Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hüseyin TAŞ->MARDİN'DE İNSANLIĞIN KATLİAMI [ Arama ]

MARDİN'DE İNSANLIĞIN KATLİAMI
Başlık MARDİN'DE İNSANLIĞIN KATLİAMI
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
        Geçtiğimiz hafta Mardin’de Türkiye’yi yasa boğan bir hadise meydana geldi.  Bu cinayeti izah etmek bile zordur. Dile kolay tam kırk dört kişi feci bir şekilde katledildi. Bu cinayeti işleyenler yanlış töreleri bile geride bırakan bir yanlışlığı yaptılar. Çocuklar, kadınlar ve ibadet ederken birçok kişi katledildi.

     Bu hadise, haklı olarak Türkiye’nin gündemini oluşturdu. Olay birçok açıdan tartışıldı ve tartışılacaktır. Birçok cinayet olayları, ülkemizin çeşitli bölgelerinde oluyordu ama bu çapta olmadıklarından bu kadar gündem oluşturmadı. Bir suçsuz cana kıyılsa bile, çok büyük bir olaydır. “Suçsuz bir cana kıyan, tüm insanlığı öldürmüş gibidir”.

     Bu ve benzeri olayları birçok açıdan değerlendirebiliriz. Bu olayların meydana geliş sebepleri ve sorumluluğu olanlar açısından değerlendirmek istiyorum. Cinayeti işleyenlerin ne kadar insanlık dışı iş yaptıkları herkesin ortak kanaatidir. Ben olayın kendisini değerlendirmek istiyorum. Katilleri konuşmanın fazlada yararı yok.

        Bu konuyu konuşurken Mardin’i ya da bölgeyi ön plana çıkarmanın yanlışlığı da ortadadır. Yanlışlıklar her bölge ve şehirde olabilmektedir. Ülkemiz, cinayetlerin fazla işlendiği ülkelerden de değildir.  Olan olayları asla az göremeyiz.

     Bu cinayetlerin toplumsal ve kültürel nedenleri vardır.  Bu olayın meydana geliş sebepleriyle ilgili bazı tespitlerimi birkaç madde halinde ifade edebilirim.

1- Sorunların çözümünde güce dayanma ve cinayet işlemeyi kendince bir çözüm yolu görmektir. Cinayete yatkın olan ya da cinayet işleyenler bu yolu düşünmektedirler. Bunun en önemli nedeni, cinayet işlemeyi çözüm olarak seçmiş kötü örneklerin varlığıdır. Cinayetlerin işlenmesini engellemeye yönelik olabilecek çalışmaların ortaya koyması gerekiyor. Bu yönde kötülük çığırı, yıllardır açılmıştır. Bu çığırın etkisini ortadan kaldırmak çok büyük çaba ister.

2- Yanlış törelerin toplumda yaptırımcı gücünün maalesef fazla olması da önemli bir sebeptir. Yanlış töreleri kınamanın hiçbir yararı yoktur. Bu tür törelerin etkisinde olan toplumun, bu etkiden kurtarılması gerekir. Yanlış töreler yüzlerce, onlarca yıllardır nice cinayet ve zulümleri sebebi olmuştur ve olmaya deva etmektedir. Yüzlerce, onlarca yıllardır devlet bu yanlış törelerin toplumda etkisini yok etmede başarılı olamamıştır. Yeterli kültürel faaliyet yapılamamıştır. Yanlış töreler kadar, bu törelerle gerekli mücadeleyi ortaya koyamayanlar ve başarı elde edemeyenlerde sorgulanmalıdır.      

      Devlet, muhtemel cinayetlerin olmaması için her türlü çalışmayı yapmalıdır. Devlet yalnızca cinayet sonrasıyla ilgilenmemeli.  Mesela kızını istemediği bir kişiyle evlendiren bir ebeveyne yönelik çalışmalar yapmalıdır. Bu ebeveyn aydınlatılmalı ki yanlışlıklar yapılmasın. Bu çalışmalar yapılırken toplumun kültürünü oluşturmada pay sahibi olan her unsurdan yararlanmalıdır.

3- Türkiye’de zannımca bu konuda bir hukuki boşluk vardır. Özellikle devlete yönelik olmayan suçlarla ilgili devletin hukukunu uygulayıcıları olması muhtemel olaylarla ilgilenemiyorlar. Bu durumun kanuni yasal boşluktan kaynaklandığını düşünüyorum. Mesela, Bilge Köyünde birilerinin cinayet işlemesi ihtimaline karşı acaba savcıların yapacağı bir uygulama var mı? Olay olduktan sonra suçlulara ceza vermek bu olayların olmasını engellemiyor. Toplumda potansiyel olarak büyük bir ihtimalle cinayet işleyecek kimselere, cinayet işlemeden önce önleyici tedbirlerle müdahale edilemiyor. Bu konuda yasal düzenlemelerin beklide yetersizliğinden, yasa uygulayıcıları bu kişilere müdahil olamıyorlar. O zaman yetkililerin elinde cinayetten sonra suçluları yakalayıp ceza vermek kalmaktadır.

4- Bu cinayetlerin olmasında birçok resmi ve sivil örgütlerinde toplumu aydınlatmamalarının payı vardır. Resmi kuruluşların başında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı gelmektedir. Eğer bu konuda gerekli dini hizmetler verilebilse bu olaylar en azında bu çapta olmayacaktır. Dinimizde insan öldürmek yoktur diyerek kimse görevini yaptığını düşünmesin. Tarihteki ve günümüzdeki tüm cinayetler şeksiz şüphesiz mahkûm edilebilmeli ki hiç kimse kendine dayanak bulamasın.  Bu konudaki çifte standartların meydana getirdiği sakıncalar İslam dünyasında fiili olarak ortadadır.

5- Bu cinayetlerin meydana gelmemesinde medyanın maalesef olumlu katkıları bulunmamaktadır. Mardin’deki bu cinayetle ilgili birçok yazılar yazıldı ve televizyonlarda programlar yapıldı. Bu konuyla ilgili yapıcı birçok program yapıldı ve yapılmalıdır.

        Aynı medya, Irakta yüz binlerce insanı öldüren intihar saldırılarını hiç gündem edinmedi. İntihar saldırıları konulu bir tartışma programı bile ben hatırlamıyorum. Bu ülkede siyasiler, aydınlar, din adamları, araştırmacılar intihar saldırılarını gündem edinmediler. Yüz binlerce insanı öldürenler telin bile edilmedi.  Altı yıldır yüz binlerce insan intihar saldırılarında can vermişken, bugün bile saldırganlar ve düşünce biçimleri hakkında bilgi sahibi olamayışımız manidar değil mi?

     Medya Irak’ta camilerde ve pazar yerlerindeki intihar saldırılarını haber yaparken bile değerlendirme yapmadı. Masum insanlar camilerde ve pazar yerlerinde katledilirken diyanet işleri başkanlığı cümle kurmadı. Irakta, katledilenlerde Müslüman, intihar saldırganları da Arabistanlı, Ürdünlü, Mısır’lı ve Irak’lılardı. Bu nasıl oluyordu,  bunu bu ülkenin Müslüman aydınları, solcu aydınları ne anladılar nede yazıp konuştular.

     Terör ve cinayet her yerde vahşettir. Kime yönelik yapılırsa yapılsın vahşettir ve telin edilmelidir. Mutlaka bu cinayetlerin hepsi mahkûm edilmelidir. Iraktaki intihar saldırılarını yapanların hiçbiri Hıristiyan ya da Yahudi değildir. Din adamı olarak konuşanlar ve aydınlar dünyanın başka yerindeki olayları es geçerek kendi toplumuna olması gereken mesaj veremezler. Irakta yüz binlerce insanı katleden intihar saldırılarına sessiz kalan İslamcı yazarlar, cinayetlere karşı etkin söz sahibi olmaları çok zordur.

     Iraktaki cinayetleri ülkemizde yalnızca devlet ve hükümet yetkilileri mahkûm ettiler. Bu durum, ciddi anlamda düşündürücüdür. Neden bu cinayetleri başkaları da mahkûm etmediler ya da etmiyorlar?
Oyu Puanı: 4 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 13 (0 Kayıtlı Üye 13 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.22727 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu