Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Her çobanın güttüğü koyunlar, özgürlük uğruna ölmeği bilmez.(Seyit TOK)
Türk milletinin, en belirgin özelliklerinden biri özgürlüğüne düşkün olmasıdır. Tarihin karanlık devirlerinden beri, farklı coğrafyalarda, Türk milletinin devleti, süregelmiştir. Nesilden nesile sürdürülen devlet hayatı bu büyük milletin her ferdinin şuurunda kök salmıştır. Tarih boyunca Türk devletlerinden biri yıkılırken enkazının üzerine bir yenisinin kurulması hep bu ulvi şuurun neticesidir. Türk milleti geleceğini devletiyle bir görmüş,” Allah devlete ve millete zeval vermesin “ diyerek dualarını da devletinden ve milletinden esirgememiştir.
Bilindiği üzere tarihte bilinen ilk Türk devleti, Asya Hunlarıdır. Asya Hun imparatorlarından Çi-çi Han, “Hiçbir Türk’ün anlında esaret damgasını taşımaya tahammül edeceğini zannetmem.” diyerek o tarihten günümüze değişmeyen Türk milletinin karakterini ortaya koymuştur.
Konu özgürlük olunca Kürşat’ı anmadan geçemem. Çünkü Kürşat, özgürlüğün timsali olmuş bir kahramandır. Çinlilerin esir edip çeşitli işkencelerden geçirdiği Türkleri kurtarmak için bir plan yapan yiğitler yiğidi Kürşat, Çin hükümdarının tedbiri kıyafet yaparak halkının içinde gezdiğini Çin kalesine yerleştirdiği casuslar sayesinde öğrenir. Çin hükümdarının ne zaman kıyafet değiştirerek halkın içine çıkacağını öğrenen Kürşat, kırk can yoldaşıyla Çin hükümdarını kaçırıp, değiş tokuş yaparak esir olan Türkleri kurtarmayı planlar. Cani Çin hükümdarına pusu kurulur; ama beklenmeyen bir şekilde gök delinmişçesine yağmur yağmaya başlar. Çin hükümdarı da bu durumda dışarı çıkmaktan vazgeçer. Kurt bakışlı Kürşat, plan duyulursa, Çin İmparatorunun, esir olarak tuttuğu Türkleri öldüreceğinden endişe eder. Bunun için planını değiştiren Kürşat, kırk arkadaşıyla Çin kalesine ani bir baskın düzenleyip esirleri kurtarmayı düşünür. Çin kalesine, ölüme meydan okuyarak dalan Kürşat ve arkadaşlarının üzerine yerden bitercesine Çin askerleri saldırır. Kırk aslanın sesiyle yankılanan Çin kalesi o zamana kadar böyle kahramanlar görmemişti. Kürşat ve kahraman arkadaşları asil kanlarını çok pahalıya satarlar. Kale, Çin askerlerinin ölüsüyle dolar. Ama kaçınılmaz son gelir, Kürşat ve arkadaşları uçmağa varır. Kırk fidan, kutsal bir amaç uğruna göz kırpmadan ölüme atılmışlardır. Bu milletin asil evlatları, söz konusu vatan olduğunda, kızıl elma yanaklı sevdalılarını, cennet kokan analarını… geride bırakarak “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” diyerek cepheye koşmuştur ve koşmaya devam edecektir.
Bir topluluğun, sahip olduğu vatanın kıymetini bilmesi için o vatanın her karışı atalarının veya sahip olanların kanlarıyla sulanmış olması gerekir. Tombaladan vatan sahibi olanlar, toprağın ve bayrağın değerini ne bilir! Şairin dediği gibi:
“Sahipsiz vatanın batması haktır;
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.”
Emperyalist devletlerin çeşitli oyunlarla Osmanlı devletinden kopardığı Irak, bu konuda ibretlik bir örnektir. Iraklılara hazır bir devlet verilmiştir. Onun içindir ki II. Körfez savaşında, ABD askerleri tek kurşun atmadan ülkeyi ele geçirmişlerdir. Bu işgalin sonucu çok acı olmuştur. Bir milyondan fazla insan ölmüş, binlerce kadının ırzına geçilmiş, eğer balık hafızalı değilsek Iraklı kadınların, bizlere yazdıkları insanın yüreğini parçalayan o mektuplarını hatırlarız. Irak’ta her yan kan, barut, gözyaşıyla dolmuş feryatlar arşa yükselirken hiç kimseler bu sesleri duymamıştır. Kim bilir, bizim hayal bile edemeyeceğimiz ne dramlar yaşanmıştır. Iraklılar, eğer bağımsız bir devlet kurabilirseler çekilen çilelerden ve yaşanılan acılardan, dökülen gözyaşlarından sonra vatanın kıymetini bileceklerdir diye düşünüyorum.
Tarih de olduğu gibi bugünde Türkler, vatan toprağını her şeyden aziz bilmiş ve gönülden hepimiz senin için fedayız demiştir. Bu milletin, vatan konusundaki düşünceleri büyük Türk şairin mısralarında ne de güzel yankılanır.
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
ÖZGÜRLÜK VE TÜRKLER
