Geçen hafta, 5084 sayılı yatırımları ve İstihdamı Teşvik ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 880 sıra sayılı yasayı B.B.M. görüşüp, kabul etti.
 2004 yılında süresi sona eren, Gümüşhane de dahil, yirmiiki ili kapsayan 4325 sayılı Teşvik Yasasının yerine ikame edilen 5084 sayılı yasayla, teşvik alacak il sayısı otuz altıya, şimdide onüç il ilavesiyle kırkdokuza çıkarıldı.
 Bu yasayla, yeni istihdam imkânı ile işsizliğe; gelir dağılımındaki dengesizliğe ve bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılığına (buna uçurumuna da denilebilir!) bir ölçüde çare olmak amaçlanıyor. Tabii, nüfus göçünü de en aza indirmek de…
 Bunun içinde, vergi ve sigorta primlerinde indirim, ucuz enerji, bedelsiz arsa tahsisi gibi teşvik edici avantajlar öngörülüyor.
 Son şekliyle yasaya yöneltilen eleştiriler şu noktalarda odaklanıyor: Otuz işçi çalıştırma mecburiyeti, yöre ve sektör bazına oturtulmuş olmayışı ve teşvik süresinin kısalığı (5 yıl)… Bu ve benzeri eleştiriler, yasanın reel ekonomik niteliğinin zayıf olduğuna yönelik.  
 Bu eleştirilere rağmen, kapsam dışı kalan il milletvekilleri; deyim yerindeyse dahil olmak için “can atıyor” görüntüsü veriyordu, “bundan sonra kırk dokuz Çin'le daha rekabet etmek zorunda kalacağız” diyorlardı.
 Hepsinden ilginci “Gümüşhane” isminin geçtiği bir konuşmaydı.
 Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Meclis kürsüsünden bir gazete küpürü göstererek şöyle diyordu: “Bakın, Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, bizi kanun kapsamı dışına çıkarın diyor.” (Espri: 3 gün sonrada kendisi kapsam dışı kaldı)
Ardından, AK Parti Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz elindeki dosya ile kürsüye gelerek, 15 aylık bilançoyu açıklıyordu: “Gümüşhane, ondört teşvik belgesi” (teşvik belgesi almanın mutlaka yatırım demek olmadığını da unutmayalım.)
 Ne diyeceğimizi bilemiyoruz, sizler biliyor musunuz?
 Mutlaka bilip-anlayamadığımız bir şeyler olmalı.
-------------------------------------------------------------------
 Anlayamadığımız, fakat üzüntüyle öğrendiğimiz başka şeyler de var.
 Avrupa Biriliği fonlarından, küçük ve orta boy işletmelerin faydalanabileceği yardımı alacak on il arasında bulunmadığımızı geçen hafta üzüntüyle belirtmiştik.
 Erzurum, Erzincan, Bayburt'u içine alan 52 milyon Euroluk “kalkınma programı”ndan nasipdar olamayışımızı da kara yazı olarak kaydedelim.
 Kader değil fakat kederden de hâli değil…
 Yazımızın başlığına koyduğumuz Nedendir ah nedendir söylemiyle ikinci fasla geçelim.
 Sanayi ve Ticaret Bk.lığı Küçük ve Orta boy ölçekli sanayi Geliştirme ve Destek İdaresi Başkanlığı (KOSGEB); faizsiz ve uzun vadeli %80 oranındaki mâli destekle şu yapılanma/donanım imkanını sağlıyor:
 ORTEM (Ortak Eğitim Merkezi) meselâ, içerisinde laptop, projeksiyon cihazı aparatları ve benzeri donanımı içeren bir eğitim salonu…
 ORTLAB (Ortak Kullanım Laboratuvarı) Gıda maddeleri ile ilgili her türlü analizi yapabilecek tam teşekküllü bir laboratuvar. Gıda üreticilerimiz başka illere giderek analiz yaptırıyor, kurulabilseydi dışarıdan bize geleceklerdi. KOSGEB, bu iş için üç yüzbin euroluk destek veriyormuş.
 ORTKA (Ortak Kullanım Atelyesi) Beş üretici bir araya gelince, bu iş için tahsis edilen iki yüzbin euro emre amade… (Makine desteği)
 Birçok il bu imkandan gereği gibi faydalanıyormuş. Mesela Trabzon ikiyüz milyar alarak atelyesini kurmuş. Ya biz? Ne siz sorun ne biz söyleyelim, “el elde, baş başta…”
 Peki, Gümüşhane niçin almadı veya alamadı?
 KOSGEB Trabzon İşletme-Geliştirme Müdürlüğü'ne başvuruldu,
 Şart olan %20 katılım payı taahhüt edildi,
 Gerekli olan, ortak katılım kültürü ortak paydasında organize olundu da, sonuç alınamadı mı, yoksa bunlar yapılmadı mı? Birinci şıkkın geçerliliği olamaz.
 İkinci şık galip ihtimal, fakat izahı zor. Gümüşhanelice soralım: “Dağlar mı otsuz, inek mi sütsüz?” bilemiyoruz, bildiğimiz, kumaşımızdan markalık elbise olmuyoor.
 Ne yapalım, “ayranımız bu, yarısı su,” takmayalım kafaya, “ayranı yok içmeğe…” denilemez ya!..
 Ekmeden biçmek, ve/veya el taşın altına sokulmadan defineye ulaşmak ham hayaldir.
 Üniversite konusunda da böyle olmadı mı?
 Bayburt Bağımsız Milletvekili Ülkü Güney'in Meclis kürsüsünden söylediklerini dinleyince gerilediğimiz, “üniversite kalmamış, fakülte olmadı, meslek yüksek okulu alalım” çizgisine kendi kendimize geldik diye düşündük.
 Ülkü Güney  Bayburt üniversitesi için Bayburtlu komşularımızın fedakârlık eseri hazırlıkları sıralayıp, göysünü gere gere “Bayburt üniversitesinde görev almaya hazır ikiyüz öğretim görevlisinin taahhütnameleri cebimde” diyebiliyordu.  
 Ya bizim cebimizde? Ne girdi, ne çıktı… “Başbakana açık mektup” tan başka… O'da tamam olmamış, imzalar noksanmış!.(Sürece göre yapılanlar yetersizdir.)
 Merak edip yakınımız olan ve vaktiyle dekanlık da yapan iki akademisyen hemşehrimize sorduk. (Prof. Dr. Erdoğan SELÇUK ve Prof. Dr. Necmeddin TOZLU) 
 Sizin dedik, şu mutasavver (tasarlanan) Gümüşhane Üniversitesine bilgi/birikim olarak ne katkınız oldu?
 Cevap tıpkı basım ve çarpıcı idi! “Bizi işe katan oldumu ki!”…
 Ne diyelim, dahasını söylersek “müzmin muhaliflik nüksetti” derler!
 En iyisi büyüklere masal çocuklara tekerleme, uykudan önce.
 Keyifler bütün olsun!
 AÇIK MESAJ : AK Parti İl Yönetimine, Hangi konunun neresinde durulacağı çok önemli.
 Bu konum belirlemede belirleyici olan siyaset mühendisliği dir. Bu, her konunun siyasallaştırılıp, politize edilmesi gerektiği mânâsını taşımaz. Kısaca açalım: “Altın Madeni Açılıyor” netameli haberini (konu yargı aşamasında ve Gümüşhane için geçmiş ve geleceği ile bir macera iken..) vermek, sizin değil, altın şirketinin işiydi. Buna mukabil, yukardaki yazımızda değinilen konular ve benzerleri sizin ilgi ve inisiyatif alanınızda olmalı.
 Ankara'dan gelecek haberlere odaklanıp, nakletmek yanı sıra Ankara'ya iletileceklerle meşgul olmakta önemlidir, çünkü sorumlusunuz.
Şayet,  “bize akıl mı öğretiyorsun” harc-ı âlem tepkisini savunma aracı yaparsanız, oy verenin (halkın) akıl vermeğe de yetkin olduğunu hatırlatırız. “Oy ver karışma” diyenlerden çok çektik. Selâm ve hayırlı işlerde başarı dilekleriyle. O. E.