9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal,  16 Mayıs 1919'da Bandırma vapuruyla Samsun'a hareket ediyor ve 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkıyor. Mustafa Kemal gönlünde beslediği milli egemenlik ateşi için, ilk ve önemli adımı atılmış oluyordu. Mustafa Kemal Türk milletinin tarihinin yeniden yazılması için, milletin egemenliğine giden yolun milli mücadeleden geçtiğini iyi biliyordu. Memleketin bazı aydınlarının mandacılık fikirlerini ileri sürerek İngiliz mandacılığının mı yoksa ABD mandacılığın mı kabul edilmesi gerektiğini tartışıyorlardı. Türk’ün onurlu, gururlu ve bağımsızlığına düşkün olan bir millet olduğunu unutan aydınlar bu zor şartlarda milli mücadelenin kazanılamayacağını düşünürken, Mustafa Kemal, arşı yırtan bir seda ile: ‘’Bağımsızlık benim karakterimdir.’’demiştir.

Mustafa Kemal I. Dünya Savaşı’ndan bitap çıkan milletinin içinde bulunduğu kötü şartları biliyor; ama milletini ve onun karakterini çok iyi bildiğinden temel düşüncesi: "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." oluyordu. Türk milleti kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle milli mücadelesini topyekûn yaparak kazanıyor. Bu yazımda milli mücadele yıllarını kronik olarak anlatma niyetinde değilim. Büyük önder Mustafa Kemal ve milletimizin milli mücadele ruhunun bir kez daha hatırlanması gerektiğini düşünüyorum. Dâhili ve harici düşmanlar bu asil milleti tarihte de diz çöktürmek istemişler; ama her çağda başlı dik olan asil Türk milleti, ancak yüce yaratıcının huzurunda diz çökmüştür. Bu büyük millete tehdit savuran ucubeler şunu iyi bilmelidirler ki, yedi düveli önünde diz çöktüren bu kahraman millettir. 19 Mayıs ateşini yakan ruhun bu milletin damarlarında hatta hücrelerin de devam etmekte olduğunu bütün âlem bilmelidir. Bu ruh Türk milletinde her zaman var olan, bağımsızlık duygusu, vatan sevgisi ve inancına olan bağlılığıdır. Mustafa Kemal ve bu milletin kahraman evlatları ülkenin en küçük çakılını bile Türkleştirmiştir. Bu ülkenin sazı Türk’tür sözü Türk’tür, bağrında esen rüzgârı Türk’tür. 

Milletimizin kahraman evlatları canlarını feda ederek bu cennet ülkeyi bize bıraktılar. Ve biz de bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramını coşkuyla kutluyoruz. Öğrencilerimiz bayram dolaysıyla çeşitli gösteriler sunarak, halkın bayram kutlamalarına katılmasına katkı sağlıyor. Öğrenciler, gösterilerini müzik eşliğinde sunarken halkımızda bu müzik ritmine kendini kaptırarak öğrencilerimize eşlik etmektedir. İşte tam burada değinmek istediğim bir nokta var. Gösteriler yapılırken çalınan müziklerin yabancı müzik değil, bizim acılarımızı, sevinçlerimizi anlatan yani bu milletin yüreğimizden akıp gelen türkülerin müziklerinin eşliğinde gösterilerin sunması bence daha doğrudur. Bu düşünceme katılmayıp, müziğin dili yoktur, müzik evrenseldir gibi bahanelerle beni eleştirebilirsiniz; ama böyle düşünenler şunu iyi bilmeliler ki müziğin evrensel olduğunu en az onlar kadar bende biliyorum. Bir eğlence mekânında, evinizde, işyerinizde vb. yerlerde istediğiniz müzik tarzını dinleyebilirsiniz. Milli duyguların ve heyecanların yaşatıldığı bayramlarda yukarıda da değindiğim gibi bu milletin yüreğinden coşup gelen ezgilerin çalınması daha doğrudur.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramını dolaysıyla bir kez daha Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyorum.