Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Birileri arkanızdan konuşuyorsa üzülmeyin, çünkü bu durum, sizin onlardan önde olduğunuzun ve toplumda da iyi bir yerde olduğunuzun bir göstergesi, bir testidir.
Küçük toplumlarda, tanıdık çevrelerde ve işsiz insanlar arasında arkadan konuşmalar, çekiştirmeler çok olur.
Hazreti Yusuf Peygamber'in bile gömleğinin arkadan yırtıldığı düşünülürse, arkadan atışların, konuşmaların, çekiştirmelerin ve tavırların olmasını, içinde yaşadığımız toplum standartlarında normal ve olağan görmek gerekir. Bu duruma biraz da "çiğ süt emmişliğin" bir sonucu olarak bakmak gerekir.
"Arkadan konuşmalar" genellikle ya olumlu ya da olumsuz olur. Ama çoğunlukla da yaşanan şekli olumsuzluk üzerine kurulandır. Çünkü başkalarını çekiştirmek, etik ve kültürel değerleri olmayan insanların en büyük sermayesidir.
Aslında her kötü şey gibi "arkadan konuşma alışkanlığı" da sevgisizlikle başlamaktadır.
Herhangi bir şeyi sevmek için, sevilecek nesnede şu dört özellikten birisinin olması gerekir: Fazilet, menfaat, lezzet, hayırlılık.
İnsanların birbirlerini sevmelerinde de bu dört husus geçerlidir. Sevgi, "fazilet ve hayırdan" kaynaklı ise, bu, sevginin en temiz olanıdır. Ama eğer sevginin sebebi "menfaat ve lezzet" ise bu tehlikelidir. Çünkü menfaat ve lezzet biterse sevgi bitecek demektir. Menfaat ve lezzetin bittiği yerde veya hiç olmadığı durumlarda da çoğu kez maalesef arkadan çekiştirmeler başlamaktadır.
Bir kimsenin arkasından yapılan olumlu konuşmalar vicdan sahiplerinin "hakkı teslim" inden kaynaklanır. Ama, olumsuz, menfi konuşmalar ise çekememezlikten, kinden, sevgisizlikten kaynaklanmaktadır. "Söylenenler ya doğruysa..." denebilir. O zaman arkadan değil, doğrudan yüz yüze bu doğruları dile getirmek gerekir. Hele hele günümüzde bu işin yolu çok daha kolaydır. Telefon, mektup, dilekçe, fax ve nihayet email... İnternette gördüğüm bir duvar yazısı bu hususu çok güzel ifade ediyordu: "Taş atma, mail at..."
Genel ifadeyle "dedikodu" olarak adlandırılan ve toplumun huzurunu bozan arkadan konuşmalara her zeminde rastlamak mümkündür.
Bu tür olaylarla en güzel mücadele, seviye sahibi olmaktan geçer. Çekiştirenlere cevap vermemekten geçer, moralleri bozmamaktan geçer. Yoksa, ağzı olan konuşuyorsa siz ne yaparsanız yapın herkes bildiğini konuşacaktır. Çünkü, siz onun seviyesine inemezsiniz, inerseniz siz de onun gibi olursunuz. O zaman geriye susmak ve sabretmek kalıyor. Çekiştirmeler incitecek boyuta ulaşırsa, o zaman da işi Allah'a havale etmek gerekir.
İnsanların arkasından konuşmanın en kısa tanımı ise gıybettir. İslam âlimleri gıybeti, kindar ve haset sahibi insanların en çok kullandıkları alçak bir silâh olarak tanımlamışlardır. İzzet-i nefis sahibi bir insan, bu pis silâha tenezzül edip kullanmaz. Meşhur bir zât; "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet; zayıf, zelil ve aşağıların silâhıdır." demiştir.
Gıybet odur ki; gıybet edilen adam orada hazır olsa ve kendisi için söylenen sözleri duysa, o sözlerden dargınlık, kırgınlık gösterecekse bu söz gıybet kabul edilmiştir. Dolayısıyla bir kimsenin arkasından söylenen söz doğru ise, zaten gıybettir. Eğer yalan ise; hem gıybet, hem iftiradır. O zaman iki katlı çirkin bir günah oluşmaktadır. Dolayısıyla şu genellemeyi yapmak herhalde yanlış olmaz sanırım: "Birileri arkanızdan konuşuyorsa ve çekiştiriyorsa üzülmeyin, çünkü siz ondan öndesiniz demektir."
Gıybet etmek; Kur'an-ı Kerim'de, kardeşinin etini yemek gibi ifade edilmiştir.
Hucurat Suresi'nin 12. Ayet-i Kerime'sinde Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."