Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Yusuf SADIK->ERGENLİK FIRTINASI [ Arama ]

ERGENLİK FIRTINASI
Başlık ERGENLİK FIRTINASI
Açıklama 12 Mayıs 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
    Ergenlik, insanlarda meydana gelen “yetişkinliğe ilk adım” evresinin adıdır. Yani, bireyde çocuksu tutum ve davra-nışlarının yerini yetiş-kinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetileri-nin(burun büyüme,  kıl çıkması, ses tonu değişme, fiziksel gelişmedeki hızlı artış gibi) kazanıldığı, bireyin erişkin rolüne psikolojik olarak hazırlandığı dönemdir. Bireyin çocukluk yetişkinlik gençlik gibi çağlarındaki fırtınalı geçen evrelerine zaman zaman değindiğimiz yazılarımızda siz değerli okurlarımızı bilgilendirdiğimizi var sayarak bu kez, çoğu aileler için problem olan ve adeta kör bir noktaymış gibi aydınlatılması gereken “ergenlik fırtınası konusuna” bu günkü yazımızda değinerek bir fiske vuralım dedik .

    KDZ. Ereğliden, E-Postama mektup gönderen; A.Selami Sadık çocuğu olsun olmasın okunmasını istediği mektubunda ergen kültürüne herkesin ihtiyacı var diye; yazar E.Atabek'in notlarından derlediği bilgileri siz değerli okurlarımızla paylaşılmasını istedi.     

    … “Günümüzün ergen dünyasını,bu dünyada geçerli olan''ergen kültürü'' nü anlamaya çalışıyoruz. Eğer bu yeni oluşumu anlayamazsak ''günümüz ergenleri' ile erişkinler arasındaki uzaklık daha da artacaktır.  Yeni ''ergen kültürü'' nün özellikleri içindeki ''hedef seçememe'', ''geleceğini planlayamama''' sorumluluk almak istememe'', ''kendini hiçbir şeye zorunlu saymadan çevresini her şeye zorunlu sayma'', ''çaba harcamadan elde etmek isteme'' gibi özellikleri nasıl açıklamalıyız?  En önemli etkenler arasında ''sahip olma, elde etme ve kullanma'' ile bunları yapabilmek için ''çalışmak ve kazanmak gereği'' arasındaki bağı kopartan ''tüketim toplumu ideolojisi'' dir . Bu ideoloji, henüz çalışmayan ve kazanmayan gençlere ''kredi kartı'' vermekte , ''cep telefonları olması'' nın normal olduğunu söylemekte, ''otomobil kullanarak özgürleşme'' yi önermektedir. Gençler de bütün bunlar için yıllarca beklemek yerine, bütün bunları sağlamanın anne babalarının görevi olduğunu düşünmekte , bunların ''kendi hakları olduğunu'' öne sürmektedirler.  Bizim yaşam kültürümüzün iki özelliği de ‘'tüketim toplumunun ideolojisi'' ile buluşmaktadır. ''Çocukların aşırı korunmasının ailenin görevi olduğu'' na ilişkin yaygın tutum ile ''çocuklarla gurur duyma isteği'' . Bu iki özellik de çocukların ''yaşam standartları' ' na ailelerin -kimi zaman- ekonomilerinin üstüne de çıksa destek vermelerini sağlayan bir tutum yaratmaktadır.

    Anne babaların şu sözlerini çok sık duyuyoruz:

 * Biz (ya da ben) çocuklarımız için yaşıyoruz.

 * Ne yapıyorsak onlar için yapıyoruz.

 * Biz çok sıkıntı çektik, onlar bu sıkıntıları çekmesin istiyoruz.

 * İlerde hayatın birçok haliyle karşılaşacaklar,bari şimdi mutlu olsunlar.

 * Mutlu bir çocukluk dönemleri olsun.

 * Biz gençliğimizi yaşamadık, onlar doya doya yaşasınlar.

 * Bizim yapamadıklarımı zı onların yapması bizi memnun ediyor.

 * Her şeyleri var, neden çalışmadıklarını anlayamıyorum.
 
 * Hiç sıkıntıya gelemiyorlar, istedikleri hemen olsun istiyorlar.

 * Her istediğini yapıyoruz ama o bizim ne istediğimize aldırmıyor bile.

 * Çok iyi çocuktur, ama arkadaşlarına uyuyor.

 * Aklına hiç kötülük getirmez, ne söylense inanır.
 
 * Böyle giderse nasıl yapacak bilmiyorum.

     Bu sözlerin hepsi de birbiriyle bağlantılıdır. Bu sözlerin oluşturduğu merdiven basamak basamak çıkılmaktadır. Sonuçta erişilen yer de hiç kimsenin düşünmediği, hiç kimsenin istemediği bir yer olmaktadır.

    Neden?

     Çocuklarımızı hayatımızın ortağı değil, refahımızın ortağı yapıyoruz da ondan. Neden ''hayatlarınızı çocuklarınıza adıyorsunuz?'Neden ''çocuklarınız için yaşıyorsunuz?''Neden çocuklarınıza 'istemedikleri şeyleri vermek için bunca çaba harcıyorsunuz? 'Neden çocuklarınıza ''hak etmedikleri şeyleri elde etmeleri'' için yükümlülük duyuyorsunuz? Neden çocuklarınıza ''sorumluluk vermiyorsunuz? '' Şimdi almıyorlar, çünkü sorumluluk vermekte çok geç kaldınız. Neden çocuklarınızı, ''yaptıkları yanlışlıkların sonuçlarıyla karşılaştırmıyorsunuz? ''Bu durumda, çocuklar ve gençler ''ailelerin onları her koşulda koruyacağını'' biliyor. Çocuklar ve gençler, kendileri hiçbir şey yapmasa da,ailelerin onlar için her şeyi yapacaklarını öğreniyor.

    Çocuklar ve gençler, geleceklerinin aileleri tarafından hazırlanacağına güveniyor. Onun için de kendine güvenmiyor, sorumluluk almıyor,kendisini hiçbir şey için zorlama gereğini duymuyor. Yapılması gerekenler yapılmaz, yapılmaması gerekenler yapılırsa sonuçlara neden şaşmalı?

    Lütfen, biraz düşünür müsünüz?

     Ve düşünerek diyoruz ki:

    Kişisel gelişim ömür boyu sürer. Her yaş dönemindeki ego kazanımları eğer sorumsuz tamamlanıyorsa ergenlik dönemi de sorumsuz tamamlanır. Geçen sayımızda ki yazımızda arz ettiğimiz gibi yeter ki çocukları anlamasını bilelim.
Oyu Puanı: 31 - Ortalama: 1

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 15 (0 Kayıtlı Üye 15 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.21934 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu