Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Dünyada çocuklarına bayram hediye eden tek devlet olduğumuz 23 Nisanlardaki bütün nutuklarda söylenir. Söylenir de başka milletlerin çocukları bizdeki formatta bir bayramı kabul ederler miydi? Şüpheliyim. Peki, Büyük Atatürk bu bayramı böyle kutlasınlar diye mi çocuklara armağan etti? Tarihi az çok bilen biri olarak bu soruya kesinlikle hayır cevabını verebilirim. Büyüklerimize sorduğumuzda bizde de eskiden böyle kutlanmadığını öğreniyoruz, en azından orta yaşın üzerindekiler de aynı şeyleri söyleyeceklerdir. O halde ne oldu da çocuk bayramı çocuklara eziyet haline geldi yada getirildi. Suçlu(lar) aramadan bu yılki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yeni geçtiği için gelecek yıllara ışık tutması açısından birkaç tespit yapıp öneri sunalım istedik. Bayram törenlerini gözden geçirmekle başlayalım, anasınıfından başlayarak onbeş yaşına kadar öğrencilerimizin saatlerce ayakta durmaları, davetliler tören alanına gelmeden önce sıraya sokulup, tören sonuna kadar öylece bekletilmeleri acaba büyüklerin ne kadar katlanabilecekleri bir işkencedir?(saat 09.00- 11.30 arası) Okullarda bir ders saati 40-45 dakikadır, aralarında teneffüs yapılır, bu yetmez bilimsel verilere göre öğrenci dikkati en fazla 20 dakikadır. Öğretmen ders arasında da bu dikkati açık tutacak aktiviteler yapar… Dikkatli okuyucuların şöyle dediklerini duyar gibi oluyorum; “ Bu bayram zaten çocuklar için yapılmıyor ki, onlar büyükleri eğlendiriyorlar, büyüklerin de oturdukları yerde dikkatleri pek dağılmaz” (Ben demiyorum) Bayramda ne istersin, nasıl bir bayram yapmak istersin diye öğrencilere/çocuklara hiç soruyor muyuz acaba? Ne gerek var, onlar görevlerini; yani büyüklerin verdiği rolü yapacaklardır. Gene eskisi gibi olsun ama, sadece şunu değiştirelim nasıl olur? Çocuklara 23 Nisanda bizi nasıl eğlendirmek istersin diye soralım, bırakalım diledikleri gibi eğlendirsinler bizleri. Biz gene tirübünde oturup onları alkışlayalım, ama kısıtlamayalım, komut vermeyelim, su içmeye gitmelerini, tuvalete gitmelerini … engellemeyelim, çok şey mi istiyor olurlar çocuklarımız. Üçüncü, dördüncü, beşinci tespit ve öneri…. onlara bıraktım, neler istediklerini çocuklara bırakalım, bu şans verildiğinde onlar söylesinler, yoksa ben de eleştirilecek duruma düşeceğim. Ama ben yaşadığım bir bayramı sizlerle paylaşarak sözlerimi noktalayacağım. Dört yıl önce bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramında memleketimdeyim. Ailecek bayramı mezun olduğum ilkokulda kutlayacağız, ben geçmişi yaşarken onlar da bir köy bayramı yaşayacaklar. Bu duygularla okula doğru yaklaştığımızda İstiklal Marşımız başladı, durup, dinledikten sonra okul bahçesine ulaştık. Fakat ortada öğrenci yoktu. Herkes okuldan çıkarılan oturaklarda oturuyor. Yaşlarına bakarak öğrenci oldukları anlaşılan çocuklar bahçede istedikleri yerde serbestçe oturmuşlar, sadece bir kız, bir de erkek öğrenci ellerinde mikrofon ayaktalar, onların sunum sıralarına göre anons edilen öğrenciler oturdukları yerden kalkıp şiir okuyor, günün anlamından bahsediyor, parodiler sunuyorlar, şarkılar söylüyor, korolar oluşturuyorlar… Öğretmenler kim diye merak ediyoruz. Çünkü öğrencilere talimatlar veren, susun, durun diyen kimse yok, stresli eli ayağına dolaşan biri de yok, sadece teknik konularda programın akışına yardımcı olan bir öğretmen dikkatimi çekiyor, öğretmen olduğumu tahmin ettiğim diğer kişiler ise izleyicilerle aynı sıralara oturmuş programı izliyorlar. Tıpkı okulun bahçesini doldurmuş onlarla aynı sırayı paylaşan köylüler gibi. Hepsinin yüzlerinde mutluluk var, anne babalar çocukları ile gurur duyarken, öğretmenlerde öğrencileri ile gurur duyuyorlar. Sonra final geliyor şehirden getirtilen davulcu ve zurnacı eşliğinde halk oyunları oynanıyor, ama tam final. Ancak ben bu bölüm başladığında Gümüşhane’ye döneceğimden köyden ayrılıyorum, en son okulun bahçesine baktığımda öğrenci, öğretmen ve köylüler el ele tutuşmuş oynuyorlardı. Gene bazı okuyucular diyecek ki. “ Zaten bizim köyde de eskiden böyle bayramlar kutlanıyordu”. O zaman Atatürk bu bayramı sadece köy çocuklarına armağan mı etmiş? Hayır. Öyleyse gelin çocuklarımıza bu bayramı “tekrar armağan edelim” Herkesin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. “Çocuklarımızın bayram edeceği” nice bayramlar dileği ile esen kalın.
sayın hocamın yazdığı bu köşe yazısına yorum yapmak benim haddim değildir.Ancak söylenmesi gereken bir şey var ise o da bir yazı ancak bu kadar güzel olur.