Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Dostluk deyince ne anladığımızı ve dostlarımızdan neler beklediğimizi irdeledik mi daha önce. İşte ben bu noktada bazı gözlemlerimden yola çıkarak insanlar arasındaki ilişkilerin en kutsallarından olan dostluk ilişkisini yorumlamaya çalışacağım.
Gerek kendi öğrencilerim gerekse çevremdeki insanlardan gözlemlediğim kadarı ile dostlarından herkes çok şey bekliyor. Ancak ne hikmettir bu beklentileri salt bir arkadaşlık ilişkisini çoğu zaman aşmaktadır. Bir çok kez bu beklentilerin altında menfaat ilişkisi sıkışmakta, gerçek dostluğa balta vurmaktadır. Buna karşın dost bilinen insanların vermeye çalıştıkları da aynı keza çoğu zaman menfaatlerle sınırlı kalıyor.
Konuya bir örnekle açıklık getirmeye çalışayım. Siz bir işyeri sahibisiniz ve işyerinizde kendinize göre güzel bulduğunuz bazı değişiklikleri yapacaksınız. Bu değişiklikleri tek başınıza yapabilmeniz güç. Kısıtlı imkanlar nedeni ile, işçi çalıştırmak sureti ile bu işi yaptırmanızda zor olsun. Bu durumda bu işleri yapabilmek için eş dost ve akrabalarınızdan yardım beklemekten başka çareniz yok. Bu nedenle ilk yapmanız gereken çevrenizde size yardım edebileceğinize inandığınız insanlara danışmak olur. Diyelim ki bu insanlar arasında akrabanız yok. Hepsi dostlarınız? Elimizi vicdanımıza koyalım. Hangimiz bu durumda dostlarımızdan yardım beklemeyiz. Peki hangimiz dostlarımıza bu durumda bu işi yapabilecek profesyonel ustalara vereceğimiz kadar para veririz. Belki içimizde dostluk kelimesinin gerçek anlamını bilen, kendine yardım edenlere elinden geldiği kadar ikramda bulunanlar vardır ancak bu yeterli değil. Çünkü bu tarz insanların sayısı çok azdır diye tahmin ediyorum. İşte bu noktada karşınızdaki insanlara dost demiş olmanız bir şey değiştirmiyor. Onlar sizin bu sahte dostluğunuza sahte emekle karşılık veriyor ve olan dostluğa oluyor.
Aynı örneği birde dost diye tabir edebildiğiniz insanlar açısından irdeleyelim. Onlar sizin davetiniz karşısında neler düşünecek ve nasıl davranacak. Bu konuda insan yapısında saklı bazı değerler gereği, onlarda ilk olarak menfaatleri ile hareket edecek. Yani sizin onlara verebileceklerinizi, yada aynı duruma kendilerinin düşüp düşemeyeceklerini hesaplayacaklardır. Eğer değerlendirme sonucunda ortaya çıkan değer pozitif ise sizinle birlikte çalışma ihtimalleri söz konusu olabilir. Ancak değer negatif ise, işte o zaman bahaneler ve olmadık engeller karşınıza çıkar.
Bu örnekte saklı bazı gerçekler yeterince net. Ancak bazıları ise ilk bakışta karşınıza çıkmayabilir. İşte bu gizli kalmış gerçekleri biraz irdeleyelim. Ben öğrencilerimin birçoğunun katıldığı bir derste, kendilerine yarım saat izin vererek, iyice sohbet etmelerini istedim. Herkes birbirini iyice tanımaya çalışsın dedim. Yarım saatin yetmeyeceğini düşündüm ve bir saat onları yalnız bıraktım. Onlar içeride birbirlerine sorular sorup cevaplarını aldı, bense dışarıda onlara soracağım soruları hazırladım. Nitekim bir saatin sonunda tekrar yanlarına gittim ve sorularımı yönelttim. İnanın bir çoğu beklemediğim sorulara cevap verdi. Ancak tamamına değil. İşte bu noktada bu soruları birbirini iyi tanıdığını iddia eden birçok kişiye sordum, çoğuna cevap alamadım.
Ben bu örneklerinde gözler önüne serdiği üzere, her şeyden önce dostluk kavramını irdelemeyi öğretmeye çalışıyorum çevremdekilere. Zira dostlarını sevemeyen bir insanlığın, bayrağını, milletini, devletini ve vatandaşlarını sevmesi mümkün değildir. Bu nedenle sizlere öncelikli önerim, dostlarınıza yönelttiğiniz her beklentiyi, aynı zaman ve mekan için onlardan size yöneltilmiş olarak düşünün ve değerlendirin. Gerçeği siz göreceksiniz. Hepinize dostluk adına dopdolu bir hafta diliyor saygılar sunuyorum. Esen Kalın.
KİM NE ZAMAN DOSTTUR
