Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Eğitim Bilimlerinde yönetişim kavramı “Birlikte yönetme” anlamında kullanılır. TDK sözlüğünde ise yönetişim “Resmi ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik ve politik otoritenin ortak kullanımı” yönetim ise “Yönetme işi, çekip çevirme, idare” anlamında kullanılmıştır. Yönetim klasik anlayışın, yönetişim ise çağdaş anlayışın ürünüdür. Öyleyse eski yönetim alışkanlıklarımızı tarihin tozlu sayfalarına terk etmenin zamanı gelmedi mi? Dünya değişiyor ve gelişiyor. Bu değişim yaşanırken neden maziyle yatıp maziyle kalkıyoruz ki?
Öncelikle yönetim algımızın değişmesi gerekmektedir. Bu çok kolay halledilecek bir durum değildir elbette. Bu algı değişmesi ihtiyaçtan doğacaktır. Sosyolojik açıdan bakıldığında değişimin iki yönü vardır ve değişim genellikle üsten aşağı olmaktadır. Dolayısıyla yönetenler üstte olduğuna göre toplumdaki bu yönetim algısını da değiştirecek olanlar da yöneticiler olacaktır.
Klasik yönetimde yetkiyi elinde bulunduran erk bu gücün sınırlarını sonuna kadar kullanmaktadır. Yanlışlarını bu yetkiyi kullanarak kapatma eğilimindedir. Algı eksikliğinden dolayı da olumsuz durumu olumlu hale getirecek ne becerisi ne de kapasitesi vardır. En iyisini ben bilirim edası ile büyük bir yanılgı içerisinde olduğunun farkında değildir. Besleyip büyüttükleri onu uçurumun kenarına getirmiştir. Ona kendini aşağı atmaktan başka yol bırakılmamıştır.
Çağdaş yönetim anlayışında ise yönetişim kavramı ön plana çıkmaktadır. Yönetici yetkisini alt kademedekilerle paylaşarak kurumu birlikte yönetir. Biz ruhuyla hareket edildiği için ortak bir bakış açısı geliştirilmiştir. Yetki devrinden dolayı yöneticinin gücünde bir azalma söz konusu olmaz aksine gücü çalışanlarıyla daha da güçlenir. Yetki devredilir ama sorumluluk asla devredilmez. Yönetici hiçbir zaman bunu aklından çıkarmamalıdır.
Günümüzde yöneticilerimizin hangi anlayışa göre kendilerini konumlandırdıklarını anlamak kolay değildir. Çünkü yönetim felsefisinden habersiz bir kişi iyi yönetici olduğunu iddia edemez. Sağlam bir fikre sahip değilseniz ortaya koyacağınız eserler de sağlam olmayacaktır. Bilgisiz fikir, fikirsiz eylem olamaz. Dolayısıyla önce fikirlerimizi geliştirmeliyiz sonra eyleme geçmeliyiz. Yönetme iddiasında olanların önce yönetim algısını değiştirmeleri ülkemizin geleceği açısından önem arz etmektedir. Yeni fikirlere, yeni eylemlere, yeni liderlere yol vermeliyiz. Mümin Sekman’ın dediği gibi “ Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil.”