Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Hayat bir oyun bana göre. Ancak kazanan kazandığının farkında değil, kaybeden de neler kaybettiğinin. Kaybettikçe aynı oyuna gireriz defalarca, hem de kazandığımızı sandığımız kaybettiklerimizle.
Çoğumuzun nasıl oynandığını bilmeden oynadığımız bir oyun. Oyun masası hayatımızdır, oyuncuları da bizler. Öyle bir oyunki ne bir kullanma kılavuzu var, ne de nasıl hamle yapılır belli değil. Oyunun süresi ise bir ömür. Bunu herkes kendi öğreniyor yaşadıklarıyla. Yaşarken; kaybettikçe yada kazandıkça anlıyoruz ki aslında hiç de adaletsiz görünmüyor. Öyle bir güç var ki karşımızda, kimse oyun masasından kalkmaya niyetli değil. Hiç kimse ben bittim artık, benden bu kadar diyemiyor. Çünkü anlıyor ki aslında hayatın sundukları hiç de farklı şeyler değil, önemli olan onu kullanabilmeyi bilebilmek. Öyle anlar olmuştur ki sanırız hayat bizimle dalga geçiyor. Bazen gururumuzla oynandığını hissederiz, bazen de her şeye kavuştum derken en başa döndüğümüz zamanlar olur. İşte bu anlarda; mesela bir şeyleri kaybettiğimizde anlıyoruz ki meğer ne çok şeye sahipmişiz. Kaybettikçe sahip olduklarımızın farkına varıyor, zamanında kazandıklarımızı ancak görebiliyoruz. Bunu fark edebilmek de bir fazilet olmalı. Daha sonraki yaşantımızda tıpkı bir yol gösterici gibi; aynı hatalara düşmeden, nerde nasıl davranmamız gerektiğini bilebilmeliyiz.
Her kaybettiğimiz, bize daha önce sahip olduğumuz değeri gösterebilmeli ki oyunun şifresini çözmüş olalım. Kaybettikçe meğer ne kadar çok şeye sahipmişim diyebilelim. Elimizdeki değerlere daha çok sahip çıkarız böylece.
Hayatımızı yaşarken; yani oyundaki rolümüzü uygularken başarısızlıklarımız yada kaybettiklerimiz bize ders olursa, karşımıza çıkan engelleri nasıl aşacağımızı daha iyi anlar, tıpkı akan bir su gibi yolumuzu bulabiliriz. Engel karşısında su misali, ya engelin tepesine çıkıp o engeli altımıza alabilmeli yada engellerin kenarından kendimize bir yol bulup akabilmeliyiz.
Oyunun kuralı bu ne yazık ki. Yaşadıklarımız karşısında mutlu olmak, sevinçleri yaşamak olduğu gibi, ezilmek de var üzülmek de. Önemli olan önümüze çıkan engeller karşısında, o sorunun içine girip onu çözmeye çalışırken çok yükseklerden bakıyormuş gibi gözümüzde küçültebilmeliyiz problemleri.
Nasılsa oyun bu işte. Kazananlarda olacak kaybedenler de. Her şey birbirine bağlı değil midir hayatımızda. Onun için oyun içinden oyun çıkar hep. Bunun farkında isek eğer, kızmayalım küsmeyelim hayata. En önemlisi ise basit bir oyun uğruna kırmayalım kimseyi, kimse de kırmasın bizi. Hele kendimizi hiç kırmayalım, güvenelim kendimize, sahip çıkalım ve şükredelim kazandıklarımıza.
Hayatta yaşadıklarımız kaderimizdir. Kaderin adı oyun mu oldu acaba. Neyse Kaderimiz çekeriz, Yapacak bişe yok desemmi acaba. Ama haklısınız galiba yaşadıklarımızdan ders almak lazım.Teşekkürler
Karşılaştığımız engeller karşısında SU MİSALİ yol bulma benzetmenizi çok beğendim. Keşke herkes yolunu bulabilse vede doğru yöne akabilse. Elinize sağlık teşekkürler Sn Aygün.
zaman akıp gidiyor nasıl gecirdiğimiz önemli ozamanı aslında şükür etmeliyiz tabiki teşekkürlerimi sunuyorum sağlık lı bir hayat umuduyla saygılarımla..