Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->DIŞ POLİTİKAMIZDA EKSEN KAYMASI MI VAR? [ Arama ]

DIŞ POLİTİKAMIZDA EKSEN KAYMASI MI VAR?
Başlık DIŞ POLİTİKAMIZDA EKSEN KAYMASI MI VAR?
Açıklama 16 Haziran 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
İsrail işgali altındaki Gazze'ye insani yardım götüren gemilerden birine yapılan baskın sonrasında 9 Türk'ün şehit edilmesinin ardından gerilen Türk- İsrail ilişkileri ve sonraki günlerde Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalar sonrasında, bizi sürekli komşularımızdan uzak tutmaya azami gayret gösteren güçler tarafından aynı soru maksatlı soruluyor: “Acaba Türkiye batıya dönük dış politikasından vaz geçerek yüzünü doğuya çevirip Ortadoğu ve Araplarla ilişkileri öne mi çıkaracak?”

Türkiye'nin batı ile kurmaya çalıştığı iyi ilişkilerin temelinde sanayileşmede geri kalmış olmanın dayanılmaz hafifliği yatar. Aradaki farkı kapatmak ve gelişmiş ülkelerle aramızdaki gelişmişlik düzeyini dengelemek yanında, demokratikleşme, insan hak ve hürriyetlerini teminat altına almada batı standartlarına kavuşmak şeklinde özetlenecek temel değerler, bizi batıya yaklaştırmıştır. Avrupa ekonomik topluluğuna (AB) katılma isteğimiz, NATO üyelimiz, OECD üyeliğimiz hep bu merkezlidir.     Bütün bu çabalarımız Tanzimat Fermanından bu yana devam etmekle birlikte, hep tek taraflı bir iyi niyet ilişkisi şeklinde süregelmiş, batı her alanda kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek biz Türkiye' yi bölgesinde batılılaşma heveslisi ve komşusu İslam ülkeleri ile mesafeli bir ülke olarak görmek istemiştir.

400 Yıl birlikte yaşadığımız Orta Doğu ülkeleri ile mesafeli ilişkiler kurmak ve onları geri kalmış üçüncü dünya ülkeleri gibi görmemizin temel nedeni ise; süper güçlerin ve Avrupa devletlerinin bizden beklentisi sonucu oluşmuş hesapsız, izansız, sebepsiz önyargılardır. Sanki geri kalmış bir ülke ile iyi ilişkiler kurmak bizi geri bırakacakmış gibi bir yalana bilerek inanmak zorunda bırakılmışızdır. İyi ilişkiler bir yana, onlardan birer düşman komşu diye bahsetmek gelenek olmuştur. Hal böyle olunca Müslüman Araplar, Türk ayranının yerine Amerikan kolasını alarak bizi cezalandırmışlardır. Düşünsenize yarı kurak yada çöl ikliminde gıda ürünlerinin tamamına yakınını dışardan ithal eden Arap ve Müslüman ülkelerine sınırlı miktarda ihracat yapmamızı nasıl açıklayabiliriz?

Türkiye şimdilerde bir yandan Avrupa Birliğine tam üyelik müzakerelerini sürdürürken bir yandan da Arap ülkeleri ve komşuları ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmaktadır. Bu durum yadırganmış olacak ki, günlerce basında: “Dış politikamızda batıdan uzaklaşma” yada “eksen kayması” şeklinde tartışılmaktadır. İşin esasında; İsrail'in bölgesinde yalnız kalmış olmasının ve Türkiye'nin desteğini yitirmeye başlamış olmasının sızlanmaları yatmaktadır.

Türkiye'nin Arap devletleri ile bozulan ilişkilerinin temelinde İsrail'le birlikte hareket etmemiz ve bölgesinde verdiği huzursuzluğu görmezden gelmemiz yatar. Bizim bu politikamız aslında Amerika ile Müttefik oluşumuzun bir yansımasıydı. Gerek ekonomik, gerekse savunma ihtiyaçlarımızda kapısını çaldığımız ABD bunun böyle olmasını istiyordu; bizde boyun büküp geçiyorduk. Dünyada değişen dengeler ve istikrarlı gelişmemiz bölgesel güç olmamızın yanında dış politikada ABD'nin dışında dış politika geliştirmemizde bizi cesaretlendirdi. Yani: eksenden kaymadık; daha önce çıktığımız yörüngemize yeniden oturduk. Bu avantajı kullanarak Türk Cumhuriyetleri ile yakınlaşmanın da zamanı gelmiştir. Orta Doğu ve Orta Asyada güçlü bir ülke olmak, o devletlerle iyi komşu olmaktan ve tarihi bağları güçlü tutmaktan geçer. Tarihi bağlarımızı Orta Doğu ile sınırlandıramayız, Balkanlar, Kafkaslar ve özellikle Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri çok önemlidir. Bu arada; sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerle kurulan 150 yıllık ekonomik, politik ve diplomatik ilişkileri ihmal etmeden bu yolda kararlı bir şekilde ilerlersek, kendi eksenimizde dünyayı döndürebiliriz. Bu bir hayal değil; önümüzdeki 30 yılın ekonomik bakımdan en güçlü ülkelerinin başında Türkiye'nin olacağı ekonomistler tarafından öngörülmektedir. Diplomatik ve politik açıdan neden olmasın?

Hiçbir başarı kolay elde edilmez; emek ister, yürek ister, alın teri ister.
Oyu Puanı: 38 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 19 (0 Kayıtlı Üye 19 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.8872 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu