Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Necip SARAÇOĞLU->AB YOLUNDA TÜRKİYE [ Arama ]

AB YOLUNDA TÜRKİYE
Başlık AB YOLUNDA TÜRKİYE
Açıklama 11 Kasım 2005 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi

     Avrupa Birliği ile bütünleşme ve Birlik’e tam üye olma sürecinde 3 Ekim 2005 tarihinde önemli bir eşiği atladık.
     Geriye dönersek 1963 de Ortaklık Anlaşmasının imzalanması, 1987 de tam üyelik başvurumuz, 1999 yılında adaylık statüsü kazanmamız ve 17 Aralık 2004 de müzakere tarihi almamız dönüm noktaları olarak nitelendirilebilir. Şimdi 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başlandığı bu günlerde 10-15 yıl da müzakere süresinin devam edeceğini varsayarsak, tam üyeliğin aşağı-yukarı 2015-2020 yılları arasında gerçekleşeceği anlaşılıyor. AB’nin müzakerelere başlama kararı Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna başvurmasından 42 yıl sonra geldi. Aralık 1999’a kadar Türkiye’nin AB adaylığı tanınmadı.
     Müzakerelere başlamayla Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini bir ileri boyuta taşıdığını ifade eden Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Önümüzde bazı engeller olacaktır, önümüzde asfalt bir yol yoktur. Ama bu, tam üye olana kadar bu yolun gerçeğidir. Bunlara hazır olmamız gerekir.” dedi. AB’nin aldığı kararların “bütün dünya için tarihi” olduğunu söyleyen Gül, “Dünya soğuk savaş döneminden sonra” özellikle 11 Eylülden sonra dünya ilk defa büyük ve olumlu bir gelişmeyle karşı karşıyadır. Bugün herkes yeni güne gözünü böyle açtı. Doğu, Batı, Asya, Avrupa, İslam ya da Hristiyanlık kavga ya da ayrışma yerine bugün ilk defa birleşmeyi görüyor. Bundan daha olumlu hava olamaz; bu dünyaya büyük bir hediyedir.” dedi.
     Fakat Avrupanın önemli ülke-lerinde yapılan kamuoyu yoklamaları büyük bir çoğunluğun Türkiye’nin üyeliğine karşı olduğunu gösteriyor. En güçlü muhalefet % 80 ile Avusturya’da. Bu oranı % 74 ile Almanya, %70 ile Fransa takip ediyor. Yaz aylarında ülkemize tatile gelen İngiliz turistlerin ülkelerinde muhalefet % 37 oranında. Bütün bir AB de karşı olma oranı % 52.
     Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing de yüksek işsizlik oranının bulunduğu ekonomilerde yaşayan Avrupalılar bir gün daha iyi yaşama şartları arayışındaki Türkler tarafından yerlerinin işgal edilmesinden korkuyor. Gelecekteki Alman Şansölye Angela Markel, Helmut Kohl himayesinde, Türk üyeliğine karşı hasmane tutumunu gizlemedi. Onların, Türklerin Avrupa’nın stratejik kültürünü değiştirme korkusu var. Bu korkular, Türkleri “Allah’ın belası insanlar” olarak tarif ettiği Protestan reformunun lideri Martin Luter’in yaptığı açıklamalara kadar uzanıyor. Böylesi gizli hisler, Avrupa’nın islamlaştırılabileceği korkusunu yansıtıyor.
     Hem Fransa’nın hem de Avusturya’nın liderleri Türkiye’nin erişimine yeşil ışık yakmadan önce referandum düzenliyeceklerini ilan etti. Çünkü seçmen aksi istikamette hareket ederlerse büyük bir tepki alacaklarından korkuyorlar. Referandumda % 90 “hayır” çıkacak. Yani bu süreçte “hazmetme kapasitesi” bir madde var ya, Fransa, Avusturya “kusura bakmayın, biz sizi içimizde hazmedemedik!” diyecekler. Böylece AB’ye girmemiz bu 5-10 sene sonunda koca bir hayal kırıklığı olacak. Türkiye büyük bir şok yaşayacak. Bu arada da onlarca kanun maddesi, yasa değişikliği, yüzlerce siyasi, hukuki, sosyal, ekonomi alanlarda madde değişecek. Yani bizi kendilerine benzetecekler. II: Tanzimatı yaşatacaklar. “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak!” Aynı zamanda Türk Cumhuriyetlerine Azerbaycan, Tacikistan, Türkmenistan, Moğolistan, Kırgızistan .... vs.yönelmemizi, birlik, beraberlik içinde olmamıza engel olacaklar.
     Sözümü Atatürk’ün 6 Mart 1922 Türkiye Büyük Millet Meclisinde söylediği şu sözlerle bitirmek istiyorum:
     “Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlandırılmıştır. Artık, vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istikbal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planllariyle yükselebilsin?... Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!...

Oyu Puanı: 23 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 17 (0 Kayıtlı Üye 17 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.73003 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu