Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Talat ÜLKER->GÜZEL BİR DİYALOG ÖRNEĞİ [ Arama ]

GÜZEL BİR DİYALOG ÖRNEĞİ
Başlık GÜZEL BİR DİYALOG ÖRNEĞİ
Açıklama 08 Aralık 2006 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Papa'nın Türkiye ziyaretinin üzerine çok şey yazıldı ve söylendi. Patrik'i ekümenik ilan eden konuşmaya dışişleri yetkililerimizin verdiği cılız cevap bir yana bırakılırsa bu ziyaretin siyasi sonuçları tartışmaya çok açık. Konuya "dinler arası diyalog" açısından bakanlar bu ziyaretten ne tür bir fayda ummaktadırlar burası da meçhul. Ben bu yazımda size bir mektup sunacağım.  Bu mektup "dinler arası diyalogu" başlatan ilk Papa unvanına sahip 6. Paul'a İslam düşünürü Mevdudi tarafından yazılmış. 1967'de dünyanın ileri gelen bazı şahsiyetlerine evrensel barış için bir mektup gönderen Papa'nın mektup gönderdiği kişiler arasında bazı Müslüman âlimler de bulunmaktadır. Bunlardan biri Pakistanlı değerli İslâm âlimi Ebûl A'lâ Mevdudi'dir. Aşağıda  Mevdudi'nin Papa'ya ona cevabının sadeleştirilerek kısaltılmış özetini okuyacaksınız. Özeti okuduğunuzda kendinden emin bir alimin diyalog denilen kavrama nasıl yaklaştığına dikkat etmenizi hasetsen rica ediyorum. Günümüzün düşünürlerine ve siyasilerine ibret teşkil edecek bir mektuptur bu:

        "Birkaç gün önce mektubunuz bana ulaştı. Bu mesajınızda siz, Katolik Kilisesi'ne bağlı insanlarla birlikte tüm dünyanın büyük dinlerinin takipçileri ve bütün iyi dileklere sahip insanlardan yeni yılın başlangıcının "Dünya Barış Günü" olarak kutlanmasını rica ediyorsunuz. İnsanoğlu kendisini barıştan mahrum eden sebepleri, eksikleri ve hataları belirlemeli ve mümkün olduğu kadar da bunları yok etmek için çalışmalıdır. Bununla birlikte ben, Müslümanların siz Hıristiyanlardan şikâyetçi olduğu bazı sorunlarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Hıristiyanların davranışlarında bütün dünya Müslümanları için şikâyet sebebi olan konuları ben hiç laf kalabalığı yapmadan size kısaca anlatayım.

        Uzun bir süreden beri Hıristiyan ilim sahiplerinin ve liderlerinin, yazı ve konuşmalarında Efendimiz Hz. Muhammed, Kur'an-ı Kerim ve İslam üzerine yaptığı ve bugün de devam eden saldırıları Müslümanlar için çok inciticidir. O yalan ve yanlış suçlamalar şeklinde ortaya atılan ve çok kalp kırıcı bir dil ile işlenen ve hâlâ da devam eden saldırılardan şikâyetçiyiz. Bizler, gün geçmiyor ki sizlerden bir hakaret işitmeyelim ve üzülmeyelim. Ve asırlardan beri bu kalp kırmalar sürüp gitmektedir. Sizin yazar ve konuşmacılarınız Peygamberimiz,  kutsal kitabımız ile dinimize şiddetli saldırılarda bulunuyorlar. Dünyadaki Müslüman ve Hıristiyan toplumları arasında ilişkilerin bozulmasının en önemli sebeplerinden birisi budur. Böylece aralarında şiddetli nefret doğmaktadır. Üstelik bu haksız propagandanın mutlak sonucu olarak Hıristiyan halkın kalplerinde Müslümanlara karşı nefret ve hakaret duygusu oluşmaktadır. Eğer, Hıristiyanlık mensuplarının bu davranışlarının Müslümanların kalbini kırma ve onlardan nefret etme boyutuna kadar ulaşmaması için nasihatte bulunabilirseniz dünya barışına oldukça büyük katkıda bulunmuş olacaksınız.

