Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
1 Nisan 2009 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
İnsan ve kitap, birbirini bütünleyen ve birbirine çok yakışan, çok değerli iki kelimedir. İnsan, kitapla birlikte dünyanın penceresini yeniden aralar, yaşamı yeniden keşfeder. Doğruyu ve güzeli bulmak, bilgili, kültürlü ve saygın bireyler olmak, insan ve kitap bütünleşmesiyle olur.
Gerçekten de kitaplar, toplumların düşünsel güneşidir ve bilinç düzeylerini geliştirir. Zira okumayı seven insanların oluşturduğu toplumlarda, karşılıklı saygı ve güvenin yanında ahlak ve sosyal adalet ilkeleri de gerçek kurallarıyla işler. Filozof Konfiçyus “Tanrım bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver” diyerek okumanın ve kitabın önemini çok da güzel vurgulamıştır.
Tarihimize baktığımızda dünyanın en büyük âlimlerini yetiştirmiş ve en büyük kütüphane arşivine sahip ülkelerden biri olduğumuzu görürüz. Geçmişinde büyük işler başarmış ve toplumlara yön vermiş ulusların çok kitap okudukları, medeniyetleri değiştiren ve geliştiren en önemli unsurların başında bilginin ve kitapların geldiğini biliyoruz.
Osmanlının büyümesinde Osman Bey ne kadar önemli ise Edibali de o kadar önemlidir. Selçuklunun kurulmasında Alparslan ne kadar önemli ise Nizamül mülk de o kadar önemlidir. Fatih sultan Mehmed' in İstanbul 'u fethetmesi genç bir komutanın bir macerası değil, onun sabahlara kadar okuduğu kitaplardan aldığı bilgi ve tecrübeden kaynaklanmaktadır. Yavuz Sultan Selim'i Yavuz yapan sadece cesareti değil, onun kitaplarla olan diyalogunun çok iyi olmasında aranmalıdır. Görülüyor ki insanlık bugün sahip olduğu tüm değerlere, bilginin paylaşımı ve bilgide güç birliği yapılması anlayışıyla ulaşmıştır.
Günümüzde, parlak geçmişinin temelinde yatan okuma ve ilim sevgisini gittikçe azaltan Türk insanı ve gençliğini görmek bir eğitimci olarak beni son derece üzmektedir. Gerçektende Türkiye'miz, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin bile gerisinde kalmış durumdadır. Bakınız, Japonya'da toplumun yüzde 14'ü, Amerika'da yüzde 12'si, İngiltere ve Fransa'da yüzde 21'i düzenli kitap okurken, Türkiye'de yalnızca on binde 1 kişi kitap okumaktadır. Bir başka ifadeyle bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7 kitap okurken, bir Türk ancak 10 yılda 1 kitap okuyor.
Bu hafta “Kütüphaneler Haftası”. 45. sini kutlayacağımız kütüphaneler haftasında bir zamanlar kütüphane arşivi ve sayısıyla öğündüğümüz ülkemizi bazı Avrupa ülkeleri ile de bir kıyaslayalım. 5 milyon nüfuslu Finlandiya'da 1202 kütüphane bulunurken Türkiye'de bu rakam sadece 1434'tür.Bir başka araştırmada, 80 milyon nüfuslu Almanya'nın kütüphanelerinde 150 milyon kitap bulunurken, 70 milyon nüfuslu ülkemizde sadece 13 milyon kitap olduğunu gösteriliyor. Oysa bu rakamın ülkemizde 123 milyonu geçmiş olması gerekiyor. Görülüyor ki Türkiye'nin kültür haritası, Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında gerçekten çok çok gerilerde kalmıştır. Yaşadığımız yüzyılda ülkemizin kültür potansiyeli bu verileri gösterirken, biz hala okumamak için binlerce mazeret uydurabiliyoruz.
Kimse boşa hayal kurmamalı. Başarının zirvesine okuma ile ulaşılacağını biliyoruz. Gerçektende bir insanın sahip olduğu görüş ve düşünceler o insanın bilgi ve kültür düzeyi kadardır. İnsan davranışlarındaki olgunlaşma, kültürel birikimini ve bilgiyi yerli yerinde kullanma becerisiyle mümkün olacaktır. Bu yeteneğin oluşması da sürekli ve düzenli okuma alışkanlığı ile gelişecektir. Saygı ve Sevgiler.
TÜRKİYE'NİN KÜLTÜR HARİTASI
