Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Talat ÜLKER->REYTİNG HİPNOZU [ Arama ]

REYTİNG HİPNOZU
Başlık REYTİNG HİPNOZU
Açıklama 06 Aralık 2006 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Ülkemiz, günde beş saatlik izleme ortalamasıyla Avrupa'nın en çok televizyon izleyen insanların yaşadığı bir iletişim cenneti. Her birimiz o sihirli kutunun karşısında bir günümüzün beşte birini yani 300 dakikasını, geçiriyoruz.

        Televizyon kitaplardan ve kültür sohbetlerinden kaçanların kendilerini kilitledikleri çağdaş bir zindandır. Seyretmek düşünce kaçkını kafaların ve duygu yoksulu gönüllerin sığınağıdır. Seyretmek kolaydır, caziptir. Beyni ve yüreği uyuşturur. Duyguları ve düşünceleri yatıştırır. Eğitilmemiş zihinler ve iradeler için hayatın anlamı gözün gördüğündedir.

        Televizyon teknoloji çağının en müthiş buluşu. Denilebilir ki hiç bir alet onun kadar hayatımıza nüfuz etmiş değildir. O evimize, işyerimize, mahallemize, köyümüze, kentimize hâkimdir. Salonumuzun, mutfağımızın, yatak odamızın davetsiz misafiridir televizyon.

        Aklımız gözümüzde artık. Düşünmüyor seyrediyoruz. Hayal âlemimizin kapılarını çoktan kapattık. Şiiri hayatımızdan kovduğumuz günden beri kitapları artık vitrinlerimizi süsleyen biblolarla aynı raflarda sergiliyoruz. Şehvet pazarı ekranların renkli görüntüleri gönül kapımıza, düşünce ufkumuza kapkara kilitler vurdu. O aramıza geldi geleli, aile içi akşam sohbetlerini, komşu ziyaretlerini, kitap okumayı ve birlikte eğlenmeyi unuttuk. Büyüğümüz küçüğümüz, yaşlımız gencimiz hasılı hepimiz televizyon denilen bu bin bir renkli ve bin bir işveli nazeninin müptelası olduk.

            Ev içi kavgaların en önemli sebepleri arasında artık kanal ve program tercihlerinin oluşturduğu çatışmalar yer almaktadır. Zevkleri ve hayat tarzları arasında uçurumlar bulunan yaşlılarla gençlerin zaten mecburiyetlere bağlı olan birliktelikleri bu sayede iyice zorlaşacağa benziyor.

            Artık hiçbirimizin özel hayatı yok. Evimizin her köşesi şuh sesli yosmaların, ağzı salyalı maçoların görüntüleri dolduruyor. Hatırlıyorum da evimize ilk girdiğinde mini etekli kızların görüntülerine bile bakmaya utanırken zamanla bikinililere, öpüşenlere hatta yatak sahnelerine bile alışır olduk.

            Dilimizi bilmeyen, Amerikan aksanıyla konuşan sunucular onda, kız mı erkek mi olduğu kolay kolay anlaşılamayan şarkıcılar onda, sanatçı kisvesine bürünmüş vatan ve millet hainleri onda, saçı, sakalı, bıyığı bize benzemeyen gençler onda, tek maharetleri dişilik olan genç kız bozuntuları onda...

            Onda köyümüz yok, köylümüz yok. Camimiz, cemaatimiz, askerimiz, polisimiz, öğretmenimiz, hekimimiz, memurumuz yok, Sazımız, müziğimiz, folklorumuz, kültürümüz yok.

            Bunca ziyana rağmen televizyon izleme rekortmeniyiz. Batının kültür sömürgeciliğinin taşeronluğunu yapan o sihirli kutulardan evlerimize açılan pencereden neler seyrediyoruz? Sarhoş kusmuğu şarkıların sofralarımızdaki helal lokmalara eşlik ettiği yemek saatleri hariç, televizyon yayınlarının planladığı bir hayatın seyircileriyiz artık. Eleri televizyon kumandalarıyla bağlı mahkûmlara döndük. Karşımızdaki gardiyan haykırıyor: Az sonra...

            Öz kızının ırzına geçen canavar babanın akıllara durgunluk veren dramı, az sonra...

            Anne ve babasını öldürdükten sonra kayıplara karışan canavar gencin hazin sonu, az sonra...

            Sarhoş şoförün sebep olduğu trafik kazasında diri diri yanan insanların tüyler ürperten görüntüleri, az sonra...

            Konserde donunu sahneye atan genç kız ünlü sanatçının şarkısına eşlik ederken bayıldı, az sonra...

            Büyük göğüsleriyle şöhret olan genç kızın üstsüz görüntüleri, az sonra...

            Eroin kullanan liseli gençlerin âlemi kanlı bitti, az sonra...

            Türkiye güzeli seçilen genç kız bir iş adamıyla otel odasında basıldı, az sonra...

            Dokuzuncu senfoniye laiklik alkışı az sonra...

            Bölücü terör çetesinin eli kanlı başkanına temennalar yağdıran aydın taslaklarının devlet sırlarını ifşası az sonra.

            Kasetler savaşında yeni bulgular az sonra.

            Az sonra,  az sonra, az sonra...

            Çocuğuna tecavüz eden baba az sonra, zina eden şarkıcı az sonra, eroin batağındaki genç kız az sonra, arkadaşının sevgilisiyle basılan genç star az sonra, devlete, millete, askere ve şehitlere küfreden yazarlar, profesörler az sonra.

            Az sonra şehvet, az sonra cinayet, az sonra yalana endeksli siyaset, az sonra harama batmış ticaret, az sonra millet düşmanlarına oyuncak edilen devlet, az sonra iktidarsız hükümet.

             Sen uyu ey millet! Uyu ve seyret. Bu sihirli kutu hanımlık kızlarını orta malı, beylik oğullarını "mankurt[*]" yapsın, sen seyret.

            Evet, popüler kültür dedikleri bu işte: Etekler üç, akıllar beş karış havaya. Bütün değerlerin ayaklar altına alındığı, insanların şehvetin ve tüketimin esiri yapıldığı düzenlerin televizyon gibi bir toplum hipnozcusuna ihtiyacı var.


[*] Mankurt; Cengiz Aytmatov'un Gün Uzar Yüzyıl Olur adlı eserinde Kırgız destanlarından yararlanarak güncelleştirdiği bir kişiliktir. Efsanede, düşmana esir düşen Kırgız gençlerinin, hafıza silmeyi amaçlayan çeşitli işkencelerden geçirildikten sonra, öz benliklerini yitirmiş, kimliksizleştirilmiş, düşmanının kuklası haline getirilmiş zavallılara dönüştürülmeleri anlatılır. Mankurtlaşan gençler kim olduklarını, soylarını-soplarını, nereden geldiklerini, adlarını, analarını-babalarını bilemez hale gelirlerdi. Kimlik bilincini yitirmiş köleler haline getirilen bu gençler düşmanın elinde korkunç bir silaha dönüşürlerdi.  Aytmatov'un eserinden yapılan iktibasla "Mankurtizm" "sosyal kimlik değiştirme ve öz köküne yabancılaşma" temalarını karşılayan bir terim olarak sosyal psikoloji literatüründe yerini almıştır.
Oyu Puanı: 30 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 14 (0 Kayıtlı Üye 14 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.35804 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu