Yazdırdığınız Makale: ÜÇ AYLAR VE YAŞAM MUHASEBESİ.


ÜÇ AYLAR VE YAŞAM MUHASEBESİ

 
Manevi iklim havasının gün geçtikçe yoğunlaştığı günlerdeyiz. Mübarek üç ayların ilki olan Recep ayı başladı. Sırada Şaban ve onu takip eden onbir ayın sultanı Ramazan’a doğru hızla yaklaşıyoruz.

Cenabı Hakkın kullarını affetmek için bahane aradığı gerçeğini bu aylar ispatlamaktadır. İçlerinde barındırdıkları Regaip, Miraç ,Beraat ve Kadir geceleri çok büyük bir fırsat.

Bu mübarek aylar, ibadetlerin bol olduğu, Allah’ın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı ve kulların da yaptığı ibadetlerle bu rahmetten istifade etmeye çalıştığı aylar.

Bütün bu manevi bolluğun içinde bizlerin yapması gereken en önemli şeylerden biri de, ibadetlerimizi yaparken aynı zamanda vicdan ve ahiret muhasebemizi de yapmamızdır. İbadet yapmak güzeldir, ama bu ibadetleri tefekkürle, kendimizi tartarak, muhasebe ederek, eksimizi artımızı ortaya koyarak ve eksilerimizi artıya çevirerek yapmamız mukayese edilemeyecek kadar daha güzeldir.

Tefekkür ederken, sadece kendimizi değil, ailemizi, komşularımızı, mahallemizi, ilimizi, bölgemizi ve ülkemizi de ihmal etmemeliyiz. Kedimize şunu hep sormalıyız: “Nerelerde yanlışım var ve milletim için, vatanım için daha ne yapabilirim”.
Zaman su misali akıp gidiyor. Unutmayalım ki, bu beden bize emanettir; bu aile, bu komşu, bu sokak, bu mahalle, bu ilçe, bu il ve de her karış toprağı şehit dedelerimizin kanıyla yoğrulmuş bu vatan bize emanettir.

İşte bu mübarek aylarda, Allah’ın bize lütfettiği bu güzel emanetlere hıyanet etmenin ne anlama geldiğini düşünelim.

Bir yıl geriye dönüp baktığımızda birçok yakın dostu kaybetmenin burukluğu var içerimizde. Dünya fani ölüm ani derler. Onları hatırladıkça bizlerin de o yolun yolcusu olduğumuzu düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıl bu mukaddes aylarda ve gecelerde bizimle birlikte olanlar bu gün aramızda yok. Yani hayata pamuk ipliği ile bağlıyız sevgili dostlar. Ömür saatinin nerede ne zaman duracağını hiç birimiz bilmiyoruz. O halde bütün hesap ve kitap ebedi kalacağımız ahrete göre yapılmalıdır.

Yaratıcını bize vermiş olduğu kutsal emaneti ne kadar onun istediği doğrultuda taşıyabiliyoruz? Bizler bugün bize verilen emanetlere gerçekten sahip çıkıyor muyuz?

İşte içinde bulunduğumuz bu mübarek aylarda bir vicdan muhasebesi yapmamız şart ve de zaruridir.

Yoksa yarın mahşer günü emanete hıyanet etmenin bedelini asla ödeyemeyiz sevgili dostlar. Okuyucuların üç aylarını tebrik ediyorum.
Eskişehir’den selamlar…