Allah'a binlerce şükürler olsun ki sıhhat ve saadetle mü'minler için rahmet denizi olan mübarek Ramazan ayına bizleri kavuşturdu. Eğer ömrümüz vefa ederse elimizden geldiği kadar bu ilahi lütuftan fazlasiyle istifade etmeye çalışacağız.
      Her ayda oruç tutulursa kabul edilir; zekat verilirse makbule geçer. Ramazan ayı başkadır. Ramazandan diğer aylardaki iyilik ve ibadetlere bire on, belki bire yüz sevap söz konusu olabilir. Ancak Ramazan ayı öğle değildir. Onda bire yediyüz ve daha fazlasından başlar sevaplar. Bunun içindir ki zekatlar da fitreler de diğer bütün iyilikler ve nafile ibadetler de bu ayda çok yerini bulur. Diğer aylardan farklı yardımlaşma gayreti içinde oluruz.
      Müminlerde uhrevi duygular da bu ayda ve bu günlerde coşar, dünyanın faniliği ahiretin bakiliği bu ayda daha çok düşünülür. Daha şuurlu şekilde dini hayat yaşanır. Evlerde hatim okutulur, komşular çağrılır. Dostluk, samimiyet pekiştirilir. Tesbih çekilir, nafile namazlar, kaza namazları kılınır. Camilerde mukabele okunur, iftardan sonra teravih namazı kılınır.
      Mahallemizde ve çevremizdeki fakirlere, dul ve yetimlere, yoksullara yardım edilir. Fitre ve zekat verilir, iftar yemeği yedirilir. Hayır duaları alınır. Şehirlerin merkezi yerlerine iftar çadırları kurularak fakirlerin, yoksulların veya evine gitmeye zamanı olmayan yolcuların, misafirlerin, gariplerin oruçlarını açmaları sağlanır. Birbirini tanımayan bu kişilerin bulundukları zaman içinde tanışmaları, sohbet etmeleri, dostluk kurmaları sağlanır.
      Ramazan bereket, rahmet ve bağışlanma ayıdır.
      Kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerin mealleri bu ayı nasıl değerlendireceğimizi bizlere şöyle bildiriyor.
      “Ey iman edenler! Sizden evvelkilere oruç farz kılındığı gibi günahlardan korunasınız diye size de farz kılındı,” (Bakara Suresi. Ayet 183.)
      Resul-i Kibriya Efendimiz Hazretleri de orucun fazileti, oruçlunun dikkat edeceği hususları şöyle beyan ediyorlar:
      “Aziz ve Celil olan Allah-u Teala buyuruyor ki: Ademoğlu'nun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna. O benim içindir. Onun mükafatını ben vereceğim. Oruç, ateşe karşı siperdir. Sizden biriniz oruçlu bulunduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Şayet birisi ona hakaret eder veya ona çatıp çekişirse “Ben oruçluyum” desin. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki  muhakkak oruçlunun ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur. Oruç tutanın ferahlanacağı iki sevinçten birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabı ile Allah'a kavuştuğu andır.” Riyazü's Salih'in C.2 S.484.
      Başka bir Hadisi Şerf’de   ise mealen şöyle buruyor.
       “Bir kimse Ramazan'ın faziletine inanarak ve mükafatını umarak oruç tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.  Rüyazü's Salihin S. 489
      Ramazan ve orucun biz müminlere kazandırdığı faydalar saymakla bitmez. Oruç, oruçlu ile kötülükler arasında bir perdedir. Şifa ve sıhhat kaynağıdır. Oruç, yoksul ve fakirlere yardıma vesiledir. Oruç insanı insanlık  mertebesinden meleklik mertebesine ulaştırır. Oruç, oruç tutan kimsenin cehennemden azadına ve cennete girmesine vesile olur. Oruçlu kişiyi sabra, tahammüle ve fakirlerin içinde bulunduğu zor durumları hatırlatır. 
      Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun; sevgi ve dualarımızla...