Yazdırdığınız Makale: SENİN KADAR KİMSE SEVMİYOR ANNE?.


SENİN KADAR KİMSE SEVMİYOR ANNE?

 
        Tüm dünyada, her yılın Mayıs ayının ikinci pazarının Anneler Günü olarak kutlandığını bilmeyenimiz yoktur. Bu yıl da anneler günü iyice yaklaştı, kapımızın önüne kadar geldi. Çocuklarda bir telaş, annelerde bir heyecan…   

        Hani o canımız yandığı zaman “ Yandım Anne “ diye haykırdığımız. Hani o geceleri yattığımız zaman gelip yorganı üstümüze koyan ve odadan çıkarken bile dönüp evladına bakan. Hani o duygu seli konumlarında hep evladını düşünen ve aklından çıkarmayan annelerimiz.                   

        Gönül isterdi ki sevgili annelerimizi yılda bir kez kutlamakla kalmasak. Ayın, günün her saatin de sevgili annelerimizi layık olduğu şekilde kutlasak.

        Üzerine titrediğimiz, ayaklarının altına cenneti serdiğimiz annelerimiz. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş hali! Ne kadar üzsen de 10 dakika sonra seni affeden zarif bir canlı. Yemek uzmanı, düzen insanı, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyet.  Dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlık…   

        Hatta oğlu damat - kızı gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, film seyredince, dolar yükselince velhasıl buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen duygu pınarıdır anneler.    

        Gece gündüz demeden başucumuzda bekleyen, yediren, giydiren, büyüten fedakâr annelerimiz. Kaç yaşında olursak olalım hep bizi düşünen, bizim için yaşayan. İlk öğretmenimiz olup, konuşmayı, yürümeyi, yemeyi, içmeyi, oynamayı... Öğreten hep odur. Kısacası annelerimiz, dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaslandığımız güçlü ve güvenilir bir destektir. Her işimizde onun izi, onun katkısı, onun yardımı vardır.

        Türkülerde çok güzel anlatır analarımızı. Mesela bir türkü sözündeki gibi “Üşüdüm üstümü örtsene anne” der mi hiçbir çocuk, anacığı yanı başında olsa? Tabiî ki demez. Bu sözler, analık özsuyundan kanamayanların gariban haykırışıdır. Anasızlığın açlıkla, anasızlığın susuzlukla, çıplaklıkla ve korkuyla kol kola gezdiği gecelerin, sabahsız ve umutsuz, kaçınılmaz yalvarışıdır.    

        Bir başka türküde “Eller kadir-kıymet bilmiyor anne, senin kadar kimse sevmiyor anne” kelimeleri, arabesk bir plaktan değil; gözyaşları ile sırılsıklam ıslanmış, titrek bir dudaktan döküldü, binlerce defa. Yalan bir sevgiye kanıp, kaç ananın kalbi paramparça edildi yeryüzünde? Kaç ana bayramsız, kaç ana kandilsiz, kaç ana anneler günsüz bırakıldı kim bilir?

        Görülüyor ki bizleri gönülden, kalpten, pazarlıksız olarak seven yegâne varlık annelerimizdir. Bütün dünya insanları gibi bizlerde annelerimizi pazarlıksız ve gönülden severiz. Yani duyduğumuz sevgi çok büyük,  saygımızda sonsuzdur. Öyleyse yaşlandıklarında yanlarında olmalı, onlarla ilgilenmeli, onların bize ihtiyaç duyduğu bu dönemde yardımlarına koşmalıyız.

        Dinimizde de annenin yeri apayrıdır. Hem öyle ayrıdır \'ki, yılda bir güne sığdırılmayacak kadar. Bir kimse peygamberimize geldi: “Ey Allah\'ın Resulü, güzel davranmama en fazla layık olan kimdir?”dedi: “Annendir” buyurdu. O kimse bu soruyu üç kez tekrar etti. Efendimiz (s.a.v) hepsinde “yine annendir” buyurdu. En sonuncusunda “Sonra kimdir?”deyince “Sonra da babandır.”buyurdu.

        Bitirirken fedakârlık, sevgi, sabır ve güzellik ne demek, tarif et derlerse; annem, derim. Dünyanın en zor en meşakkatli mesleği. Emeklisi olmayan en kutsal meslek .

        11 Mayıs 2008 Pazar günü annemizin yanına gidelim. Kolay gelsin anne bugün anneler günü diyelim. Sana çiçek vermek istiyorum al anne sevdiğin çiçekler diyelim. Anneler günün kutlu olsun iyi ki varsın anne diyelim.

        Eli öpülesi tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. SAYGILARIMLA…