Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Kemal Şükrü SEVİNDİK->GÜVENDE YAYLASI'NDA Kİ MEZARLIĞIN SIRRI [ Arama ]

GÜVENDE YAYLASI'NDA Kİ MEZARLIĞIN SIRRI
Başlık GÜVENDE YAYLASI'NDA Kİ MEZARLIĞIN SIRRI
Açıklama 25 Haziran 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
      Gidip görenler bilirler, Kürtün ilçesine bağlı “Güvende Yaylası”nda hatırı sayılır büyüklükte bir mezarlık vardır. Yaklaşık 2500 rakımlı bu tepedeki mezarlık, ülkemizde bu yükseltideki en büyük mezarlıklardan biri (belki de birincisi)dir.

      Yine mezarlığa yakından alıcı gözle bakanlar fark etmişlerdir; bir yayla için devasa büyüklükte ki bu mezarlıkta sınırlı sayıda tanınan (kimliği belirli) mezar vardır. Mezarların %90’ından fazlasının kimliği bilinmemektedir. Yöre halkının sahiplendiği, ziyaret ettiği mezar sayısı ancak iki elin parmakları kadardır.

      Yine Güvende mezarlığını bilen herkesin mutlaka dikkatini çekmiştir: mezarlığın tam ortasında diğer mezarlara oranla çok büyük, (sebebini bilmese de herkesin saygı gösterdiği bir mezar vardır. Dikkatle bakıldığında şunu görmek mümkün ki; mezarlık, bu büyük mezarın etrafında şekillenmiş durumdadır.

      Dolayısıyla şöyle bir soru ilgi çekici hale gelmektedir: “Bu yükseltide bu kadar büyük bir mezarlık hangi çağda kimler tarafından oluşturulmuştur? Mezarlıkta bugün tanınmayan bunca mezar kimlere aittir?” Ve en önemlisi; “mezarlığın en ortasında yer alan büyük mezar kime aittir? Bu mezarın bir yüceliği var mıdır?”

      Güvende yaylasında ki mezarlığın sırrını kovalamaya başlamadan önce yolumuza ışık tutabilecek bir başka bilgiyi paylaşalım; “tüm Karadeniz hatta tüm Türkiye sathında en eski yayla şenliklerinden biri Güvende yayla şenlikleridir. Şu an itibari ile bilinen(!) yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahiptir.

      Ne yazık ki, Güvende mezarlığı üzerine akademik bir çalışma yapılmamıştır. Bilgiler sınırlı ve oldukça dağınık durumdadır. (İlginçtir, Türkiye’nin en ilginç mezarlıklarından biri olan “Güvende Mezarlığı” üzerine her yıl buranın şenliklerini tertip eden Kürtün Kaymakamlığı ve Belediyesi bile araştırma yaptırma ihtiyacı hissetmemiştir.)

      Bir gazete makalesinin boyutlarını kat be kat aşmasına rağmen konunun kamuoyu gündemine taşınabilmesi için, Güvende mezarlığının sırrı ve önemini açığa çıkaracak öykünün başlangıç kısmını çok özet bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum.

      Öykü, Anadolu Selçuklu Devleti’nin iyice zayıf düşüp, merkezi otoritenin kaybolmaya başladığı ve küçük çaplı pek çok beyliğin açığa çıkmaya başladığı 13. yüzyılda başlamaktadır. Bu çağda Anadolu’da büyük bir karmaşa ve kargaşa vardır. Diyar-ı Rum olarak anılan bu topraklar, çete savaşlarının sürüp gittiği adeta bir cadı kazanı gibi kaynamaktadır.

      Böylesi karmaşık bir ortamda “Hacı Bektaşi Veli” Anadolu topraklarına gelir. “Bana özünüz lazım” diyerek herkese kucak açar; birliği, dirliği, barış ve kardeşliği sağlamak için “din temelli” büyük bir çaba içine girer ve Anadolu Alevi – Bektaşiliğinin temelini atar.

      Selçuklu sultanları, Hacı Bektaş Veli’ye önce mesafeli yaklaşmışsa da ardından onun çabalarının anlamını kavramış ve destek olmuşlardır.

      Hacı Bektaş Veli ile çok iyi bir dost olan Selçuklu sultanı Alaattin Keyhüsrev, Hacı Bektaş Veli’den bazı dervişlerini “Pontus Rum” tehlikesine karşı kuzey bölgelere göndermesini ister. Bu dervişler buralarda “uç yerleşim” bölgeleri oluşturacak ve olası tehlikelerden merkezi haberdar edeceklerdi.

      Hacı Bektaş Veli, bu vazifeye en önemli dervişi ve aynı zaman amcası oğlu olan “Güvenç Abdal”ı görevlendirmiştir.

      Güvenç Abdal, pirinden nasibini aldıktan sonra Gümüşhane ili Kürtün ilçesi Taşlıca Köyü’ne gelir ve buraya yerleşir. Bu bölgenin stratejik bir özelliği vardır; dağların hemen diğer tarafı Rum Pontus İmparatorluğu topraklarıdır.

      Güvenç Abdal, tam 32 yıl boyunca bölgede bir yandan İslam’ı yaymaya çalışmış bir yandan da bir “uç kale komutanı” gibi görev yapmış, topladığı her türlü askeri ve istihbarı bilgiyi Hacı Bektaş’a göndermiştir.

      Bazı araştırmacılar, Güvenç Abdal’ın 32 yıllık çabası ile iskân ettiği “Taşlıca Köyü”nün Anadolu’da kurulan ilk müstakil “Alevi-Bektaşi” köyü olduğu kanaatindedir.

      …Güvenç Abdal ahir ömründe Piri’nin yanına dönmek ister. Çocukları ve bağlıları ise onu bırakmak istemezler. Tüm ısrarlara rağmen Güvenç Abdal yola çıkar. Bağlıları ve ailesi Güvende Yaylası’na kadar onu takip ederler.

      Güvende yaylası’na ulaşıldığında yoğun bir sis (yöre diliyle, duman) çöker. Güvenç Abdal bu sisten yararlanarak oradan uzaklaşır. Sis kalktığında yarenleri bakarlar ki, Güvenç Abdal yoktur!

      Güvenç Abdal’ı kaybetmenin hüznü ile yarenleri onu yadedebilmek için bu ayrılık noktasına onun sembolik bir yatırını yaparlar ve her yıl aynı tarihte gelerek Pir’lerini anarlar, yad ederler. (Güvende şenliklerinin kökeni burasıdır. Bu açıdan yaklaştığımızda Güvende şenliklerinin en az 700 yıllık bir mazisi vardır!)

      Kendilerini Güvenç Abdal’ın yareni gören insanlar, onun yatırının etrafına defnedilmeyi önemsemişler, kendilerinin oraya defnini istemişlerdir. Yüzyıllar içerisinde mezarlık büyümüş ve bugünkü halini almıştır… (Haftaya konuya devam edeceğiz.)
Oyu Puanı: 30 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 21 (0 Kayıtlı Üye 21 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.21323 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu