Yazdırdığınız Makale: 8 69 NEDİR ?.


8 69 NEDİR ?

 
        Ankara Ticaret Odasının başlattığı bir kampanya var. “8 69\'u al, çocuğun işsiz kalmasın.”

        Anlamlı bir kampanya. Yerli malı dururken yabancı malı hayranlığının son derece arttığı son yıllarda bu gidişata dur demek için belki de geç kalınmış bir kampanya. Ama olsun. Zararın neresinden dönülürse kardır.

        8 69, Türk Malı ürünlerin barkodlarının başlangıç numaralarıdır.  Bu barkodu dünyanın neresinde görürseniz görün, o ürün Türk Malıdır. Uluslar arası geçerliliği olan bir barkoddur. Onun için dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun, barkodu 8 69 rakamları ile başlayan ürünleri tercih etmelidir. Mutlaka tercih etmelidir çünkü, Türk ekonomisinin güçlenmesi ve dışa bağımlılıktan kurtulabilmesi buna bağlıdır.

        Bugün Türk ekonomisi, güçlü ekonomiler karşısında bağımsızlık savaşı vermektedir. Bu savaşı kazanmak ve başı dik gezmek istiyorsak yerli malı kullanmalıyız. Ürünlerimize sahip çıkmalıyız. Kendi ürettiklerimize sahip çıkmak bir sevda, bir tutku olmalı. Öyle ki, bizim ürünümüz kalitesi düşük bile olsa, yabancı ürünlerden daha sevgili olmalı ve bilmeli ki buna verilen her kuruş cebimizde kalacaktır. Halbuki yabancı ürünlere verdiğimiz paralar ülke dışına çıkmaktadır, zaten zayıf ekonomimizi daha da zayıflatarak, adeta bir çıkmaza doğru sürüklemektedir.   

        Asrımızın en büyük gücü paradır. Bu sebepledir ki, para kimde ise güç ondadır.

        Yerlisi varken yabancı malı almak, Türk ekonomisine düşmanlıktır, yerli üretimi durdurmaktır, zaten had safhada olan işsizliği körükleyerek, gençlerimizin geleceğini karartmaktır.          

        Bu arada yeri gelmişken, Halil efendinin hikayesini anlatmadan geçemeyeceğim:        

        Halil efendi, kendi halinde ayakkabı tamircisidir. Tamamen şahsi gayretleriyle ayda birkaç çiftte ısmarlama ayakkabı yapar ve bununla evini geçindirmeye çalışırdı. Hasan onun tek çocuğuydu. Ara sıra verdiği harçlıklar bir delikanlıya yetecek kadar değildi ama imkanı bu kadardı. Hasan da babasının durumunu bildiği için zaten az olan harçlığının hepsini harcamayarak bir kısmını biriktirir, kendisine ayakkabı alacağı zaman vitrinlerde gördüğü ve imrenerek baktığı ayakkabılar dururken, babasının yaptığı ayakkabılardan giyerdi ve parasını da verirdi. İyi biliyordu ki, biriktirdiği parayı başka mağazalara vererek istediği ayakkabıyı giymek, babasının emeğine hakaretti. Bununla da yetinmeyerek, babasının yaptığı ayakkabılara daha çok müşteri bulmak için harekete geçti ve kendisi de imalatta babasına yardımcı olmağa başladı. Giderek müşterisi artan Halil efendi, daha kaliteli ve daha ucuz ayakkabılar üretmeye başladı. Küçük dükkanı genişletti yetmedi. Ayrıca bir atölye kurmak zorunda kaldı. Uzatmayalım. Şimdi Halil efendi hayatta değil ama oğlu  Hasan,  ayakkabı fabrikası olan ve yurt dışına ihracat yapan bir iş adamı oldu.  Yanında onlarca işçi çalıştırıyor.      

        Uzun söze ne hacet!

        Türk, Türk Malı kullanır.