Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hüseyin TAŞ->İRAN'DA NELER OLMUŞ? [ Arama ]

İRAN'DA NELER OLMUŞ?
Başlık İRAN'DA NELER OLMUŞ?
Açıklama 30 Haziran 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
       İran İslam Cumhuriyetinde 12 Haziranda 10. cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Dünya, bu seçimle ilgilenme gereğini fazlasıyla duydu. Dünyada ve ülkemizde bu konuda çok sayıda programlar yapıldı ve yazılar yazıldı.  Tüm televizyon kanallarında gazeteciler ve uzmanlar yorumlar yaptılar.

      1979 da gerçekleştirilen İslam İnkılâbından buyana,  İran’da 10. cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Genel ve yerel seçimleri de işin içine katacak olursak yaklaşık inkılâptan bu yana yılda bir seçim olmuş. Otuz yılda yaklaşık otuz seçim.

     Dünyada inkılâp yapmış hiçbir ülkede bu oranda, halkın seçimine müracaat etmiş bir ülke yoktur. İnkılâp yapmış bir ülke, uzun yıllar serbest seçimleri gündemine bile almaz. İnkılâbın yerleşmesi için uzun yıllar beklenir. İran’da ise, inkılâbın hemen ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Dünyanın tüm şer odaklarının ve emperyalist güçlerinin her tür hesaplarının üzerinde olmasından hiç çekinmeden rejimine ve toplumuna tam bir güven içerisinde seçimler yapılıyor.

      İran’ın gerek iç siyaseti ve gerek dış siyaseti ile ilgili uygulamalarında öz güven içerisinde tam bağımsız siyasetler uyguladığını görmekteyiz. Amerika ne der, Avrupa ne der, işgalci Siyonistler ne derler diye bir derdi yok. Orta doğuda bu şer odaklarına karşı siyasetler geliştiriyor. Filistin’de Hamas ve İslami Cihada verdiği açık destek ve Lübnan’da Hizbullah’a verdiği destekle evrensel hesaplar içerisinde olduğunu ortaya koyuyor.

     İran İslam Cumhuriyeti materyalist dünya görüşünü kabullenmiş dünyaya, İslam’a dayalı bir alternatif sunuyor. Tevhidi dünya görüşüne dayalı bir dünyanın da olduğunu ve olabileceğini ortaya koymaya çalışıyor. Materyalist bir dünyanın, bu alternatif anlayışın ortaya konmasına tahammülünün olmadığını gözlemlemekteyiz.

       Aynı zamanda tam bağımsız bir ülke olarak varlık göstermesi, emperyalistler açısından affedilmez bir suçtur.  Amerika, Avrupa ve Siyonist İsrail açısında İransız Orta Doğu’yu idare etmek daha kolaydır.  İran, Amerikan emperyalizmine ve batı kültürüne karşı direnmeyi ifade etmektedir.

    Amerika ve Avrupa, kendi yörüngelerinden çıkmayan ve kendileriyle uyumlu olmayan ülkeleri “şer ekseni” olarak ele almaktalar. Bu bağlamda en uyumsuz ülke olarak İran’ı ifade etmekteler.  Bundan dolayı Ahmedi Necad’da en uyumsuz başkan olarak ele alınmaktadır. Ahmedi Necad’ın batı karşısında direnmesinden dolayı, en demokratik bir seçimle işbaşına gelmesi bile anti demokratik gelişme olarak ele alınmaktadır. İran’da yapılan seçime katılım oranı yüzde seksen beş ki dünyada pek az görülebilecek oranda gerçekleşmesi ve geçerli oyların yüzde altmış üçünü alması bile demokrasi adına mahkûm edilebiliyor. Hâlbuki Amerika’da bu oranda seçime katılım hiçbir zaman olmamaktadır.

    Demokrasiyi savunduğunu söyleyen ikiyüzlü batı için, Arap ülkelerinde seçimlerin yapılmamasının hiçbir önemi yoktur. Amerika ya da Avrupa Arabistan’da neden seçim yapılmıyor dediğini hiç duymadık. Filistin’de yapılan seçimde Hamas’ın kazanmasının da demokrasi adına batı tarafından kabul edilmediğini gördük.

     Batının insan haklarını diline dolayarak İran’ı suçlaması da ikiyüzlülüğün başka bir örneğidir. Afganistan’da, Irak’ta da günlük olarak sivil halkları öldüren Amerika İran’da dükkânları yakan ve anarşi çıkaran göstericilere demokratik davranılmadığından yakınmaktadır.