        Misyoner hareketlerinin uzun bir süredir İslam ülkelerinde Hıristiyanlığı yaymak için kullandığı ve halen kullanmakta olduğu metotlar da dünyadaki Müslümanlar için büyük bir şikayet nedeni olagelmiştir. Diğer ülkeler ve toplumlarda ne tür metotlar kullandıkları bizi fazla ilgilendirmiyor ama Müslüman ülke ve toplumlarda bizim deneyimimiz ve gözlemimiz odur ki misyonerler sadece "tebliğ" ile iktifa etmemişlerdir. Bilakis tebliğ sınırlarını aşarak çok çeşitli yollar benimsemişlerdir. Bunlar tebliğden daha çok siyasi baskı, ekonomik tamah ve hırs, ahlâkı ve itikadı yıpratma tanımı içerisinde yer almaktadır. Buna ilave olarak, misyoner okulları bizim ülkemizde öyle bir nesil yetiştirmektedir ki bunlar ne Hıristiyanlığı benimsemekte, ne de Müslüman olarak kalmaktadır. Bilakis, kendi ahlak ve davranışları, dil ve hayat tarzı itibariyle yabancı biri olup çıkmaktadır. Veya dini yönden onun içinde Hıristiyanlık veya İslam yerine ateistlik ve dinsizlik eğilimleri oluşmaktadır. Acaba makul düşünen birisinin Hıristiyan misyonerlerin bütün bu yapmakta olduklarının dine bir hizmet olduğunu kabul etmesi mümkün olabilir mi? İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, İslam ülkelerinde genelde bu misyonerlerin yaptıkları dini tebliğ yerine İslam ve Müslüman toplum aleyhine bir tuzak olarak algılanmaktadır. Ben sizden, bütün bu faaliyetlerin akıbeti üzerinde düşünmenizi ve kendi etki ve nüfuzunuzu kullanarak misyoner teşkilatların tebliğ metodunun düzeltilmesi noktasında gayret göstermenizi rica ediyorum.

        Hıristiyan dünyası ile ilgili olarak Müslümanlar genelde, Hıristiyanların İslam ve Müslümanlar aleyhine şiddetli bir inatlaşma hissine sahip oldukları kanısını taşımaktadırlar. Ve gün geçmemektedir ki bizim bu kanımızı pekiştirecek tecrübeler yaşamamış olalım. Bununla ilgili yaşadığımız en taze tecrübe Arap-İsrail savaşı sürecinde olan hadiselerdir. Bu savaşta İsrail'in elde ettiği başarılar üzerine Avrupa ve Amerika'daki misyoner ülkelerde yapılan kutlamalar tüm dünya Müslümanlarını derinden yaralamıştır. Dolayısıyla, Arapların yenilgisi ve İsrail'in zaferler kazanması üzerine Hıristiyan dünyasında açıktan açığa sevinç gösterileri ve kutlamalar yapılması ve İsrail'in gizleyip saklanmadan himaye edildiğini gören hiç bir Müslüman gösteremezsiniz ki bütün bu yapılanların İslam ve Müslümanlar aleyhine Hıristiyanların taşıdığı derin inatlaşmanın bir göstergesi olduğunu düşünmeden durabilsin. Yahudilerin bu yapay ulusal vatanının bir Yahudi devletine dönüştürülme kararını Birleşmiş Milletler'den geçirildi. Bu karar uyarınca yüzde 33'lük Yahudi nüfusuna Filistin'in yüzde 55'i, Arapların yüzde 67'lik nüfusuna ise yüzde 45 yüzölçümü tahsis ediliyordu, ancak Yahudiler savaşarak ve zor kullanarak Filistin'in yüzde 77'sine sahip oldular. Tüm bu yapılan zulümlerin sorumlusu Hıristiyan âlemidir; Hıristiyanlar bir ulusun vatanında başka bir ulusa kendi vatanlarını kurdurmuşlar, bu sunî ulusal vatanı bir devlete dönüştürmüşlerdir. Yine onlar bu insafsız devlete para ve silah yardımı yaparak, bu devleti kendi genişleme planlarını zorla gerçekleştirebilecek derecede güçlendirmişlerdir. Ve şimdi bu devletin yeni elde ettiği başarılar Hıristiyan âleminde bir bayram havası içerisinde kutlanmaktadır. Dolayısıyla acaba siz tüm bu olanlardan sonra, sadece Arapların değil tüm dünya Müslümanları gözünde Hıristiyanların adalete olan saygıları, insanların iyiliğini isteme ve dini inat ve taassuptan uzak olmaları gibi söylemlere herhangi bir inançları kalmış olduğunu söyleyebilir misiniz? Veya siz dünyada güvenlik ve huzuru oluşturmanın sırf bu yoldan geçtiğini mi düşünüyorsunuz? Dolayısıyla Hıristiyan kardeşlerinizi bu tavırlarından dolayı ayıplamak ve onların bu ruhsal kirlenmelerinden arınmaları için çaba göstermek aslında bizim değil de sizin vazifenizdir.

        Mesajınıza cevap verirken yazımı uzatmam ve açık sözlülüğümden dolayı özür dilerim. Ancak, ben, barış ortamının oluşturulması yolundaki asıl engellerin neler olduğu ve bunların fiili olarak ortadan kaldırılması için neler yapılması gerektiği hususundaki görüşlerimi sizinle paylaşmayı üzerime bir vecibe olarak görüyordum. Bununla birlikte tekrar ifade etmek isterim ki, eğer dünya barışı ile ilgili İslam âlemi tarafından engel oluşturulduğu düşünülen bir husus varsa bizimle paylaşınız: Biz, hem İslam âlemi üzerinde var olan az çok etkimizi bu gibi engelleri kaldırmak için kullanırız ve hem de diğer İslam âlemi liderlerinin dikkatini bu hususa çekeriz."
Oyu Puanı: 27 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 24 (0 Kayıtlı Üye 24 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.32396 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu