Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Talat ÜLKER->TARİHİ YENİDEN OKUMAK [ Arama ]

TARİHİ YENİDEN OKUMAK
Başlık TARİHİ YENİDEN OKUMAK
Açıklama 04 Aralık 2006 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Geçmişi anlamayan, onu bir kez daha yaşamak zorundadır. Tarihi iyi okumayan, yaşanmışlıklardan gerekli ve doğru dersleri çıkaramayan toplumlar geçmişin acılarını tekrar tekrar yaşamak gibi bir zaafın esiri oluyorlar. Bilinmelidir ki bugün canımızı yakan, ufkumuzu karartan ne kadar sorun varsa onların kaynağı da çözümü de tarihtedir.

        Bugün AB ile yürüttüğümüz ilişkilerin bundan 150 yıl önce yaşananların tekrarı olduğunu tarihe dikkatli bakan her göz kolayca fark edebilecektir. 1838'de İngiltere ile yaptığımız Ticaret Antlaşmasıyla 1995'de imzaladığımız Gümrük Birliği Antlaşması birbirinin kopyası sayılacak kadar benzerdir. 1838'de imzaladığımız antlaşmanın bizi getirdiği konum Düyun-u Umumiye kapısında dilenciliktir. Gümrük Birliğinin Türk ekonomisini farklı bir sonuca taşıdığını aklı başında kaç iktisatçı söyleyebilir ki...

        Aynı şekilde 1856'daki Islahat Fermanıyla 2005 AB İlerleme Raporu birbirinin aynısıdır. Hatta ilerleme raporuyla milletin dokusuna vurulan neşterlerin daha ayrıntılı bir ameliyat öngördüğü bile söylenebilir. Islahat Fermanıyla sadece gayrimüslim azınlıkların hakları konusunda dayatmalar öne sürülürken bugün Lozan'da tek millet olarak tanımlanan Müslüman halk otuzun üzerinde parçaya taksim edilmektedir.

        Dedim ya geçmişi anlamayanlar onu yeniden yaşamak zorunda kalırlar. Dün azınlıklar diyenler bugün daha küstah ve daha genişletilmiş bir planla aynı şeyi söylemektedirler. Üstelik bu sefer iletişim araçlarını yönlendirdiği kitleler de bu plana alet edilmektedirler. Batı Lozan'ın rövanşı için yaptığı asırlık hesabı bize ödetmek için bu sefer işi sıkı tutuyor.

        Biz Lozan "hezimet midir zafer mi?" diye tartışırken, elin oğlu Lozan'daki kazanımlarımızı bir bir geri almakta. İşin kötü tarafı artık düşmana karşı kafamız ve gönlümüz eskisinden daha karışık. Ali Kemallerin sayısı yüz yıl öncesiyle kıyaslanamayacak kadar kabarık. O kadar çok ve yaygın ki onların sesi Halide Ediplerin, Akiflerin sesinden daha çok ve daha gür çıkıyor.

        Düşünebiliyor musunuz, devletle ve milletle kavgaya tutuşmayı demokratlık sayan ne kadar kalem erbabı varsa hepsi itibarlı ve bol akçeli gazetelerin köşelerindedirler. Üstelik sol görüşlü yayın organlarında varlıklarını kanıksadığımız bu tür yazarların artık muhafazakar kesimin yayın organlarının da köşelerini parsellediklerini görmekteyiz. Örnek mi istiyorsunuz? Hayırseverlerin zekat ve bağışlarıyla palazlanmış bir cemaate yakınlığıyla bilinen bir gazetenin köşelerinden milletimize kin kusan Etyen Mahçupyan, Elif Şafak, Herkül Milas gibi kalemler cümlenizin malumu.

        Daha ilginç bir örnek sunayım dikkatlerinize: İlimizde çıkan, sahiplerinin ve çalışanlarının milli duyarlılıklarından şüphe etmediğimiz bir gazetemiz, ulusal basından alıntı yaparken, başka yazar yokmuş gibi, her gün bu tür kalemlerden alıntılar yapmaktadır. Gün geçmiyor ki bu gazetemizde Etyen Mahçupyan'ın muhtemelen mensup olduğu ırktan miras aldığı Türk düşmanlığını kustuğu bir yazısının alıntısıyla karşılaşmayalım.

        Peki, şimdi şöylece bir düşünelim: Gümüşhane gibi, milli ve manevi duyarlılıklar açısından, solcusu ve sağcısıyla homojen (bağdaşık) bir topluluğu sinesinde barındıran bir kentin insanlarına, hangi ihtiyaç gerekçe gösterilerek böyle bir seçme dayatılabilir ki... Elbette niyetim bir gazetemizin yazı işleri sorumlularının yaptığı bir seçime müdahale etmek değildir. Anlamak istiyorum. Konum da onların seçimleri değil zaten.

        Diyeceğim odur ki; düşman aynı düşman, taktik aynı taktik... Lakin biz düşmanın yeni kisvesini, yeni üslubunu anlamaktan yana zaafa düştük. Şairin "Batıl hemişe batıl-ı beyhudedir veli / Müşkül odur ki suret-i haktan zuhur ede" dediği gibi. Yani batıl her zaman batıldır ve boştur ancak hak suretinde ortaya çıktığı da olur ki işte zor olan budur. Şaşırıp kalışımız da bundandır. Batıl artık batıl kisvesiyle karşımıza çıkmamaktadır. Hak suretine bürünüp, bizden biri gibi görünüp girmekte aramıza. Onunla kol kola girenleri yeniden tarih okumaya davet etsek haddimiz aşmış mı oluruz, takdir okuyucunundur.

        Bu çağ bilgi çağı. Bilginin aracılığını iletişim araçları yapıyor. İletişim araçları büyük ölçüde sermayeyi kontrol eden güçlerin elinde. Onlar dünyaya "hırsız feneri" tutuyorlar. Görülmesini istediklerini aydınlatıyor, görülmesini istemediklerini karalıkta bırakıyorlar. Zihinler yorumlanmış bilgiden başka bir hükmü olmayan haberlerle kirletiliyor, akıl ve gönül bütünlüğümüze kastediliyor. İşte bu yüzden geçmişi yeniden okumak, yapıp ettiklerimizin ne anlama geldiğini yeniden yorumlamak gerek.

        Bu ülkede 80 öncesi "Ortak Pazar'a Hayır" naraları atarak kitleleri peşlerinden sürükleyen milliyetçi ve muhafazakar kadroların neden fikir değiştirdiklerini sorumlu oldukları kitlelerle paylaşmaları gerekmektedir. Batı hala aynı haritaları çizerken, batının şeytani yüzü bin bir maskeye bürünmüşken, demokrasi, insan hakları gibi muallak kavramların içeriği 1856'daki Islahat Fermanını bile masum bırakacak dayatmalarla doldurulurken, Lozan'daki kazanımlarımız bir bir geri istenip, Serv'den daha ağır günlere doğru bizi sürükleyecek talepler sıralanırken düşünen, konuşan ve yazan herkesin dikkatli olması ve tarihi yeniden okuması gerekiyor.

        Akif'in dediği gibi, "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi". Evet, tarihi yeniden okumak zorundayız. Okumalıyız ki kimlerin dili, eli ve gözü yapılmak istendiğimizi, kimlerin iyi niyetimizi istismar ederek bizi kullandığını ya da kullanmak istediğini anlayabilelim. Yoksa her olup bitene "demokrasi gereğidir" gözüyle bakma gevşekliği bizi bir uçuruma doğru sürükleyecektir. Bu coğrafyada ayakta kalacaksak tarihin yol haritasını iyi yorumlamak gerektiği unutulmamalıdır.
Oyu Puanı: 47 - Ortalama: 3.25

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 17 (0 Kayıtlı Üye 17 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.83212 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu