Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Orhan ESKİCİOĞLU->KANUN NEYİN ENSTRÜMANIDIR [ Arama ]

KANUN NEYİN ENSTRÜMANIDIR
Başlık KANUN NEYİN ENSTRÜMANIDIR
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi

    Hukukun mu, müziğin mi?
    Genel kaide mucibince ”ifrat,gayedeki hikmeti yok edeceği” içindir ki, hukuka uygun olmayan ve/veya tam manada hayata geçirilemeyen kanuni düzenlemeler, müzikal hikaye vezninde kanun taksimi “dinletisi”nden öteye geçemez.
    4982 sayılı Bilgi Edinme hakkı kanunuyla ilgili bazı uygulamalar bize bunları düşündürüyor.
    Durduk yerde değil elbet, anlatalım.
    Eurogold şirketinin “siyanür liçi yöntemiyle altın üretme” girişimlerine karşı duyarlı Gümüşhaneliler olarak yıllarca mücadele verdik.
    Yabancı altın babalarının şirketi yerine ikame edilen yerli versiyonu şirketin sessiz sedasız bir hayli mesafe aldığını öğrenince 12.12.2005 tarihinde Gümüşhane Valiliğinden konuyla ilgili bilgiler istedim.
Vali adına Gümüşhane Sanayi ve Ticaret İl Müdürü imzasıyla gönderilen cevap metni bilgi edinme hakkını değil de, bilgi vermeme keyfiliğini yansıtıyordu adeta.
    Evet, hukukun kanunu bir kere daha evrilip-çevrilerek eşsesli dımdımlı enstrümana işte böyle dönüştürülüyordu.
    Sorduğum sorulara şu şayan-ı hayret cevaplar veriliyordu: Çevre mevzuaatı ve ÇED(Çevre Değerlendirme) ile ilgili bilgiler için, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü adres gösteriliyordu. ( Sanki il valiliğine bağlı birimler değillermiş gibi!..)
     Bilgi almak için gösterilen bir diğer adres ise Belediye Başkanlığıydı.
     Ve nihayet iş Ankara’ ya uzanıyordu: Ruhsat ve işletme izni ve diğer sorulara cevap alabilmek için   Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvurmamız salık veriliyordu.
     İstediğim belgenin “yok”luğunu bir şekilde anladım da, yukardan beri naklettiğim bilgi ketumluğu neyin yokluğunu işaret ve ifade ediyordu acaba?
     Cevabı tek kelimelik: İyi niyetin…
     Ve neyin varlığına delalet ediyordu?
     Vatandaşı savsaklama, bürokrasi sultası, kırtasiyecilik vb. kronik hastalıkların nüksetmesini…
     Kemiyet değil keyfiyetin ehemmiyeti bir kere daha ortaya çıkıyor.
     Rekor sayıda kanun çıkarmaktan daha önemli olan, bu kanunların uygulanabilirliği/uygulanma şansı bulabilmesidir.
     Ötesi laf-ı güzaf…
     Başı, sona almak gibi olsa da işin arka planından bahsetmeden geçemeyeceğim.
     Bahse konu bilgi edinme başvurumun akabinde Sayın Valimizin çağrısına uyarak, kendilerini ziyaret edip konu ile ilgili fikir alış-verişinde bulunmuştuk.
    Vali Beyin, işsizlere ekmek kapısı umudundan kaynaklanan iyi niyet yaklaşımı “sıfır tehlike” vaadini,ütopik bir temenni olarak kabul etsek de, saygı ve iyi niyet beyanı olarak inşallah dedik.
     “Şirket, kayaçlardaki ayrışmamış altını götürüp Bergama’ da ayrıştıracaktı,istihdam imkanını kaçırmamak adına ilimiz Organize Sanayi Bölgesine tesislerini kurmaları için yer verdik” deyince; sayın Valim, zehir iyice ağzımızın içine gelerek daha da yakın tehlike oluşturacak yollu kaygılarımı dillendirmeden edemedim.
     Vali Bey, “sıfır tehlike” den bahsedince, hani de öyle olsaydı diye düşündük. Bu güvenceyi özümsemediğimizi anlayınca bir jest yaparak “Bergama’ ya birlikte gidip gözlem yapmaktan” söz ettiler.
     Ne yapalım ki, on yıla yaklaşan siyanür karşıtı amansız mücadele sürecinde zehir korkusu ve paniği  adeta genlerimize işlemişti.
     Ve ne yazık ki, yıllardır bu korku izlenimini giderecek tatminkar bir siliciye rastlayamamıştık.
     Boğazın dokuz boğumundan taşan bazı soruları, çekingeleri kendilerine arz etmeden geçemedik.
    Olmazsa olmaz ve illa ki objektif olması gereken ÇED kapsamındaki halka yönelik bilimsel toplantılar yapılacağını memnuniyetle öğrendik.
     Valilik internet sitesinde siyanür karşıtı görüşlerin de açıklanmasına imkan verilmesi beklentimiz ne yazık ki ma’kes bulmadı.
     Bazı abartı ve saptırmalara da itirazımız vardı, çalıştırılacak işçi sayısıyla ilgili olarak 400 lü rakamların telaffuz edilmesi ve kurulacak “fabrikalar” dan bahsedilmesi gibi…
     Ne yani, “koyunun olmadığı yerde keçinin abdurrahman çelebi” liği misali fabrika fakiri Gümüşhane’ de de kayaç öğütme değirmeni, siyanürlü ayrıştırma havuzu, kanserojen ağır metaller içeren zehirli binlerce ton atık çamur depoları bizim için “fabrika “ mı sayılıyordu?
     Böylesine bir ortama Gıda Sanayicileri nasıl gelecektir?(Pestil, Köme, Bitki Çayları, Meyve Suları… gibi) Onlar da gelmesinler denilirse bu haksızlık olur, çünkü bu dışlanma bir çok avantajdan mahrum kalmalarına neden olacaktır.
     Valimizin bir de sürpriz açıklaması oldu, meğer şirket, işletme prosedürü için gerekli başvuruda henüz bulunmamış!
     Valimizin halisane duygularına hürmette kusur etmemeğe dikkat ederek lisan-ı münasiple, Bergama’ da ki hukuki sürecin sonucuna göre biz de Gümüşhane’ liler olarak mücadelemizi hukuki platformda sürdürme hakkımızı saklı tuttuğumuzu beyanla yetindik.
     Konunun duygusal değil bilimsel olarak tartışılıp toprağımızın ve insanımızın hayrına olacak konsensüs öngörüsünde mutabık kaldık.
    Ta ki yukarıdaki yazıya konu olan Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’ nün gönderdiği o talihsiz yazıyı alıncaya kadar…
     Anlaşılıyor ki, “baltaları gömmek” savaşı kesmiyor. Altmışdört yaşıma ve yeni bir yıla savaş ilanıyla girmek istemem fakaaaat perşembenin gelişi çarşambadan belli olunca mücadele pazarın çoook ötelerine uzar.
     Şimdilik son söz: Öncelikle halk için hayati olan bu tür önemli meselelerde karar halkın olmalıdır.  Demokrasinin ve gerçekçiliğin gereği de budur. Gümüşhane kamu oyunun tercihine saygılı olacağız.

