Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hasan PİR->PEYGAMBERİMİZİN SON ANLARINDAN İBRET LEVHALARI [ Arama ]

PEYGAMBERİMİZİN SON ANLARINDAN İBRET LEVHALARI
Başlık PEYGAMBERİMİZİN SON ANLARINDAN İBRET LEVHALARI
Açıklama -
Mail hasanpir2002@yahoo.com
Siteye Ekleyen Recep Ergin
            Peygamberimiz Hazreti Muhammed'i (a.s.v.) anlatan binlerce kitap ve kaynak bulunmaktadır.

            Siyer ödülü dünya birinciliğini kazanan Salih Suruç'un Nesil yayınları arasında yayımlanan  "Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı" isimli iki ciltlik kitabı yalın ifadesi, sade üslubu ile herkesin anlayacağı bir tarzda yazıldığı için, bu kitaptan Peygamberimizin son anları ile ilgili bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Müslümanlara ve ev halkına son seslenişi

         Son gün... Pazartesi günü...

            Resûl-i Kibriya Efendimizin mübarek dillerinden şu cümleler dökülüyordu:

            "Ey insanlar!.. Karanlık gece kıtaları gibi fitneler geliyordur!

            "Ey insanlar!.. Siz bana karşı hiçbir şeyle delil bulamazsınız; zîra ben, ancak Allah'ın Kitabı Kur'ân'ın helâl kıldığını helâl, haram kıldığını da haram kıldım!

            "Ey kızım Fâtıma!.. Ey halam Safıyye!.. Allah katında makbul olacak ameller işleyiniz (Bana güvenmeyiniz)! Çünkü ben, sizi Allah'ın azabından kurtaramam!"

 

*   *   *

Peygamberimizin, Hz. Fâtıma'ya Söyledikleri

            Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekrem'in hayatta kalmış olan biricik kızı idi. Kâinatın Efendisinin evlat sevgisini kendisiyle tatmin ettiği tek evlâdı.

            Hz. Fâtımatû'z-Zehra, güzel ahlâkta, yürüyüşte, oturuşta, kalkışta Peygamber fendimize en çok benzeyen evlâdı idi.

            Resûl-i Ekrem, hastalığının son gününde bir ara biricik kızı, güzel ahlâk ve zarafet timsâli Hz. Fâtima'yı yanına çağırdı.

            Hz. Fâtıma gelince, onu sol tarafına oturttu. Ona gizlice bir şey söyledi.

            Hz. Fâtıma'yı birden bir hüzün ve keder havası kapladı. Arkasından gözyaşları boşanmaya başladı.

            Peygamber Efendimiz, sonra yine bu güzide kızına gizlice bir şey daha söyledi. Bu sefer, biraz evvel gözyaşı döken Hz. Fâtıma, birden gülümseyip sevinmeye başladı.

            O sırada orada bulunan Hz. Âişe, daha sonra bunun sebebini sorunca, Hz. Fâtıma şu cevabı verir: "Önce bana pek yakında dünyadan ve benden ayrılacağını söyledi; bunun için ağladım! Sonra da "Ailem içinde en evvel bana sen kavuşacaksın." deyince de sevindim!" dedi.

*   *   *

Son anlar...

Rebiülevvel ayının 12'si, Pazartesi günü...

            Resûl-i Kibriya Efendimizin mübarek başları, Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Artık, nefes alıp vermekte güçlük çekiyordu. Dili Allah'ı zikretmekle meşguldü: "Allah'ım, beni Refik-i Âlâ'ya ulaştır!" duasını tekrarlıyordu. Bu esnada bile ümmetine irşatta bulunmaktan geri durmuyordu: "Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız! Namaza, namaza dikkat ve devam ediniz!" diyordu.

            Bu hazin manzara, orada bulunan Hz. Fâtıma'nın yüreğini âdeta dağlıyordu. Bir ara Resûl-i Kibriya Efendimizi bağrına bastı; "Vay, babamın çektiği ızdıraba!.." diyerek gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı.

            Peygamber Efendimiz, "Bugünden sonra baban hiçbir ızdırap çekmeyecektir." buyurdu ve ilâve etti: "Kızım, sakın ağlama! Ben vefat ettiğim zaman ‘İnnâ lillah ve İnnâ ileyhi raciûn' de" buyurdular.

*   *   *

Hz. Cebrail ile Hz. Azrail 'in birlikte gelişleri

            Resûl-i Kibriya Efendimiz, bu fânî dünyada artık son dakikalarını yaşıyordu.

            Bu esnada, Hz. Cebrail, Hz. Azrail'le geldi. Resûl-i Kibriya Efendimizin hâl ve hatırını sordu; sonra, "Ölüm meleği Azrail, içeri girmek için izninizi ister!" dedi.

            Resûl-i Kibriya Efendimiz müsaade edince, Hz. Azrail içeri girdi. Efendimizin önüne oturdu.

            "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım, istersen sana bırakacağım!"

            Resûl-i Kibriya Efendimiz, Hz. Cebrail'e baktı. O da, "Yâ Resûlallah, Mele-i Âlâ seni beklemektedir!" dedi. Bunun üzerine, Hâtemû'1-Enbiya Efendimiz, "Yâ Azrail, gel, memuriyetini yerine getir." diye buyurdu.

*   *   *

 Peygamberimizin, Rabbine kavuşması

            Mübarek başları Hz. Âişe'nin kucağında, göğsüne dayalı idi. Yanında su kabı vardı. İki elini suya batırıp ıslak ellerini mübarek yüzüne sürdü. Mübarek dudaklarından "Lâ ilahe İllallah." cümlesi döküldü. Sonra ellerini yüzünden kaldırdı. Gözlerini evin tavanına dikti. "Allah'ım, Refık-i Âlâ!.." cümlesini tekrarlaya tekrarlaya 63 yaşında iken mübarek ruhu Refık-i Âlâ'ya yükseldi.

        *   *   *

            Yazımızı, merhum Necp Fazıl'ın şiiri ile ve şefaat istek duamızla bitirelim.

            "Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...

              Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?..."

            Yüce Mevlam bizi kendisine hakiki kul ve Resulüne hakiki ümmet eylesin. Hem dünyada hem ahirette Peygamberimiz Hazreti Muhammed (a.s.v.)'ın şefaatine bizleri mazhar kılsın.

            Binlere salat ve selam Peygamberimize olsun. Amin    

Oyu Puanı: 43 - Ortalama: 4.39

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 22 (0 Kayıtlı Üye 22 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.31085 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu