Yazdırdığınız Makale: GÜMÜŞHANE'DE GÜZ GÜNLERİ.


GÜMÜŞHANE'DE GÜZ GÜNLERİ

 
    Eylül ayı ile başlayan sonbaharın dayanılmaz hüznü insanın içine bir başka çöküyor.

    Bir yıl daha yaşlandığımızı, görmeye alıştığımız o güzelim yeşilin her tonunun bir süre sonra ancak görebileceğimizi düşünürken, yolculuğumuzun Dörtkonak’ta (tatil köyü) son bulduğunu ancak fark edebildim. Sonbahar’ın güzelliği bir başkadır yöremizde. İğne yapraklı bitki topluluğunun yeşilleri arasında sararan kavak yaprakları bir başka renk cümbüşü oluşturuverir yamaçlarımızda. Tıpkı yediveren güllerden oluşan bir bahçe gibi.

    Köydeki evimizin ikinci kat penceresinden dışarıya baktığımda çam korusunun arasında sıkışıp kalmış meşe ağaçlarının yapraklarının yerli yerinde durması  azda sararmış olsa burkuveriyor insanın içini birden. Ekim ayının ortasındayız ama akşam üstleri serin olur Gümüşhane’de. Zaman olur ki esen rüzgar iliklerine işler adamın. Yünlü çamaşırlar çoktan giyilmiştir bedenlere...

    Sararan yaprakları dedim, onları düşündükçe yaşamımızla birebir örtüştüğü aklıma geliyor birden. Hazan mevsimi adı. Hüzünlenmemek mümkün mü? Kendimizi dinlerken inanılmaz bu duygu yoğunlaşması insanın içini karartmaya yetiyor ve artıyor da. Bu günler güz günleri, sonbahar günleridir. Yani doğanın, mevsimlik ölüme yattığı günler.

    Sonuç olarak hayat devam ediyor. Yeni mevsimler gelecek, yeni yazlar, yeni güzler yaşanacak. Sararan yaprakların güzelliği, solan çiçeklerin yeşilliği geri gelmeyecek ama yine de hayat yaşanmaya değer.

    Tabii ki yaşandığı kadar.