Oyu Puanı: 39 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar
eocm
27 May 2006
Bir politika vardır "YA SEV YADA TERKET" Gümüşhane için vede halkın geleceği için mücadele verme ruhunu taşımanız anlaşılır ancak bu madencilik konusundaki eğitim durumunuz nedir ?
Nasıl derler "Yarım hoca dinden, yarım hekim candan eder" ifadesini doğrular sözlerden vede kışkırtmalardan sakınmak lazım değil mi?
Kanunları cahil kesime ceza olarak yansıtmak değil, bilinçlendirmek için kullanmak lazım....
Size gösterilen mevzuat adreslerini hiçe saymanız abesle iştikaldir çünkü bu kanunların uygulayıcısı bu kesimdir...
Gümüşhane harmanlanmış bir ırk haline gelmiş durumda yenilikçi olmak vede artık basma kalıp olmaktan, kemikleşmiş vede değişmez zihniyetli olmaktan vazgeçin... İnsanlara karşı önyargılı olmamak lazım...
Sadece sizin düşünceleriniz mi 2000 li yılların gerçeklerini yansıtıyor...
Katletmek değil çözüm bulmada insanların yanında yer almak lazım...
Şunu da düşünebilirsiniz burada kimsenin avukatlığı yapılmıyor...
Bu ülke bugüne kadar bu kanun ve nizamlarla ayakta kalmıştır...
Türkiye Cumhuriyetinin Kanunlarna dil uzatma hakkını nereden alıyorsunuz???


Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 18 (0 Kayıtlı Üye 18 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.32854 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu