Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
10 Kasım 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email
-
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Büyük insanlar vardır, sadece uzaktan büyük görünmezler, tanıdığımızda da büyük olduklarını görürüz. Ama daha da büyük insanlar vardır ki, büyüklükleri, yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılır. Zaman onlardan hiçbir şey götürmez, aksine onları daha da büyütür.
Atatürk gibi hem iyi asker, hem büyük komutan, hem ciddi devlet adamı ve hem de büyük bir diplomat olanını bulmaksa hiç de kolay değildir.
Gerçekten de, 1900'lü yılların başında dünyada, hem kendi ülkelerinin, hem de dünyanın kaderini etkileyen Stalin, Hitler, Mussolini ve Franko gibi dev isimler vardı. Günümüzde kitaplarındaki fikirlerinden başka, bu insanlardan geriye hiç bir şey kalmadı. Ama Mustafa Kemal, düşünceleriyle, kurduğu devletle, heykelleriyle, adını taşıyan cadde, meydan, sokak, havaalanı, kültür saraylarıyla ve milyonlarca insanıyla yaşamaya devam etmekte.
O olmasaydı Türkiye'yi modern dünyaya kim taşırdı acaba? Mazlum milletlerin umutları ne olurdu? Fransa'ya karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten genç Cezayirli, cüzdanında kimin resmini taşırdı?
Gerçektende 57 yıllık kısacık bir yaşam ve bu yaşama sığdırılan çok büyük başarılar. "Yurtta sulh, Cihanda sulh" özlemi ile bütünleşen bu erişilmez liderin, ebediyete intikalinden itibaren geçen 72 yılı geride bırakmanın üzüntüsü ve burukluğunu yaşarken, ona olan sevgimizde bir çığ gibi büyümeye devam ediyor.
Peki, neden bu sevginin büyüsü gittikçe artarak çoğalıyor dersiniz? Gelin birlikte bir değerlendirmesini yapalım, neden çok sevdiğimizi bir irdeleyelim.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurup bugünkü hür ve demokratik bir ortamda yaşamamızı sağladığı için çok seviyoruz. Vatanımızı, milletimizi, insanımızı çok sevdiği için çok seviyoruz. Âlimlerin, dehaların, gezginlerin ve bilginlerin torunu olduğu için çok seviyoruz.
Türk'ün zekâsına, üstün özelliklerine, kuvvetine ve ahlâk anlayışına güvendiği için çok seviyoruz.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dediği , “Ne mutlu Türk'üm diyene” diyerek kendi kendimize güven duymamızı sağladığı, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri!” haykırışıyla hedefi gösterdiği için çok seviyoruz.
Çok sağlam bir karaktere, ileri görüşlülüğe, herkesi hayran bırakan zekâya, dehaya sahip olduğu için çok seviyoruz. Olayları değerlendirmede son derece başarılı olduğu, zorluklar karşısında asla yılgınlığa düşmediği, çok okuduğu, tarihi ve tarihimizi çok iyi bildiği, insan düşüncesine gerçek manada değer verdiği, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle dolduğu, bilime, sanata, kadına, akla, hürriyete devamlı yürek uzattığı için çok seviyoruz.
Düşman karşısında eğitimli, düzenli, kararlı, disiplinli, morali yüksek, geleceğe güvenle bakan, korku nedir bilmeyen güçlü bir ordu oluşturduğu için çok seviyoruz. Dünyanın en güçlüleri zannedilen ordularını Dumlupınar'da, Sakarya'da, Çanakkale'de yenmeyi başardığı için çok seviyoruz…
Kuvvetli olmak, güçlü Türkiye yaratmak için memleketimizde millî birlik ve beraberlik içerisinde yaşamak lâzım geldiğini, bir görev olarak belirlediği için çok seviyoruz.
Bizlere doğru ve sağlam ilkeler, inkılâplar bıraktığı, insanlığa ve ülkemize birçok yenilikler armağan ettiği için çok seviyoruz.
Tüm bunların yanı sıra O 'nun Türk Milleti'ne ışık, güç, kuvvet oluşu. Bilim, teknoloji, inanç, kültür, barış, aydınlık, insanlık oluşu. Hakikaten şimdilerde Afganistan, Pakistan, Irak, İran, Sudan, Suriye, Cezayir ve daha onlarca ülkenin, yeni yüzyılın başındaki hallerini gördükçe, çizdiği yolun önemini çok daha iyi anlıyoruz. Aramızdan ayrılışının 72. yılında, önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz… SAYGILARIMLA…
NEDEN ÇOK SEVİYORUZ?
