Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Son dönemlerde devletimizin resmi radyo ve televizyon kuruluşu olan TRT, kültürel projelerine ağırlık vermeye başladı. Bu bağlamda çok güzel çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Tüm Türk dünyası tarafından izlenebilen ve bir nevi ortak Türkçenin kullanıldığı “TRT AVAZ” kanalını geçen gün televizyonu açtığımda ilk defa gördüm. Türk-İslam medeniyetinin ve tasavvuf itikadının can damarlarından Ahmet Yesevi Hazretlerinin konu alındığı bir belgesel çıktı karşıma. İzlerken kendimi ata yurt Orta Asya’da gibi hissettim desem abartmış olmam. Programın tarzı o kadar hoşuma gitti ki adeta kulaklarımın pası silindi. TRT’nin çok önemli bir eksikliği gidermiş olduğunu düşünüyorum. Programların içeriği ve üslubu beni çok mutlu etti. Kanalın yayın akışında normalde TRT’nin Türkiye’de yayınladığı dizi ve programlardan kareler de var. Ama genel olarak belirgin bir farklılık ve içi doluluk hemen göze çarptı. Çok zamandır tasarlanan ama istenilen düzeyde hayata geçirilemeyen Türk dünyasıyla ilgili kültürel projelerin televizyon yayıncılığı aracılığıyla fiiliyata dönüştürülmesi kanımca TRT kurumunun itibarını da arttırdı. Gerçekten de “temiz ekran” TRT bu işin erbabı olduğunu ve her yönüyle kültürel bir organizasyon olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır.
Tuna’dan Altaylara büyük Türk coğrafyasının kültürel ve tarihi bağları tabi ki bir televizyon kanalının yayın hayatına başlamasıyla fark edilmemiştir. Önceden beri herkesin malumudur. Ama bir milletin en temel kültürel ve milli yapı taşı olan dilinin çeşitliliğini ve renkliliğini hissettirecek, milletin dili ile ilgili perspektifini genişletecek ve gündelik yaşamın bir parçası olan televizyon ekranından bu perspektifi canlı tutacak olan somut adımlar şu ana kadar atılamamıştı. TRT bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmeye başlamıştır. Bu başlangıç olmalıdır. Özellikle kültürel içerikli yayın ve belgesellerin artması toplumumuzda diğer Türk topluluklarına, yani soydaşlarımıza karşı olan ilgi ve merakı artıracak, sevgi ve sempatinin oluşmasını sağlayacaktır. Bunun yanında Türk dünyasındaki tüm soydaşlarımızın, ülkemizin medeniyet projesinde baş rol oynadığını görmesi Türk-İslam dünyasına öncülük rolümüzün de pekiştiği anlamına gelecektir.
Gazi Mustafa Kemal’in de dediği gibi “Türk Milletinin temeli kültürdür.” Bu temel doğrultusunda milli ve estetik değerlerimizi yeniden tanımlamalı, yüksek kültürel değerlere ve bakış açısına sahip, seviyeli, yüksek karakterli, neye inandığını bilen bireylerden oluşan bir millet olmalıyız.
Bu geniş coğrafyada milli ve kültürel varlığımızı sürdürebilmemiz için birbirimizi daha da çok sevmek ve kenetlenmek zorundayız. Uzun yıllar özellikle Orta Asya Türk dünyasının yakasını bırakmayan komünist rejimlerin aramıza ektiği ayrılık ve nifak tohumlarının bertaraf edilebilmesi için birbirimizi daha iyi tanımalı ve aynı ideal etrafında bütünleşmeliyiz. Dünyada sömürüye ve küresel zorbalığa dayalı kokuşmuş düzenler etkisini kaybetmeye başlamışken; Türk-İslam ahlak ve faziletine dayalı, ilhamını insani değerlerden alan Anadolu merkezli bir dirilişin olmaması için hiçbir sebep yoktur. Türk-İslam dünyası potansiyel olarak bunu gerçekleştirebilecek güce fazlasıyla sahiptir.
Sonuç olarak bu güzel çalışmaların artması, Orta Asya ile sosyal ve kültürel ilişkilerimizin gelişmesi çok önemlidir. Söz konusu ilişkiler beraberinde artan ekonomik ilişkileri de getirecektir. Bu ise hem ordaki kardeşlerimizin hem de bizim menfaatimize olacaktır.
TRT AVAZ
