Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Cumhuriyet Halk Partisi 33. Olağan kurultayı olağandışı bir değişiklikle sonuçlandı.
Olmaz denilen oldu, CHP’ nin lideri değişti.
Değişmek zorunda kaldı.
Gerçek veya komplo…
Bizim toplum yapımıza uygun olmayan, nahoş bir olay sonucu Deniz Baykal istifa etmek zorunda kaldı, CHP’de bir numaralı koltuk isim değiştirdi.
Bu olaylar basında çokça yazıldı, çizildi, tartışıldı.
Ancak bundan sonraki süreç çok önemli, zira bu değişimi CHP tabanı da başka kesimlerde istemekteydi.
Peki CHP’de lider değişimi ile birlikte istenen, beklenen değişim olur mu?
Ters açıdan bakarsak biraz zor görünüyor.
Çünkü:
Önder Sav bu partinin en kemikleşmiş, en güçlü ismidir ve bu dönemde de gücünü kaybetmemiştir.
Aslında Baykal zihniyetinin yeni dönemdeki temsilcisidir.
Bu güne kadar ki başarısız CHP siyasetinin de aktif sorumlusudur.
Demek ki liderin değişmesiyle her şeyin değişmesini beklememek gerekir.
En azından yakın zamanda zor görünüyor.
Elbette bazı değişik siyasi yollar izlenecektir.
Mesela vatandaş merkezli bir politika izlenebilir.
Halkın anlayacağı bir dil kullanılabilir. Sosyal sorunların çözümüne odaklanmış siyasi söylemler ön plana çıkabilir.
Yeni dönemde solda ciddi bir oy toparlanmasının olacağı da görülmektedir.
Çünkü basının bir bölümü o yönde büyük bir rüzgar oluşturmuştur.
Bizde siyasi rüzgarlar çok etkilidir. O rüzgarı arkasına alan hedefine ulaşır. Bunu, Turgut Özal döneminden ve şimdiki siyasi iktidardan biliyoruz.
Şimdi de öyle bir hava estirildi ki, ülkeyi yönetmeye aday olan yeni liderin kişiliği, geçmişi, vizyonu hiç ön plana çıkmadı.
Basın neyi servis etti peki?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne kadar mütevazi olduğunu, kongrede kravat takmadığını, giydiği gömleğin rengini, delegelerin yanına oturduğunu, evine nasıl girdiğini, nasıl çıktığını, ne yiyip ne içtiğini servis etti…
Oysa kamuoyu, geçmişi ile ilgili haberler duymak isterdi, yeni genel başkanla ilgili olarak.
Mesela SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki çalışmaları…
O dönemde kimleri işe almış, kimlere ihaleler verilmiş filan…
Kişinin geçmiş geleceğine ışık tutarya, merakımın temelinde de bu yatmaktadır.
Yine de temennim odur ki Kılıçdaroğlu ve ekibi kendilerini bu rüzgara kaptırmazlar.
Rüzgarda ayakları yerden kesilenler, kendilerini o rüzgarların insiyatifine bırakırlar.
O rüzgarları oluşturanların, insiyatifleri nasıl ellerine aldıklarını da yine daha önceleri çok gördük.
Asıl erk sahipleri hep onlar oldular.
O yüzden kendi iradesine hakim, yeni, heyecanlı, genç, dinamik, ülke sorunlarına hakim, seviyeli siyaseti ilke edinmiş bir CHP yönetimi bu ülkeye çok daha fazla katkı sağlayabilir.
Seviyeli ve güçlü muhalefet demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Yeterli muhalefetin olmadığı ve demokrasilerin de tam oturmadığı ülkelerde muhalefet görevini üzerine vazife olmadığı halde milli irade çatısı dışındaki bazı kurum ve kuruluşlar, basın, sendikalar, işveren örgütleri üstlenmektedirler.
O yüzden bizim güçlü demokrasiye, güçlü iktidara ve güçlü muhalefete ihtiyacımız var.
Lider değişimi deyip geçmemek lazım.
Ancak bu değişim parti içerisinde topyekün olmalı. Yukarıda da dediğim gibi davul başkasının elinde tokmak başkasının elinde olmamalıdır.
Öyle olursa, liderler partilerinin ve ülkelerinin kaderlerini değiştirebilirler.
Hani askerde bir söz vardır; son olarak onu söyleyip bitirelim:
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.
TÜRK SİYASETİNDE YENİ DÖNEM...
