Yazdırdığınız Makale: ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ.


ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 
    Geçtiğimiz Pazartesi yani 24 Kasım gününü Öğretmenler Günü olarak kutladık.

    28.kez Türkiye genelinde kutlama bahtiyarlığına eriştiğimiz bu günde ilimizde olmasa bile diğer illerde yaşanan coşkunun yanı sıra üzüntü de vardı burukluk ta.

    Malatya'da geçirdikleri kaza sebebi ile hayata veda eden evli bay-bayan öğretmenlerimize üzüldük, Kdz. Ereğli'de ise emekli meslektaşımız bay bir öğretmeni konuşturmadıkları için de burukluk yaşadığımızı kaydetmeliyim.

    Şimdi şu soruyu kendimize sorarak cevap bulmaya çalışalım? Emekli olan bu saygıdeğer öğretmeni kazandık mı yoksa kaybettik mi?

    Öğretmen konuşturulmazsa milli birliğimiz, bütünlüğümüz, vatan, millet, bayrak, ahlak gibi manevi kavramları çocuklara kim anlatacak. Üzerimizde dolaşan kara bulutların dağıtılması için kim mücadele edecek. Bunu anlamak mümkün değil. Acaba yapılmak istenen bunların tersi midir acaba istemediğimiz bir durum mu yaratılmak isteniyor diye de kendimi sorgulamaktan alamıyorum.

    Aslında biz toplum olarak öğretmenleri yücelten, O'nu el üstünde tutan, geleneksel kültüre sahip bir milletin torunu olduğumuzu biliyorum. Yavuz Sultan Selim “Hocamın atının ayağından sıçrayan çamur, kaftanımın süsüdür” dememiş miydi?  Öğretmeni toplumların en muhterem unsuru olarak evren merkezine yerleştirirken, Şeyh Galip'in deyimi ile; Alemin en seçkin parçası ve özü kabul edip methiyeler yağdırırken konuşmalarına engel olmak hepimizi düşündürmez mi? Bu havada ilimizde gerçekleştirilen kutlamalarda emekli öğretmenlerin birçoğunun haberdar edilmemiş olması bir eksiklikse de özünde güzel uygulamaların olduğuna da tanık olmanın mutluluğunu yaşadık. Yıllardan sonra öğretmenler koromuzun varlığını görmek yetenekli öğretmenlerimizi dinlemek hatta otuz yılı aşkın hizmeti ile Seviye Turhan gibi mesleğini seven ablaların gençlerin arasında bulunduğunu gözlemlemek gerçekten iftihar edilecek görüntülerdi. Meslektaşlarımızın çok şey istemediklerini biliyorum. Ne şan, ne şöhret. Böyleyiz diye devlet yönetenlerin piyasa ekonomisine paralel bir geçim indeksini göz ardı etmesi mi gerekiyor. Herkese bir şeyler verilsin ama özveriyle çalışan öğretmenlere ufak bir ayrıcalık tanınması zannederim kimseyi rahatsız etmez. Batı ülkelerinde yıllık 57bin dolar alan bir öğretmen güzel ülkemizde ne yazık ki 6 bin dolar ancak alabiliyor. Sosyal statüsü ve geçim sıkıntısıyla boğuşan öğretmenlerimizin mesleki çalışmalarına istenilen düzeyin üzerinde bir emek ve hızla yön vermesini beklemek, olsa olsa ancak iyimserlik olabilir. Bu durum ise 85 yaşındaki Cumhuriyetimizin temel felsefesini oluşturan eğitimdeki çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma sürecini ne yazık ki daha da uzatmaktadır. 2000'li yıllarda mesleki eğitimde % 65'likl oranı yakalama hedefi koyulmuşken son yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki 2012 yılında % 50'lik bir orana  ancak ulaşabilecekmişiz. Bu da bizim toplum olarak bilgi toplumu olmayı bırakın, sanayi toplumu bile olacağımızın gösterge olarak sizce düşündürücü değil midir?    

    Unutmayalım eğitim sürecini geciktiren ülkeler ileri ülkelerin boyunduruğundan hiç bir zaman kurtulamayacaklardır.

    Tüm öğretmenlerin gününü kutlarken, başta eğitim şehitleri olmak üzere ebediyete intikal etmiş meslektaşlarıma Allah'tan rahmet dilerim. Ruhları şad olsun.