Yazdırdığınız Makale: DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ.


DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ

 
        3 Mayıs, Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak ilan edilmiştir. Bu günün anlamına binaen gazeteci hak ve özgürlüklerinin başlangıç ve bitiş noktalarının nelerle sınırlı olması gerektiği hususunu hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum.

        Gazetecilik, fedakarlık isteyen onurlu bir meslek olmakla birlikte, aynı zamanda hizmet birimlerini harekete geçirme yeteneğidir.       

        Zaman zaman tartışmalara konu olan ve her fırsatta gündeme getirilen basın özgürlüğü var mıdır, yok mudur, az mıdır, çok mudur tartışmasına girecek değilim. Yalnız şu var ki; özgürlük, başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır.

        Günümüzde gizli kameralar, paparazziler insanların yatak odalarına kadar giriyor, magazin haberciliği uğruna mahremiyeti olan hayatlar milyonlarca kişinin gözleri önüne seriliyor. İnsanların ve ailelerin bazı sırları olduğu gibi, Devletimizin de ülke içerisinde ve dışarıda bazı sırları vardır, olmalıdır da. Gazetecilik, bunları hesap edebilen, muhakeme kabiliyetini bu hususta yoğunlaştırabilen insanların elinde daha bir güzellik ve anlam kazanır. Ama birileri kalkar gazetecilik yapacağım diye, sansasyon ve reyting uğruna bunları ifşa ederek Devleti sıkıntıya sokarsa, kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayarak ailevi sırları gazete sayfalarına ve televizyon ekranlarına taşırsa elbette birileri çıkıp bunun hesabını soracaktır ve sormalıdır da.   

        Gazetecinin özgürlüğü, okuyucunun doğru bilgilenme ve habere kolay erişim özgürlüğünü de kısıtlamamalıdır. Haber, yorumsuz verilir. Şayet haber hakkında yorum yapılacak ise, bunu ayrı bir köşede ve makale olarak kaleme almalıdır. Haber ile yorum farklı şeylerdir. Bunları biri birine karıştırmak yanıltıcı olabilir. Devlet birimleri basın organlarına, doğru habere ve bilgiye ulaşabilmeleri hususunda azami gayret içerisinde olmalı ve yeri geldiğinde onları korumasını da bilmelidir.

        Bu arada yeri gelmişken, dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar basın tekelciliğinin de mutlaka önüne geçmek, ülkemizi bu tekelcilikten kısa zamanda kurtarmak için Devletimizin bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir. Aksi halde toplumumuzun, toplu olarak belli bir fikrin akıntısına kapılmak tehlikesini göğüsleyebilmenin sıkıntılarını ve zorluğunu ve aşılması güç handikaplar meydana getireceğini hatırdan çıkarmamalıdır. 

        Şerefli ve haysiyetli bir gazetecilik, ancak hiç kimsenin şeref ve haysiyetine dokunmamakla olur.

        Gazetecilik onurlu bir meslektir. Bu mesleğe gölge düşürmeye veya lekelemeye kimsenin hakkı yoktur. İfşaat tellallığı yapanlar ise gazeteci değil, olsa olsa jurnalcidirler.

        Unutmamak gerekir ki; “Devlet sırrını ifşa etmek gazetecilik değildir.”