Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Mevlüt ERGİN->SEVGİ, TUTKU VE ÖZVERİ... [ Arama ]

SEVGİ, TUTKU VE ÖZVERİ...
Başlık SEVGİ, TUTKU VE ÖZVERİ...
Açıklama 24 Kasım 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email mevlut29@hotmail.com
Siteye Ekleyen Recep Ergin
           Toplumların gelişmişlik ve saygınlık dereceleri, eğitilmiş insan gücü ve öğretmenleriyle ölçülür. Ülkeler için, gençlerine lâik ve demokratik bir eğitim ortamı sunmak; onları, özgür ve bilimsel düşünce yapısına sahip, kişilikli, bilinçli bireyler olarak yetiştirmek, son derece önemlidir. Bu yüzden de Atatürk, "Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir." Diyerek en güçlü düşman ordularına karşı kazanılan zaferlerden tutun da, bir ulusu yok olmaktan kurtarışıyla dünyanın takdirini kazanmışlık ününe kadar, hepsini bir kenara bırakıp, öğretmenlik yanının anlatılmasını istemiştir….  

           Gerçektende bu meslek, dünyanın her yerinde ve her döneminde, milletlerin geleceğini inşa eden belki de en önemli ve en onurlu meslek olmuştur. Çünkü en anlamlı ve kalıcı başarılar bu mesleği icra edenler sayesinde gerçekleşmiştir. Alman orduları,1871 yılında yapılan savaşta Fransa’yı yenilgiye uğrattıkları zaman Fransız Generali Vetgant",Fransa’yı yenen Alman orduları değil Alman öğretmenleridir" demiştir.

        Yine Fatih, İstanbul’u fethettiği zaman, zaferden sonra kendisine sunulan çiçek demetini, yanındaki öğretmeni Akşemsettin’e verilmesini emrederken:

        -"Bu zafer benim değil, beni yetiştiren öğretmenimin eseridir. Zamanımda onun gibi bir zatın bulunmasından duyduğum sevinç ,bu şehrin fethedilmesinden duyduğum sevinçten çok  daha fazladır."demiştir….

        Öğretmenler, etraflarındaki binlerce hatta milyonlarca genç beyinlerin şekillenmesinin, onlara daima bir şeyler öğretmenin ve örnek insan olmak gibi bir sorumluluğun sahibidirler. Onlar, meslekî idealizmleriyle, dinamizmlerini yüreklerinde ve tebessümlerinde birleştiren üstün birer şahsiyettirler.

         İnsanların doğruları bulmasına, eğitimine, mutluluğuna adanmış bir ömrü, çoğu kez kendisini de ihmal ederek harcayan bir tutku insanıdır öğretmen. Kısa zamanda aşk halini alan  bu meslek konusunda Henry Van Dyke'ın yaklaşımları da ne servet, ne de şöhretten yanadır; “ O, mesleklerin en az gelir getireni, ama insanı en çok ödüllendirenidir. Eğer sevmiyorsan girme. Çoğu kimseye ne servet, ne de şöhret vadeder. Fakat, sırf kendi hatırı için onu sevenlere, insanlığın soyluluk unvanını bahşeder ” ….

          Bu ilginç ve oldukça da etkileyici sözlerin sahibi, binlerce adsız öğretmen konusundaki tespitlerini şöyle sürdürür. “ O, gösteriş yapmaz, güçlüklere gönül rızası ile katlanır. Kapısının önünde bandolar çalmaz, zafer alayları yapılmaz ve altın madalyalar verilmez ona... O, karanlıkların sınırında nöbet bekleyerek, cehalet ve cinnetlerin siperlerine hücum eder. Görevinde sabırlıdır. Uyuşuklara hareket, uysallara cesaret, dengesizlere yön verir. Öğrenme aşkını ve ruhundaki hazineleri öğrencileriyle paylaşır. Gelecek yıllarda, bizzat kendi yollarını da aydınlatarak onlara hız verecek olan pek çok meş'aleler ateşler. Onun ödülü budur. ” Bu duyguyu tatmanın ve bir ömür zevkle icra etmenin, ne büyük bir onur ve ne büyük bir ödül olduğunu, herhâlde en iyi öğretmen yüreği anlar….

            İnsanımızın eğitimi gibi önemli bir sorumluluğun sahibi olan öğretmenlerimizi ve onların problemlerini, “Öğretmenler Günü” dolayısıyla senede bir gün yazıp çizerek dile getirmek ebetteki yeterli görülemez. Onları her zaman doğru anlamamız, sadece yılsonlarında öğrencilerimizin notlarını öğrendiğimiz kişiler olarak görmememiz, onların sesine kulak vermemiz ve onlarla iyi iletişim kurabilmemiz de önemlidir. Öğrencilerinden, devletin üst düzey yöneticilerine kadar herkesten bekledikleri tek şey, maddi ve manevi açıdan meslekî onurlarının korunması ve karşılıklı saygı-sevgidir. Bir başka ifadeyle, öğretmenlik mesleğinin gönüllerdeki yüceliğinin rencide edilmemesidir…                             

           Günümüzde öğretmenlik mesleği lâyık olduğu yerde midir? Ya da maddî ve manevî açıdan ne gibi gelişmeler kaydetmiştir. Şüphesiz ki bunlar ayrı ayrı araştırmaya değer konular. Eğitim tarihimize bakıldığında öğretmenlik, çağlar boyunca saygın bir meslek olarak gönüllerde taht kurmuşken, yeni yüzyılımızın başında “ hiç olmazsa öğretmen bari olsun ” gibi ifadelerle ne acı ki küçümsenmiş, dahası, yanlış planlamalarla okullar öğretmensiz bırakılmış, kimi zaman da, on binlerce öğretmen adayı genç beyinler, ihtiyaç fazlası olarak yetiştirilmeleri nedeniyle işsiz bırakılmışlardır. Bütün bu olumsuzluklar da “eğitim” olayının mimarı öğretmenlerimiz açısından oldukça üzücü olmuştur…

              Öğretmen, vicdanını duygusallığına siper ederek, yaşadığı her türlü olumsuzluğa rağmen, milletin yine önünde, yine aydınlık geleceğin tek mimarı durumundadır…Diyerek bitirelim bu haftaki yazımızı.. Tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutlar, iyi bir eğitim öğretim yılı geçirmelerini dilerim.SAYGILARIMLA…
Oyu Puanı: 23 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 18 (0 Kayıtlı Üye 18 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.20839 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu