Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Seyit TOK->YUNUS'U ANLAMAK [ Arama ]

YUNUS'U ANLAMAK
Başlık YUNUS'U ANLAMAK
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Yunus Emre, Eskişehir’e bağlı Sivrihisar çevresinde 1238 yıllarında doğmuş, toprakla uğraşmanın yanında tekkelerde hayatını sürdürmüş, Taptuk Emre adında ünlü bir mürşide bağlanarak ermişlik mertebesine ulaşmıştır. Bazı kaynaklarda, Anadolu’ya Doğu’dan gelen Türk oymaklarından birine bağlı olduğu söylense de bu bilgiler kesin değildir. Asıl bilinen gerçek şudur ki, Yunus Emre 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk yarısında Anadolu topraklarında yaşamıştır. Yunus Emre, ölmemek üzere doğmuş, ölümsüzlük sırrına ermiş bir zattır. Aradan geçen yedi asır, onu faniler kervanına dâhil edememiş ve gönüllerde kurduğu saltanata son verememiştir. Avare Yunus, nasıl bir şerbet içmiştir ki ölümsüz olabilmiştir? Bu soruya, hep beraber cevap vermeye çalışalım.

“Sofilere sohbet gerek, Ahilere ahret gerek.

Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni.”

Mecnun’la Leyla’nın aşkı dillere destandır. O Mecnun ki bir köpeğin gözlerini öpüyor, oradan geçenler önce şaşırıyor sonra Mecnun’a sen ne yapıyorsun, köpeğin gözleri öpülür mü? diye soruyorlar. Mecnun, siz ne diyorsunuz, bu köpek Leyla’nın köyünün köpeğidir. Bu gözler Leyla’yı gördü öpülmez mi? diyor. Fani bir aşk Mecnun’a neler yaptırıyor. Oysa ki Yunus’un yüreğinde yanan aşk ateşi, İbrahim’in yüreğinde yanan aşk ateşidir. Hz. İbrahim’in yüreğindeki ateş, içine atıldığı ateşten daha büyüktü ki, o içine atıldığı ateş ancak ona gül bahçesi olabildi. Büyük mürşit, samimi ve alçak gönlüyle yüce yaratıcıya kavuşmaktan başka hiçbir şey istemiyor.

“Ben ağlarım yana yana, aşk boyadı beni kana.
Ne akıllıyım ne divane, gel gör beni aşk neyledi.”  

Koca Yunus, Allah aşkıyla yanıp tutuşmaktadır. Bu kutsal aşk Yunus’un aklını başından almıştır.  

“Miskin Yunus, erenlere tekebbür etme toprak ol
Topraktan biter küllisi, gülistan toprak bana.”  

Dünya var oldukça yaşayacak olan Yunus, kendine sesleniyor ve tevazuu toprak motifi içinde sunuyor.

“Gel ey Yunus-u biçare, var derdine eyle çare
Gez şöyle şarden şare, yoktur garip bencileyin.”

Biçare Yunus, bu âlemde kendinden daha garip birine rastlanılamayacağından yakınıyor; ama bu garip halinden memnundur.  

“Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil.
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”   

İslam dinini şekilcilik üzerine yaşayıp, dinimizin özünü anlamayanların bu dizelerden ders almaları gerekmez mi? Bir kalbi kırmanın ne kadar yanlış olduğu, bundan güzel nasıl anlatılabilinir ki.

“Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle, birkaç huri
İsteyene ver anları, bana seni gerek seni.”

Yunus’un amacı cennete girmek ve cennetin nimetlerinden yaralanmak değildir. Abdal Yunus, fenafillâha ulaşmak istemektedir.  İşte söz, işte mana, işte felsefe… Yunus’un gittiği ve öğretmek istediği yol budur.

Yunus, bu milletin tarih çağlayanından akan tertemiz suyu, güzel Türkçemin has bülbülüdür. Yunus gibi düşünmek, duymak ve yaşamak için, Yunus’u okumak, daha önemlisi onu iyi anlamak gerekir. Yüce milletin asil evlatları, yetmiş iki milleti bir gözle görmeyi inancının gereği saymalıdır. Türk milleti, milli şuurunu kaybetmemek için ve bu şuuru yıkmak isteyen hasımlarına geçit vermemek için, milletimize yaşama gücü veren Yunus Emre gibi değerlerini çok iyi tanıması gerekir. Ecdadımız keskin kılıçlarıyla ülkeler fethederken, aynı zamanda Yunus’un felsefesiyle de gönülleri fethetmeği bilmiştir.   
Oyu Puanı: 7 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 0 (0 Kayıtlı Üye 0 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 2.80987 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu