Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
04 Aralık 2006 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Türkiye günlerdir İstanbul'da yaşanan orman katliamını konuşuyor. Olaylara taraf olan ya da olmayan birçok tanıdık sima çeşitli iddialar öne sürüyor. Geçmişte bakanlık ve milletvekilliği yapan kişilerin isimleri gündemin ilk sıralarında.
Türkiye ormanlarının özellikle kent merkezlerine yakın yerlerde kalan bölümlerinin para kazanmak veya gayri menkul edinmek hırsı yüzünden teker teker elden çıkışını izlemek ne kadar ürkütücü.
Kamu görevlilerinin girmeye dahi cesaret edemedikleri sitede yaşanan olaylar yüzünden devletin bakanının beynine kan sıçraması bir yana, havada uçuşan tehditler, ve meydan okumalar birbirini izliyor.
Bütün bu olan bitenler karşısında aslında söylenecek pek fazla şey yok. Bir haftadan bu yana konuyu ısrarla işleyen bazı köşe yazarlarının geçmişte yazdıklarından dolayı başlatılan yasal incelemeler sonunda yargının hükmettiği tazminat cezaları sistem denilen çarkın nasıl işlediğinin de somut bir göstergesi değil midir? Yasaların veya ondan gücünü alan kamu otoritesinin hangi yöne doğru hızla gitmekte olduğu ortada.
Peki Dünya şehri İstanbul'da bunlar yaşanırken, bizim bölgemizde neler oluyor?
Yaz mevsimi boyunca Gümüşhane'nin paha biçilemeyecek zenginlikte olan yaylalarına yaptığımız gezilerde objektiflerimize yansıyan görüntüleri aralıklarla kent gündemine taşımaya çalışmıştık. Üstelik bu seyehatlerimize etkili ve yetkili birçok ismin de iştirak ettiklerini yeniden hatırlatmakta yarar var. O dönemde yayların mutlak suretle yeniden ele alınması gerektiğini ısrarla vurguladık.
O günden bugüne ne değişti diye soracak olursanız, tanıklık ettiğimiz olumlu yönde cereyan eden henüz bir gelişme yok. Kısacası yaylalarda atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş durumda.
İşin en ilginç yanı yaylalarımızda yasa dışı bir şekilde mantar gibi türeyen beton binaların yapımına nasıl gözyumulduğunu kimsecikler bilmemekte. Veya bu kirli ve kanunsuz yapılaşmalarla ilgili hiçkimse yorum yapmamakta.
Yani yürürlükte olan yasal düzenlemeler gayet açık olmasına rağmen, mera vasfı taşıyan alanlarda yapılaşmalara nasıl izin verildiği şimdilik meçhul!
Kısaca var olan bir kabahati görevleri olsa dahi hiçbir kamu görevlisi üzerine almak istemiyor. Bu durumda ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı insanların devlete olan güvenlerini de varın siz düşünün!
Bu haliyle yasaların uğramadığı yaylarda hakim güçlerin kim ya da kimler olduğunu doğrusu herkesten çok ben merak ediyorum. Gördüklerim karşısında çoğu zaman yaylaların ülke sınırlarına dahil yerler olup olmadığı konusunda ciddi tereddütler yaşıyorum.
Yaylarda devam eden yağmalarla ilgili soruları çeşitli açılardan genişleterek sormak olasıdır. Dikkat çekmek istediğim husus, yaylaların kısa süre sonra elden çıkacak olmasıdır.
Son yıllarda Gümüşhane'de görev yapan yerel yöneticiler dağ ve yayla turizmini çok sık dillendirmeye başladılar. Doğrusu çarpık kentleşmenin şehirlerimizden sonra yaylalarımıza sıçradığını dikkate aldığımızda bizim dağ ve yayla turizminden neyi hedeflediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
Gümüşhane yaylalarında önüne gelen ev yapıyorsa ve buna kimse engel olmuyorsa, bu işin sonunun nereye varacağını kestirmek hiç de zor değil.
İktidar olan bir hükümet üyesi Maliye Bakanının hazine arazisini 50 dönüm ormanlık araziyi işgal ettiği ve 2B planı yasasını sürekli gündeme getirdiği bir dönemde bunlara hükümet olarak karşı durabileceklerine kargalar inanmıyor siz inanıp yorulacaksanız hak getire derim.T.K