Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Yazılarımızı izleyenler bilirler, benim çok sevdiğim bir benzetmedir şehir ve insan!
Uzun yıllar önce bir dostumla ilk kez tanışırken söylediği şu cümle aklımda bu açıdan önemini muhafaza etmektedir:
“Nerede yaşadığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!”
Onun için şehirler de insanlar gibidir, diye düşünüyorum.
Şehirlerin de tıpkı insanlar gibi bir yaşam biçimi vardır.
Tabiki bütün Gümüşhaneliler olarak, hepimize, büyük ve sihirli ilham güzellikleri aşılayan Gümüşhane’nin ebediyete kadar hayallerimizde ve ideallerimizde hep bir “temiz ve kişilikli bir insan” siluetinde görünerek var olmasını istemekteyiz.
BUNU NE DERECE BAŞARDIĞIMIZIN YANITINI GÜMÜŞHANELİ OLMAYAN BAŞKA İNSANLARDAN ALMAMIZ GEREK!
Bizim buralarda da kullanılan çok sevdiğim bir ata sözümüz vardır: “Bir alaca daha bir nahırı berbat eder!”
Yani uğraşırsınız, didinirsiniz, şehrin siluetini parlatırsınız, bir meczup çıkar, bütün bu yaptıklarınızı berbat eder!
Şehirler, bu insanların istilası altındadır.
Bu tehdide karşı şehirlerin “toplam kalite” yöntemiyle “temiz ve kişilikli insan” yetiştirmeleri gerekir!
Yazmaya çalıştığımız şey şudur:
Eğer bir toplumun bütün fertleri kendi yaşadıkları şehirleri seçerken kendilerini, yaşam biçimlerini, varoluş biçimlerini de seçtiği doğruysa, biz isteriz ki Gümüşhane’de yaşayan insanlar olarak Gümüşhane’mizin de övünülebileceğimiz bir yaşam biçimi olsun.
Değişimin son derece hızlandığı bir çağa hep beraber tanıklık etmekteyiz.
Sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişiyorlar ve değiştikleri içinde hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşıyorlar.
Burada önemli olan değişiklikleri olumlu yönde gerçekleştirip bir zenginlik olarak yaşabilmektir. Gümüşhane’yi de değişirken insan unsuruyla güzelleşen bir şehir olarak görmek istediğimiz için bu irdelemeyi yapıyoruz.
Esasen şu soru çok önemli bir sorudur: Bir toplum kendisine ulaşan hiçbir şeyi sevmeden, anlamaya ve zenginleştirmeye çalışmadan nasıl yeni bir kültür yaratabilir?
Bu yargıya katılarak yaşadığımız çevremiz olarak Gümüşhane’mize şöyle bir bakalım:
Hiç çekinmeden ve de üzülerek söyleyebiliriz ki, toplumumuzun sevdiği, zenginleştirerek değiştirdiği şeyler pek fazla değildir.
Son olarak şöyle bir öz deyişle yazımı noktalamak isterim:
"Yaşamı değiştirmek, kenti değiştirmektir." (Anotole Kopp)
Bizim değişimden anladığımız, Mustafa Canlı mı seçilsin, yoksa bir başkası mı seçilsin, ekseninde dönüp dönüp dolaşmaktadır.
Kendimizi değiştirmedikten sonra, ha Mustafa Canlı, ha bir başkası!
Ne fark eder ki?
“Mustafa Canlı’yı değiştirelim Gümüşhanemiz de değişsin” diyenleri yüzüme yayılan küçük küçük tebessümlerle, ama acı bakışlarla izliyorum!
Kentimizi değiştirip güzelleştirmek istiyorsak evvela hepimiz yaşamlarımızı ve tercihlerimizi değiştirmeliyiz.
Çünkü yaşamlar ve tercihler değişmeden kent asla değişmez!