişecektir.
Hamas, “İsrail efsanesi”ni halklar nezdinde bitirmiştir. Onun yenilmezliğini tarihin çöplüğüne gömmüştür. Gerek Filistin halkı ve gerekse tüm Ortadoğu halkları anladılar ki, İsrail’in anladığı tek bir dil vardır ve özgürlüğün yolu oradan geçmektedir. O yol, direniştir!
Hamas direnişçilerinin vahşi Siyonist saldırı karşısında gösterdikleri her türlü övgüyü hak eden direnişleri dünya kamuoyunda da İsrail’in mahkum edilmesini sağlamıştır. Latin Amerika’dan Uzak Doğu’ya kadar yeryüzü coğrafyasının her yanından “kahrolsun İsrail”, “Hamas’a selam direnişe devam” sloganları yükseliyor. Küresel olarak Hamas’a bir sevgi seli oluşurken, İsrail için tüm dünya lanet okuyor! Besbelli kibu küresel nefretin gelecekte bir tür karşılığı olacaktır: “Rüzgar eken fırtına biçecektir!..”
KİM KAZANDI?
