Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
22 Nisan 2010 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
e-Posta
eyup29@hotmail.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Anayasamız 1982 yılından beri tedavülde… Bu 82 yılını hatırlayanlar vardır. Bir ihtilal ardından hazırlanmasından ötürü adını ihtilal veya askeri anayasa olarak da hatırlıyoruz. Türkiye’nin çalkantılı yıllarında yapılan darbe hareketi ile yönetim ele geçmiş ve yeni yönetim, bir de anayasa yapma ihtiyacı hissetmişti.
Yapılan anayasa hakkında tartışmalar uzayıp gidebilir. Ancak o dönemde yaşayan insanların bu anayasa hakkındaki düşünceleri merak konusu olsa gerek. Çünkü O Dönemlerde darbe hareketiyle yapılan müdahalede bir çok vatandaşımız ve değerli insanımız işkencelere maruz kalmış, hapishanelerde tutulmuş, bir kısmından haber bile alınamamıştır. Ülke karanlık bir dönem geçirdiğini şimdi daha iyi anlar durumdadır. 72 milletin aynı devlet tabiatında yüzyıllarca yaşadığı bu topraklara öyle bir fitne tohumu atılmış ki bırakın 72 milleti kardeşler bir arada yaşayamaz olmuşlar…Bunun epeyce irdelenmesi gerektiğini düşünürken bugün yine aynı ayrımlar sahneleniyor gibi…
1982 yıllarında bugünkü anayasamızı yapan irade, yine bugün yaşayan bir çok insanımızı ve siyasimizi zorluklar içinde bırakmıştı. Kimisi işkenceler altında kaldı, kimimiz bu durumu kaldıramadı…Tüm bunlara rağmen O dönemin iradesiyle yapılan anayasaya bugünkü siyaset makamları sessiz kalmakta ve hatta karşı çıkmamaktadır. Yani size işkence yapanın sizin yaşamınızı düzenlemek için yaptığı sözleşmeye bağlılığınızı gösterir gibi bir durum söz konusu. İlginç olmakla birlikte bu meclisin bu tarz bir değişiklik yapamayacağı çelişkisi de ayrı bir muamma…İşkenceyi çeken siz anayasayı beğenen yine siz…
Sivil bir anayasa bu memleket insanının hakkıdır. Bu yapılmalıdır. Bu manada uzlaşı olacağını düşünmediğim gibi buna halkın karar vermesi de en uygun danışma merci olacaktır. Halkımızın siyaset makamındaki amaç ve hedefleri olmadığından, kendisine, kardeşi kardeşe vurduran dönemler yaşatan bu iradenin yine kendisinin hayatını düzenlemek için hazırladığı bu sisteme karşı çıkacaktır. Referandumun şaşırtıcı bir farkla sonuçlanacağını düşünüyorum. Bu memleketin anayasa özlemini siyasi iradeler seçim meydanlarındaki gibi provoke edemeyeceklerdir. Halk devletin en yüce danışma mekanizmasıdır ve bu görevi yerine getirmekten de onur duyacaktır.
Bunun yanında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” Kanunu benimseyen bir toplumda bu derece yüksek bir yetkiye sahip olan yargı organı bu deyimi de geçersiz kılmaktadır. 5 yılda bir kapısı çalınan vatandaşımız, seçip gönderdikten sonra bir daha görmediği vekillerini, egemenliğin kendin de olduğunun bir kanıtı olarak görmüyor artık.
Cahil, varoş, köylü, kentli diye kullandığı oyunun meşrutiyetinin yok sayıldığı bir dönemde Köylü Milletin efendisidir diyen Atamızı yad etmemiz gerekecektir. AKP’nin aldığı oylara varoşlardan alıyor, köylerden geliyor diyenlerin aslında bu milletin efendilerini unutmaması gerekiyor. Bu manada daha çok hatırlanmak ve egemenliğini sürmek isteyen halkın referandumdaki yumruğu hissedilir derecede olacaktır.
Referandumların bir diğer özelliği de halkın yönetime ortak olduğunun, fikrinin bir önemi olduğunun yöntemidir. Bu gün bu yola başvurmaya korkan siyasi irade temsilcilerinin her konuya olduğu gibi bu konuya da bakış açılarını anlamak mümkün değil. Ama halk beğenilsin yada beğenilmesin, önemsensin veya önemsenmesin yine kendisine danışılan konuda yeterli katkıyı sağlayarak görüşünü gösterecektir. Bu görüş tartışılmaz olacaktır. Yeni bir anayasa ile yeniden Cumhuriyet demek vakti gelmiştir…
ANAYASA ÇELİŞKİLERİ ve REFERANDUM İHTİMALİ