     Amerika, Avrupa ve Siyonist İsrail’in, İran karşıtı açıklamalarını kuyruk acılarıyla ifade etmek mümkündür. Ama ülkemizdeki birçok gazeteci ve sözüm ona Ortadoğu uzmanlarını anlamak daha zordur. Amerika’nın ağzını kullanarak İran’daki seçimleri değerlendirmenin insani yanı yoktur. İran’daki seçimlerle ilgili ülkemizde yapılan değerlendirmelerde hem bilgisizlik hem de ciddi anlamda ilkesizlikler görülmektedir. Dünyayı ve bölgedeki olayları doğru okuma noktasında aydınlarımızın yaptığı hataların haddi hesabı yoktur.  Bir ülkenin aydınları, kendi bölgelerine karşı bu kadar cehalet içerisinde olmamalı. Allah’tan bölgeyi iyi tanıyan devlet ve hükümet yetkililerimiz var. Ahmedi Necad’ı ilk kutlayanlardan biri cumhurbaşkanımız, biride başbakanımızdır. Birçok siyasilere ve Ortadoğu uzmanı gazetecilerimize göre hükümet ve cumhurbaşkanımız acele etmişlerdir. Sonucu beklememişler. Belki karşı devrim olursa acele etmeyelim diye yorumlar yapıldı. Ülkemizin en büyük ayıplarından biri, bu kadar bölge ve komşularımız konusunda bilgisiz kimselerin aydınlar olarak görülmesidir.

     Aydınlarımızın İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla yaptıkları bilgi ve kavrayıştan uzak yorumlarından birkaç örnek verelim.

1-İran’da karşı devrim mücadelesi başladı”. Peki, kimler arasında başladı? Dört adayda İslam inkılâbının en üst düzeyinde görev almış olan kimseler arasında mı? Hâlbuki tüm adaylar inkılâba daha iyi hizmet edeceklerini söylemekteler. Bunu söyleyen kimseler İran hakkında hiçbir bilgileri yok demektir.

2- “Mehdiye inanan Ahmedi Necad taraftarları ile mehdiliğe inanmayan Musevi taraftarları arasında mücadele olmaktadır” diyenler oldu. Hâlbuki İran’daki Müslümanlardan mehdiliğe inanmayan kimseler yoktur. Tüm Şiiler, onu kinci imamın mehdi olduğuna ve zuhur edeceğine inanmaktalar.

3-“İran’daki olayların kaynağı kadınlara yapılan baskılardır” bu konunun seçimle birebir alakası olmadığı gibi, kadınlara baskılar uygulandığı da doğru değil. İran’da üniversitelerde okuyan öğrencilerin yüzde altmış ikisi kız, yüzde otuz sekizi de erkektir. Bu durum dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. İran’da, toplumsal hayatta kadının olmadığı bir kurum yoktur. İran’da kadınlar, babalarının soyadlarını kullanmaktalar.  Yani İran, feministlerin en çok alaka duyabilecekleri bir ülkedir.

   Kadınlar konusunda şu tespiti de yapabiliriz. Dünyadaki devrimler tarihini incelersek, İran’da İslam devriminde kadınların etkin olarak katıldığı gibi dünyada hiçbir devrime bu oranda etkin katılım olmamıştır. Fransız devrimi ya da ekim devrimiyle karşılaştırma yapılabilir.

4- İran en önemli dost ve kardeş ülkemizdir. İki ülke arasındaki ilişkiler her geçen gün gelişmektedir. Kader birlikteliğimiz olan bir komşumuzdur. Batılı ülkelerin kuyruk acılarından dolayı İran’ı mahkûm etmeleri anlaşılır bir durumdur.

5- Ülkemizin saygıdeğer gazetecileri, batılıların ağzına baktınız İran’da karşı devrim oluyor diye gerçek dışı yorumlar yaptınız. Şimdi ise sus pus oldunuz. Bakmayın batılıların ağzına derim. Yoksa çok yanılırsınız. Muhtarlık seçimlerinde bile beş on kişi ölmekte. Bunlarla hemen karşı devrim olmaz.

6- “İran’da dikta rejimi var”. Dikta rejimi varda ikide bir askerler mi siyasete müdahil oluyorlar? İran’da demokratik bir durumun olmadığını yazmak için zorlama uğraşılara gerek yok. İran’da askerler asla ülkenin yönetimiyle ilgili değerlendirmelerde bulunmazlar.

    Bir olay değerlendirilirken birazda bilgi sahibi olunması gerekir diye düşünüyorum.

    Bir hikâyeyle yazımı bitirmek istiyorum. İmam Humeyni (r.a) in hayatta olduğu bir zamanda gazetecilerle körfez denizinin kenarında bir toplantı yapmış. İmam denizin üzerinde yürüyüş yapmış. Bunu dünyadan birçok gazeteci görmüş. Yarın dünyanın birçok yerinde çıkan gazeteler şu başlıklarla çıkmışlar. “İmam Humeyni yüzmeyi bilmiyor”.
Oyu Puanı: 2 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 26 (0 Kayıtlı Üye 26 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.22421 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu