Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Kemal Şükrü SEVİNDİK->TARİHİN SAPMASINA İZİN VERMEYEN KADIN [ Arama ]

TARİHİN SAPMASINA İZİN VERMEYEN KADIN
Başlık TARİHİN SAPMASINA İZİN VERMEYEN KADIN
Açıklama 30 Nisan 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
  Tarih, kendi akışına onun kadar etki etmiş başka bir kadının öyküsünü kaydetmemiştir. O’nun tarihin seyrine yaptığı etkiyi çağlar boyunca ne koca imparatorluklar ne de devasa ordular yapabilmiştir!

      Bin yıllardır tarih, O’nun kadar cesur, O’nun kadar vefakâr, O’nun kadar metanetli ve O’nun kadar hatip bir hanım görmemiştir. “Bundan sonra da görmeyecektir!” cümlesi de O’nu hakikaten tanıdığımızda göreceğiz ki, iddialı bir cümle değildir!

      Bugün O’nun doğum günüdür. Doğum gününde “O aziz hanım”ın öyküsüne kulak verdiğimizde görürüz ki, O’nun insanlık için yaptığı fedakârlıklar, tarih boyunca “ancak bir kez” olacak cinstendir. Örneği yoktur, tekrarı olmayacaktır!

      İki oğlu gözlerinin önünde öldürülmüş, vücutları parçalanmıştır. O, baştan sona şahit olduğu bu manzara karşısında asla metanetini kaybetmemiş, hatta oğullarına; “Aferin size! Görevinizi korkusuzca yerine getiriniz ve canınız pahasına olsa da “amcanızı” koruyunuz! Ben sizi işte bu hedef için büyüttüm!” diyerek cesaret vermiştir!

      Beş kardeşinin de birbiri peşine koca çınarlar gibi toprağa düşüşüne tanıklık etmiştir. Her birini koca bir dağ gibi ardında hissettiği kardeşlerinin cansız yere yığılışları karşısında, O; “canlarınızı feda ediniz, ama “ağabeyinizi” mutlaka koruyunuz!” diyerek metanet göstermiştir!

      “İlahi bir önder” olduğuna inandığı “abisi”nin ardından “basit akrabalık duyguları” ile değil, “ilahi sorumluluk duygusu” ile buralara gelmişti. “O”nu korumanın “İslam”ı korumakla eş anlamlı olduğunu biliyordu! “O”nu korumakta bugün en kutsal bir vazife idi. Zaten bu “aziz hanım”da “mukaddes bir görev” addettiği bu savunma için, hiç düşünmeksizin; oğulları, kardeşleri ve yeğenleri ile beraber, binlerce kilometre yol kat ederek gelmişti bu meydana…

      Sekiz yeğeninin de tek tek katledilişine çaresizlik içinde tanıklık etme durumunda kalmıştır! Kimileri henüz çocuk yaşta olan bu yeğen topluluğu da “ilahi önder” gördükleri “amca”larını korumak için teker teker kanlarını feda etmişlerdi. Acımasızca katledilen bu topluluğun içerisinde henüz kundakta olan bile vardı!

      Oğullar, kardeşler, yeğenler… Onlar bir darbe alırken, “O mukaddes hanım” bin darbe alıyordu. Yere düşen her bedenin ardından O’nun yüce yüreği paramparça oluyordu. Fakat O, “ilahi önder”in yaşaması için bütün bu fedakârlıkların bile az olduğuna inanıyordu!

      Bu ”aziz hanım” için o günün en acı anı ise; kendilerini koruyabilecek tüm erkeklerin cansız yere düşüp de, savaş meydanına “abisi”nin çıkma vakti geldiğinde yaşadı… Bu iki kardeşin vedası öylesine hüzün dolu idi ki, sanki arş titremişti!. “İlahi önder”, kardeşine iki sorumluluk emanet etti. Birincisi, geride kalanlara sahip olmak. İkincisi ve esas görev olarak; “bu mücadelenin felsefesini” o günün toplumlarına ve onların şahsında tüm çağlara anlatmak.

      …Tam bir vahşet sahnesi idi. “Yirmi bin” kişilik bir ordu, yetmiş iki erkek, kadın ve çocuklardan oluşan “kafile”yi çölün ortasında muhasara etmiş, günlerce susuzluğa mahkûm ettikten sonra, sırtlanlar gibi saldırarak tüm erkekleri şehit etmişlerdi… Şimdi çadırları yağmalıyor, kadınlar zincire vuruyor, şehitlerin başları vücutlarından ayırıyorlardı…

      Uçsuz bucaksız bu çölde, tarihin asla şahit olmadığı ve bir daha da şahit olmayacağı bir “vahşi”lik icra ediliyordu. Amaçları; Muhammed (s.a.a)’in getirdiği İslam’ı yok ederek, yerine “kendi saltanatlarını payidar kılacak” bir İslam koymaktı!

      Cani topluluk; çölün ortasında gerçekleşen bu olayı, kendi istedikleri gibi topluma aktarmak, “mukaddes kafile”yi “asi” ilan edip, yaptıkları katliamı gizlemek ve “Saltanat İslam”ının önünde engel gördükleri bu “kutsal aile” ve onların şahsında “Peygamber İslam”ını tarih sahnesinden silme niyetinde idiler.

      Kesik şehit başları mızraklara takılmış, başta “bu aziz hanım” olmak üzere zincire vurulmuş kadın ve çocuklar şehir şehir dolaştırılarak, “asi”lerin cezasını bulduğu propagandası yapılıyordu!

      Ailesinden onlarca ciğerparesini kaybetmiş bu “mukaddes hanım” bütün fiziksel ve ruhsal olumsuzluklara rağmen bir kez daha sorumluluk alıyor ve “çölde ki savaşta”, öncesinde ve sonrasında yaşananların hakikatini valinin ve sultanın huzurunda korkusuzca haykırıyor!

      O; şehitlerin varisi, hakikatin dili oluyor! Bu savaşın bir “saltanat kavgası” olmadığını, bunun “Peygamber İslam”ı ile “Saltanat (Emevi) İslam”ının mücadelesi olduğunu, Kerbela Çölü’nde şehit edilenlerin Peygamber’in gül goncası Hz. Hüseyin ve yarenlerinin; zincire vurularak, şehir şehir dolaştırılanların Peygamber ailesi ve kendisinin ise; Fatıma (a.s)’ın biricik kızı, Peygamber’in aziz torunu “Hz Zeyneb (a.s) olduğunu haykırıyor!!

      Ve diyor ki; “Muaviye oğlu Yezid, Peygamber ailesini katlederek, esasında onların bedenlerini değil; “Peygamber’in dinini” yok etmek istiyor! Oysa biz, “Ehl-i Beyt”iz. Peygamber (s.a.a)’in ifadesi ile: “Ehl-i Beyt, Nuh’un gemisi gibidir. Binen necat bulur, binmeyen helak olur…”

      Evet, Peygamber (s.a.a)’in çabalarının heba olmasına, tarihin sapmasına ve insanlığın bilinmez karanlık bir yola girmesine; cesareti, fedakârlığı, metaneti ve hitabeti ile müsaade etmeyen kişi Hz. Muhammed (s.a.a)’in biricik torunu Hz. Zeyneb (a.s)’dır. O, Peygamber’in “ilahi bir emaneti” olarak gördüğü abisi “Hz.Hüseyin”i ve onun şahsında “İslam”ı korumak için tarihte eşi benzeri olmayan bir fedakârlık sergilemiştir. Bugün “O mukaddes hanım”ın doğum günüdür. “Selam olsun tarihin en şanlı esirinin doğduğu güne!..”
Oyu Puanı: 28 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 18 (0 Kayıtlı Üye 18 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.27955 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu