Yazdırdığınız Makale: ŞAKA.


ŞAKA

 

    Söyleyeni anımsıyamıyorum ama, söyleneni anımsıyorum: “Şakalar, yarı yarıya hakikattir.”
    Özdeyişe bu açıdan bakınca, her şakanın arkasında bir gerçeği aramak ve görmek gerekir.
    Çünkü, kimi insanlar, söylemek istediklerini şakaya vurarak söylerler.
    “Her şaka, tümüyle, ya da yarı yarıya bir gerçeği mi anlatır”? diye sorarsanız “HAYIR” derim.
    Aslında, bu ülkenin bireyleri olarak şakayı ve şakalaşmayı severiz. Ancak, şakalaştığımız insanlarla aramızda güçlü bir bağ vardır. Şakanın altında olumsuzluklar aramazlar. Daha doğrusu, yanlış yorumlamıyacağına inandığımız dostlara yaparız şakayı.
    O takdirde, başkalarının yaptıkları şakalar, yarı yarıya hakikattir de, bizim yaptıklarımız değil midir? yerine, ortamına, sırasına ve adamına göre yorumlanır.
    Şakayı yaptığınız kişiden ters tepki görürseniz ve niyetiniz de gerçekten halisane ise, sizi tanımadığı ve anlamadığı sonucunu çıkarır, davranışlarınızı ona göre ayarlarsınız.
    Bu yazımızda söze şaka ile başlamamızın bir gerekçesi var.
    Bir süre önce gazetecileri, sayın Valimizin de bulunduğu yemekli bir toplantıya davet ettiler.
    Yemekli toplantı, verilen saatten bir saati aşkın bir süre geç başladığı için, iki meslektaşımız ayrılmıştı.
    Toplantıda temsil sıfatı da olan bir hemşehrimiz; “Gazeteciler, yemekli toplantılarımıza katılıyor ama, yemeksiz toplantılarımıza katılmıyor!...” gibi bir söz attı ortaya. Bu sözü ortaya atan hemşehrimizin art niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama, yine de şakanın yapıldığı yer ve ortam itibariyle, soğuk duş etkisi yaptığını belirtmek istiyorum.
    Galiba, bundan sonra yemekli toplantılara katılmakta kararsızlık geçireceğiz.
    Yine de birbirini iyi tanıyan insanlar arasında şaka yapmaktan, şakalaşmaktan vazgeçmemeliyiz.
    Çünkü: “Şen adam güneşe benzer, girdiği yeri aydınlatır” Aydınlatma işi de, şakalarla, esprilerle olur.  Yeterki şakanın yerini, ortamını, sırasını iyi ayarlayalım.