Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->İsmail HAYAL->GENÇLİĞİMİZ VE KÜLTÜR KİMLİĞİMİZ [ Arama ]

GENÇLİĞİMİZ VE KÜLTÜR KİMLİĞİMİZ
Başlık GENÇLİĞİMİZ VE KÜLTÜR KİMLİĞİMİZ
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
İlim meclisine girdim kıldım talep
İlim tâ gerilerde kaldı illâ edep illâ edep.
Ziya PAŞA

Yirmi birinci asrın eteğinde yaşıyor olmanın menfi ve müspet verileri ve giderleri arasında bocalayan bir toplum oluverdik adeta. Avrupa'nın ve dünyanın en geri kalmış ülkelerinden bile aşağılarda olan kitap yazma ve okuma istatistiklerimiz aslında bir nevi aynamız hükmündedir. Topyekûn toplum olarak ne okuyoruz, ne okuduğumuzu anlıyoruz, ne de okuyanları seviyoruz.

Yapılan birkaç okuma projeleri de "temelsiz yapı çöker" misali havada kalıyor. Birkaç yıl önce tüm kurum ve birimlerde oluşturulan okuma stantları ve okuma saatleri bugün gidip bakarsanız yerlerinde yeller esmektedir.

Türkiye'nin sayılı dergileri Gümüşhane'de kaç adet satılıyor. Diğer illerde en çok okunan kitaplar Gümüşhane'mize henüz teşrif etmediler. Gazete bile okumuyoruz. Çay ocaklarında gazeteleri spor haberlerinden dolayı sağdan sola okuyoruz. Okuyanlara bir bakın en çok galyan ve bahis sayfalarını okuyor.

Gümüşhane Üniversitesi kuruldu kurulmasına da şehrin kültürel yapısından çok sosyal ve içtimai hayatına etki etti diyebiliriz. Gümüşhane gibi mazbut bir toplumda kaldıramayacağımız kültürlere şahit olurken beklediğimiz kitap ve gazete satışlarında hala bir fark göremiyoruz. Sinemamız kapalı, tiyatro salonumuz yok.

Birkaç sivil toplum örgütü ve derneğimizde olmasa entelektüel yazarları ve fikir adamlarını da neredeyse göremeyeceğiz. Bu Gümüşhane'mizin makûs kaderi olmasa gerek.

Atatürk Kültür Merkezi Gümüşhane'nin sosyal ve kültür hayatının kalbi adeta. İnanın her gün önünden geçerken acaba bir panel, konferans ya da başka bir kültürel program afişi asılmış mı diye bakınır dururum. Varsa eğer programıma alır ve katılmaya da özen gösteririm. Hemen her katıldığım programda maalesef beklentilerim ve hayallerim dumura uğrasa da kaderime razı olur dişlerimi sıkarak programı tamamlamaya çalışırım.

Siz adını ne koyarsınız bilemem ama bütün grupların yaptığı hemen her programda gördüğümüz manzara hep aynı. E insanımız aynı insan değiştiremedikten sonra. Şimdi sorarım size evimizde salonun orta yerine tükürebilir misiniz? Ya da çekirdek veya kuruyemiş kabuklarını atar mısınız? Yok dediğinizi duyuyorum. O halde Atatürk Kültür Merkezi'ne program bitiminde girin ve bakın. Gördüğünüz manzara Gümüşhane'nin kültür aynası değil midir?

Şimdi gelelim Denge Hukuk Derneği'nin tertiplediği ve son derece faydalı olduğuna inandığım "Sivil Anayasa Sürecinde Türkiye" panelinde gördüğüm şehrim insanından garip manzaralara. Panelistler sahnede, salon kadınlı erkekli tıklım tıklım ve konuşmacılar gördüğü bu manzaradan etkilenmişe benziyor. Kısa bir selamlama konuşması ardından mikrofonun hemen panelistlere verilmesini beklerken ön konuşmalar uzadıkça uzuyor. Konuşmacıların biyografileri alelacele yazılmış olacak ki ya yanlış okunuyor ya da bombalar patlıyor.

Neyse şükür ilk konuşmacı konuşmasına başlar başlamaz önceki programlardan da sabıkalı üst kattan bir bebek ağlaması kaplıyor salonu. Annesinin pış pış sesleri sahneden duyuluyor da annenin çocuğunu alıp dışarı çıkması gerektiği aklına gelmiyor. Ha gayret deyip dinlemeye başlıyoruz. Paneli yöneten program sonunda soruları yazılı olarak alacağını söylese de yılların eğitimcisi bir hocamız basıyor yaygarayı. Efendim bu paneller gereksiz falan filan. Yahu hocam adamları ömr-ü hayatımızda ilk defa görüyoruz ve sen ne diyorsun. Az sonra önümde oturan bir ağabeyimiz söylenenler hoşuna gitmemiş olacak ki homurdana homurdana kalkıp gürültüyle salonu terk ediyor.

Hey Allah'ım sen her şeye kadirsin deyip bir la havle çektikten sonra tekrar programa dönüyoruz ama orta sıralardan bir vatandaşımız cep telefonuyla karşısındakine;

"Heee, hee! Ben şimdi bir programdayım. Ben seni sonra ararım." Neyse onu da dışarı atarak bertaraf ediyoruz.

Ve her program öncesinde ve sonrasında acaba bu sefer bir şeyler öğrenebildik mi suallerini kendi kendime sorsam da; geldiğimiz noktanın bir arpa boyu bile olmadığını görmek bu şehrin kültürel yapısı hakkında ciddi endişelere sevk ediyor beni.
Oyu Puanı: 28 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 18 (0 Kayıtlı Üye 18 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.29969 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu